Ali Bulaç Meali |
|
1: Tur'a andolsun. | |
2: Satır (satır) dizili kitaba, | |
3: Yayılmış ince deri üzerine; | |
4: Ma'mur eve, | |
5: Yükseltilmiş tavana, | |
6: Kabarıp, tutuşan denize, | |
7: Şüphesiz senin Rabbinin azabı kesin olarak gerçekleşecektir. | |
8: Onu uzaklaştırıp engel olacak yoktur. | |
9: O gün gök, sarsılıp çalkalanır. | |
10: Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür. | |
11: İşte o gün, yalanlayanların vay haline, | |
12: Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayan, oyalananlardır. | |
13: Cehennem ateşine, 'küçültücü bir sürüklenme ile' sürüklenecekleri gün; | |
14: (Onlara şöyle denir:) "İşte sizin yalanladığınız ateş budur." | |
15: "Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz." | |
16: "Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." | |
17: Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler; | |
18: Rablerinin verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar'. Rableri, kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur. | |
19: "Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için." | |
20: Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri, ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz. | |
21: İman edenler ve soyları da kendilerini imanda izleyenler (var ya); biz onların soylarını da kendilerine katıp ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi, kendi kazandığına karşılık bir rehindir. | |
22: Onlara, istek duyup arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik. | |
23: Orada bir kadeh kapışır çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur. | |
24: Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.' | |
25: Kimi kimine dönüp sorarlar; | |
26: Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip korkardık." | |
27: "Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu." | |
28: "Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta kendisidir." | |
29: Şu halde sen, öğüt verip hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun. | |
30: Yoksa onlar: "Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz" mu diyorlar? | |
31: De ki: "Siz gözetleyedurun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim." | |
32: Yoksa bunu kendilerine saçma akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir kavim midir? | |
33: Yoksa: "Onu kendisi uydurup söyledi" mi diyorlar? Hayır; onlar iman etmiyorlar. | |
34: Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, benzeri bir söz getirsinler. | |
35: Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi? | |
36: Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar. | |
37: Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa üstün güç (her şeyin denetim ve yönetim) sahipleri kendileri midir? | |
38: Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. | |
39: Yoksa kızlar O'nun da, erkek çocuklar sizin mi? | |
40: Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar? | |
41: Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece yazıp duruyorlar? | |
42: Yoksa hileli bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) o inkâr edenler hileli düzene düşecek olanlardır. | |
43: Yoksa onların, Allah'ın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koştuklarından yücedir. | |
44: Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile: "Üst üste yığılmış bir buluttur." derler. | |
45: Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. | |
46: O gün, ne hileli düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne de yardım görecekler. | |
47: Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azab vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar. | |
48: Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et. | |
49: Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da O'nu tesbih et. | |