Ahmet Varol Meali |
|
1: Rahmân, | |
2: Kur'an'ı öğretti. | |
3: İnsanı yaratttı. | |
4: Ona açıklamayı öğretti. | |
5: Güneş ve ay belli bir hesapladır. | |
6: Bitkiler ve ağaçlar (Allah'a) secde etmektedirler. | |
7: Göğü de yükseltti ve mizanı (ölçüyü) koydu. | |
8: Tartıda taşkınlık etmeyin diye. | |
9: Tartıyı doğru yapın ve tartıda eksiklik yapmayın. | |
10: Yeri de yaratıklar için alçaltıp koydu. | |
11: Onda meyveler ve tomurcuklu hurmalar vardır. | |
12: Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler. | |
13: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? [1] | |
14: Andolsun ki, biz insanı ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattık. | |
15: Cânnı [2] da dumansız yalın bir ateşten yarattı. | |
16: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? | |
17: O iki doğunun da Rabbi, iki batının da Rabbidir. | |
19: Birbirlerine kavuşmaları üzere iki denizi salıverdi. | |
20: Aralarında engel vardır birbirlerine karışmazlar. | |
22: İkisinden de inci ve mercan çıkar. | |
24: Denizde büyük dağlar gibi akıp giden yüksek gemiler de O'nundur. | |
26: Onun üzerinde bulunan her şey yok olacaktır. | |
27: Yalnız yücelik ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) kalacaktır. | |
29: Göklerde ve yerde kim (ve ne) varsa O'ndan ister. O her gün bir iştedir. | |
31: Ey (yeryüzünde) ağırlığı olan iki kitle (insanlar ve cinler)! Yakında sizin (hesabınızı görmek) için de vakit ayıracağız. | |
33: Ey cin ve insan topluluğu! Eğer göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeye güç yetirebiliyorsanız geçip gidin. Ancak bir gücünüz olmadan geçip gidemezsiniz. | |
35: Üzerinize ateşten yalın bir alevle ateşsiz kıpkızıl bir duman salıverilir de kendinizi savunamazsınız. [3] | |
37: Gök yarılıp da erimiş yağ gibi kırmızı bir gül halini aldığı zaman, | |
39: İşte o gün ne insana ne de cinne günâhından sorulur. | |
41: Suçlular simâlarından tanınırlar. Böylece perçemler(in)den ve ayaklar(ın)dan yakalanılır. | |
43: İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir. | |
44: Onlar bununla oldukça sıcak kaynar suyun arasında dolaşıp dururlar. | |
46: Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) durmaktan korkan için ise iki cennet vardır. | |
48: (O cennetlerin) her ikisi de türlü türlü ağaçlara sahiptir. | |
50: Onların içlerinde akar halde iki pınar vardır. | |
52: Onların içlerinde her meyvadan iki tür vardır. | |
54: (Orada) astarları kalın atlastan yataklara yaslanırlar. Her iki cennetten devşirilen meyveler de (oradakilere) yakındır. | |
56: Oralarda bakışlarını yalnız eşlerine dikmiş güzeller vardır ki, onlardan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmuştur. | |
58: Onlar sanki yakut ve mercandırlar. | |
60: İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir? | |
62: O iki (cennet)in berisinde de iki cennet vardır. | |
64: Bu ikisi koyu yeşildir. | |
66: Onların içinde de sürekli fışkırıp akan iki pınar vardır. | |
68: Onların içlerinde de meyve, hurma ve nar vardır. | |
70: Orada iyi huylu güzel kadınlar vardır. | |
72: Çadırlar içine kapanmış huriler. | |
74: Onlardan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmuştur. | |
76: Yeşil yastıklara ve güzel döşeklere yaslanırlar. | |
78: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir. | |