Fizilal-il Kuran Meali |
|
1: Andolsun söküp çıkaranlara. | |
2: Hemen çekip alanlara. | |
3: Yüzüp gidenlere. | |
4: Yarışıp, geçenlere. | |
5: Derken işi düzenliyenlere! | |
6: O gün bir sarsıntı sarsar. | |
7: Ardından bir başka sarsıntı gelir. | |
8: O gün kalpler titrer. | |
9: Gözler korkudan aşağı kayar. | |
10: Diyorlar ki: «Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz? | |
11: Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha? | |
12: Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür» dediler. | |
13: Doğrusu bir tek çığlık yetecektir. | |
14: Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir. | |
15: Musa'nın haberi sana geldi mi? | |
16: Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitab etmişti: | |
17: Firavuna git çünkü o azdı. | |
18: Ona de ki: «Arınmağa niyetin var mı? | |
19: Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın.» | |
20: Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi. | |
21: Fakat o Musa'yı yalanladı, karşı geldi. | |
22: Sonra sırtını döndü; çalışmağa koyuldu. | |
23: Adamlarını toplayıp seslendi: | |
24: Sizin en yüce Rabbiniz benim dedi. | |
25: Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı. | |
26: Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır. | |
27: Ey inkarcılar! Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? | |
28: Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir. | |
29: Gecesini karanlık yapmıştır. Gündüzünü aydınlatmıştır. | |
30: Ardından yeri düzenlemiştir. | |
31: Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir. | |
32: Dağları yerleştirmiştir. | |
33: Bunları sizin ve hayvanların geçinmesi için yapmıştır. | |
34: Her şeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman. | |
35: O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar. | |
36: Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılmıştır. | |
37: Artık kim azmışsa. | |
38: ve şu yakın hayatı yeğlemişse. | |
39: Onun barınağı cehennemdir. | |
40: Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten korkmuş ve nefsini kötü heveslerden menetmişse. | |
41: Onun barınağı da cennettir. | |
42: Ey Muhammed! Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar. | |
43: Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede? | |
44: Onun bilgisi Rabbine aittir. | |
45: Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarırsın. | |
46: Onlar onu gördükleri zaman sanki dünyada bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar. | |