Fizilal-il Kuran Meali |
|
1: Dalga dalga salınanlara, | |
2: Kasırga gibi esip savuranlara, | |
3: Her yana dağıtanlara, | |
4: Doğruyu eğriden kesin çizgilerle ayıranlara, | |
5: İlahi mesajı peygamberlere iletenlere andolsun. | |
6: Ya bahaneleri boşa çıkarmak ya da uyarmak amacı ile, | |
7: Size söz verilen kıyamet kesinlikle kopacaktır. | |
8: Yıldızlar karardığı zaman, | |
9: Gök parçalandığı zaman, | |
10: Dağlar ufalanıp dağıldığı zaman, | |
11: Peygamberlerin tanıklık sıraları geldiği zaman, | |
12: Bu tanıklık hangi güne ertelendi? | |
13: Hüküm gününe. | |
14: Hüküm gününün ne olduğunu biliyor musun? | |
15: O gün inkarcıların vay haline! | |
16: Önceki inkarcı toplumları yoketmedik mi? | |
17: Sonraki inkarcıları da katarız onlara. | |
18: İşte biz günahkârlara böyle yaparız. | |
20: Sizi basit bir sıvı damlasından yaratmadık mı? | |
21: Sonra o sıvı damlasını korunaklı bir yuvaya yerleştirmedik mi? | |
22: Belirli bir sürenin sonuna kadar. | |
23: Biz o sıvı damlacığın gelişmesini aşamalı bir plâna bağladık. Biz ne güzel plân yaparız. | |
25: Biz yeryüzünü barınak yapmadık mı? | |
26: Ölüler için de diriler için de. | |
27: Orada yüksek dağlar yaratmadık ve size tatlı sular içirmedik mi? | |
29: Şimdi inkar ettiğiniz yere koşunuz! | |
30: Üç çatallı gölgeye koşunuz. | |
31: Serinlik sağlamayan ve alevden korumayan gölgeye! | |
32: O saray gibi kocaman kıvılcımlar saçar. | |
33: Her biri birer sarı deve gibi kıvılcımlar, | |
35: Bugün onların konuşamayacakları bir gündür. | |
36: Özür dilemelerine de izin verilmez. | |
38: Bugün sizi ve sizden öncekileri biraraya getirdiğimiz bir hüküm günüdür. | |
39: Eğer bana karşı oynayacağınız bir oyununuz varsa haydi, oynayın bakalım. | |
41: Kötülüklerden sakınanlara gelince anlar ağaç gölgeleri altında ve pınar başlarındadırlar. | |
42: Canlarının çektiği meyvalarla başbaşadırlar. | |
43: Yapmış olduğunuz iyiliklerin karşılığı olarak şimdi afiyetle yiyiniz ve içiniz. | |
44: Biz iyilik yapanları, İşte böyle ödüllendiririz. | |
46: Şimdi yiyiniz, azıcık safa sürünüz, sizler suçlusunuz. | |
48: Onlara «rükûa varın» dendiğinde rüküa varmazlar. | |
50: Onlar Kur'an'a inanmadıktan sonra hangi söze inanacaklar? | |