Diyanet İşleri (eski) Meali |
|
1: (1-8) Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. | |
9: (9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak! | |
13: (13-14) Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: 'İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur; | |
15: (15-16) Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz' denir. | |
17: (17-18) Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. | |
19: (19-20) Onlara şöyle denir: 'İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için.' Onlara, ceylan gözlü eşler veririz. | |
21: İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır. | |
22: Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz. | |
23: Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır. | |
24: Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar. | |
25: Birbirlerine dönüp soruşurlar: | |
26: (26-28) 'Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır' derler. | |
29: Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin. | |
30: Yoksa senin için şöyle mi derler: 'Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz.' | |
31: De ki: 'Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlemekteyim.' | |
32: Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa onlar azgın bir millet midirler? | |
33: Yahut: 'Onu kendi uydurdu' diyorlar öyle mi? Hayır, inanmıyorlar. | |
34: Eğer iddialarında samimi iseler Kuran'ın benzeri bir söz meydana getirsinler. | |
35: Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar yoksa yaratanlar kendileri midir? | |
36: Yoksa gökleri ve yeri kendileri mi yarattılar? Hayır, Allah'a kesin olarak inanmıyorlar. | |
37: Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa onlar mı işe hakimdirler? | |
38: Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. | |
39: Demek kızlar Allah'ın, oğullar sizin öyle mi? | |
40: Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? | |
41: Veya, görülmeyeni bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar? | |
42: Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama o tuzağa yakalanacak olanlar inkar edenlerdir. | |
43: Yoksa Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından münezzehtir. | |
44: Gökten azap olarak düşen bir parça görseler: 'Bulut kümesidir' derler. | |
45: Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak. | |
46: O gün, düzenleri kendilerine bir fayda vermez; yardım da görmezler. | |
47: Zulmedenlere, şüphesiz, bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler. | |
48: Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret; doğrusu sen, Bizim nezaretimiz altındasın; kalkarken Rabbini överek tesbih et; | |
49: Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O'nu tesbih et. | |