İbni Kesir Meali |
|
1: Andolsun; Tur'a. | |
2: Satır satır dizilmiş kitaba; | |
3: Yayılmış ince deri üzerine. | |
4: Ma'mur eve. | |
5: Yükseltilmiş tavana. | |
6: Dolan denize. | |
7: Muhakkak Rabbının azabı vuku bulacaktır. | |
8: Onu engelleyecek yoktur. | |
9: O gün; gök, sarsıldıkça sarsılır, | |
10: Dağlar, yürüdükçe yürür. | |
11: İşte o gün; yalanlayanların vay haline. | |
12: Onlar ki; daldıkları batıl içinde oyalanıp durmaktadırlar. | |
13: O gün; cehennem ateşine itildikçe itilirler. | |
14: Yalanlayıp durduğunuz ateş, işte budur. | |
15: Bu bir büyü müdür, yoksa siz görmüyor musunuz? | |
16: Girin oraya. Sabretseniz de, sabretmeseniz de artık birdir. Çünkü siz; ancak yapmakta olduklarınızla cezalandırılıyorsunuz. | |
17: Muhakkak ki muttakiler; cennetler ve nimetlerdedirler. | |
18: Rabblarının kendilerine verdikleriyle mutlu olarak. Rabbları onları cehennem azabından da korumuştur. | |
19: İşlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için. | |
20: Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak. Ve onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirdik. | |
21: İman edip de soyları da imanda kendilerine tabi olanlar; onlara, soylarını da kattık. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltmedik. Herkes kazandığı ile bağlıdır. | |
22: Onlara, diledikleri meyve ve etten bol bol vermişizdir. | |
23: Orada öyle bir kadehi devrederler ki; onda, bir saçmalama ve günaha sokma yoktur. | |
24: Sedefleri içinde gizlenmiş inci gibi civanlar da kendileri için etraflarında döner. | |
25: Birbirlerine dönüp sorarlar: | |
26: Derler ki: Gerçekten biz, bundan önce ailelerimiz arasında korku içindeydik. | |
27: Allah; bize, lutfetti de bizi gözeneklere işleyen o Semum azabından korudu. | |
28: Gerçekten biz, bundan önce de O'na dua ediyorduk. Muhakkak ki O'dur O Berr, Rahim. | |
29: Sen; öğüt ver. Rabbının nimeti sayesinde sen; ne bir kahinsin, ne de bir deli. | |
30: Yoksa derler mi ki: Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz. | |
31: De ki: Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözleyenlerdenim. | |
32: Bunu kendilerine akılları mı buyuruyor, yoksa onlar, azgın bir kavim midirler? | |
33: Yoksa; onu kendisi uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler. | |
34: Şayet sadıklardan iseler, onun benzeri bir söz getirsinler. | |
35: Onlar; hiç bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa kendileri midir yaratanları? | |
36: Yoksa, gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır onlar, iyi bilmiyorlar. | |
37: Yoksa, Rabbının hazineleri onların yanında mıdır? Veya işe hakim olanlar onlar mıdır? | |
38: Yoksa, üzerine çıkıp dinlendikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsinler. | |
39: Yoksa, kızlar O'nundur da, oğullar sizin öyle mi? | |
40: Yoksa, sen, kendilerinden bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? | |
41: Yahut, gaybı bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar? | |
42: Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama asıl tuzağa düşecek olanlar küfredenlerdir. | |
43: Yoksa, onların Allah'tan başka bir tanrısı mı var? Allah; onların koşmakta oldukları ortaklardan münezzehtir. | |
44: Gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler: Birbiri üstüne yığılmış buluttur, derler. | |
45: Artık çarpılacakları günlerine erişinceye kadar bırak onları. | |
46: O gün; tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler. | |
47: Muhakkak ki o zulmedenlere; bundan başka da azab vardır. Ne var ki onların çoğu bilmezler. | |
48: Rabbının hükmüne sabret. Şüphesiz sen, Bizim gözetimimiz altındasın. Kalkacağın zaman da Rabbını hamd ile tesbih et. | |
49: Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da tesbih et. | |