Ali Fikri Yavuz Meali |
|
1: Güneş dürüldüğü (ve ziyası söndürüldüğü) zaman, | |
2: Yıldızlar bulanıb düştüğü zaman. | |
3: Dağlar yürütüldüğü (toz duman olduğu) zaman, | |
4: Kıyılmaz (canım) mallar terkedildiği zaman, | |
5: Bütün hayvanlar (kısas için) toplandığı zaman, | |
6: Bütün denizler kaynayıb birbirine karıştığı zaman, | |
7: Ruhlar (bedenlerle) çiftleştirildiği zaman, | |
8: (8-9) Diri olarak (toprağa) gömülen kız, hangi günahla öldürüldü? sorulduğu zaman. | |
10: (Herkesin işlemiş olduğu amellerin tesbit edildiği) defterler (hesab için) açıldığı zaman, | |
11: Gök yerinden söküldüğü zaman, | |
12: Cehennem kızıştırıldığı zaman, | |
13: Cennet (müminlere) yaklaştırıldığı zaman; | |
14: Herkes, (iyi ve kötü) ne hazırlamışsa (onu) bilecektir... | |
15: Şimdi kasem ederim, (geceleyin görünüb gündüz) sönen yıldızlara, | |
16: Dolaşıb dolaşıb yuvasına giren gezegenlere, | |
17: Karanlığa arka verdiği zaman o geceye, | |
18: Ağardığı zaman o sabaha ki, | |
19: Muhakkak bu Kur’an (Allah katında) kerim olan bir elçinin (Cebrâil Aleyhisselâmın) getirdiği kelâmdır. | |
20: Bir elçi ki, pek kuvvetlidir. Arşın sahibi (Allah) katında yüksek bir mevki sahibidir. | |
21: ( O elçi, melekler arasında kendisine) orada itaat olunandır; hem de (vahye karşı) emindir. | |
22: (Ey Kureyş topluluğu!) Sizin arkadaşınız (Hz. Peygamber, kâfirlerin benzettiği gibi), bir mecnûn değildir. | |
23: And olsun ki, Peygamber, o Cebrâil’i açık ufukta gördü. | |
24: Peygamber, vahy üzerine itham edilir de değil... | |
25: Kur’an da, Allah’ın rahmetinden koğulmuş bir şeytanın sözü değil... | |
26: O halde (ey şaşkın kâfirler), nereye gidiyorsunuz? | |
27: O Kur’an, ancak bir öğüddür, bütün âlemler (insan ve cinler) için; | |
28: İçinizden dürüst olmak istiyenler için... | |
29: Fakat âlemlerin Rabbi olan Allah, (sizin dürüst olmanızı) dilemeyince, siz dileyemezsiniz. (Daima Allah’ın kudret ve iradesi altındasınız.) | |