» 30 / Rûm  41:

Kuran Sırası: 30
İniş Sırası: 84
Rum Suresi = Romalilar Suresi
ismini 1. ayetinde Persliler ile yapilan savasta yenilgiye ugrayan Romalilarin yakinda gelip geleceginin ifade edilmesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60

30:41 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
çıktı | fesat | | karada | ve denizde | yüzünden | kazandıkları | elleriyle | insanların | onlara taddırıyor | bir kısmını | | yaptıklarının | belki onlar | dönerler (diye) |

ƵHR ÆLFSÆD̃ FY ÆLBR WÆLBḪR BMÆ KSBT ǼYD̃Y ÆLNÆS LYZ̃YGHM BAŽ ÆLZ̃Y AMLWÆ LALHM YRCAWN
Zehera l-fesādu l-berri velbeHri bimā kesebet eydī n-nāsi liyuƶiyḳahum beǎ'De lleƶī ǎmilū leǎllehum yerciǔne

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ƵHR = Zehera : çıktı
2. ÆLFSÆD̃ = l-fesādu : fesat
3. FY = fī :
4. ÆLBR = l-berri : karada
5. WÆLBḪR = velbeHri : ve denizde
6. BMÆ = bimā : yüzünden
7. KSBT = kesebet : kazandıkları
8. ǼYD̃Y = eydī : elleriyle
9. ÆLNÆS = n-nāsi : insanların
10. LYZ̃YGHM = liyuƶiyḳahum : onlara taddırıyor
11. BAŽ = beǎ'De : bir kısmını
12. ÆLZ̃Y = lleƶī :
13. AMLWÆ = ǎmilū : yaptıklarının
14. LALHM = leǎllehum : belki onlar
15. YRCAWN = yerciǔne : dönerler (diye)
çıktı | fesat | | karada | ve denizde | yüzünden | kazandıkları | elleriyle | insanların | onlara taddırıyor | bir kısmını | | yaptıklarının | belki onlar | dönerler (diye) |

[ƵHR] [FSD̃] [] [BRR] [BḪR] [] [KSB] [YD̃Y] [NWS] [Z̃WG] [BAŽ] [] [AML] [] [RCA]
ƵHR ÆLFSÆD̃ FY ÆLBR WÆLBḪR BMÆ KSBT ǼYD̃Y ÆLNÆS LYZ̃YGHM BAŽ ÆLZ̃Y AMLWÆ LALHM YRCAWN

Zehera l-fesādu l-berri velbeHri bimā kesebet eydī n-nāsi liyuƶiyḳahum beǎ'De lleƶī ǎmilū leǎllehum yerciǔne
ظهر الفساد في البر والبحر بما كسبت أيدي الناس ليذيقهم بعض الذي عملوا لعلهم يرجعون

[ظ ه ر] [ف س د] [] [ب ر ر] [ب ح ر] [] [ك س ب] [ي د ي] [ن و س] [ذ و ق] [ب ع ض] [] [ع م ل] [] [ر ج ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ظهر ظ ه ر | ƵHR ƵHR Zehera çıktı Has appeared
الفساد ف س د | FSD̃ ÆLFSÆD̃ l-fesādu fesat the corruption
في | FY in
البر ب ر ر | BRR ÆLBR l-berri karada the land
والبحر ب ح ر | BḪR WÆLBḪR velbeHri ve denizde and the sea
بما | BMÆ bimā yüzünden for what
كسبت ك س ب | KSB KSBT kesebet kazandıkları have earned
أيدي ي د ي | YD̃Y ǼYD̃Y eydī elleriyle (the) hands
الناس ن و س | NWS ÆLNÆS n-nāsi insanların (of) people,
ليذيقهم ذ و ق | Z̃WG LYZ̃YGHM liyuƶiyḳahum onlara taddırıyor so that He may let them taste
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'De bir kısmını a part
الذي | ÆLZ̃Y lleƶī (of) that which
عملوا ع م ل | AML AMLWÆ ǎmilū yaptıklarının they have done
لعلهم | LALHM leǎllehum belki onlar so that they may
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAWN yerciǔne dönerler (diye) return.
çıktı | fesat | | karada | ve denizde | yüzünden | kazandıkları | elleriyle | insanların | onlara taddırıyor | bir kısmını | | yaptıklarının | belki onlar | dönerler (diye) |

[ƵHR] [FSD̃] [] [BRR] [BḪR] [] [KSB] [YD̃Y] [NWS] [Z̃WG] [BAŽ] [] [AML] [] [RCA]
ƵHR ÆLFSÆD̃ FY ÆLBR WÆLBḪR BMÆ KSBT ǼYD̃Y ÆLNÆS LYZ̃YGHM BAŽ ÆLZ̃Y AMLWÆ LALHM YRCAWN

Zehera l-fesādu l-berri velbeHri bimā kesebet eydī n-nāsi liyuƶiyḳahum beǎ'De lleƶī ǎmilū leǎllehum yerciǔne
ظهر الفساد في البر والبحر بما كسبت أيدي الناس ليذيقهم بعض الذي عملوا لعلهم يرجعون

[ظ ه ر] [ف س د] [] [ب ر ر] [ب ح ر] [] [ك س ب] [ي د ي] [ن و س] [ذ و ق] [ب ع ض] [] [ع م ل] [] [ر ج ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ظهر ظ ه ر | ƵHR ƵHR Zehera çıktı Has appeared
Zı,He,Re,
900,5,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الفساد ف س د | FSD̃ ÆLFSÆD̃ l-fesādu fesat the corruption
Elif,Lam,Fe,Sin,Elif,Dal,
1,30,80,60,1,4,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
البر ب ر ر | BRR ÆLBR l-berri karada the land
Elif,Lam,Be,Re,
1,30,2,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والبحر ب ح ر | BḪR WÆLBḪR velbeHri ve denizde and the sea
Vav,Elif,Lam,Be,Ha,Re,
6,1,30,2,8,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
بما | BMÆ bimā yüzünden for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كسبت ك س ب | KSB KSBT kesebet kazandıkları have earned
Kef,Sin,Be,Te,
20,60,2,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
أيدي ي د ي | YD̃Y ǼYD̃Y eydī elleriyle (the) hands
,Ye,Dal,Ye,
,10,4,10,
N – nominative feminine plural noun
اسم مرفوع
الناس ن و س | NWS ÆLNÆS n-nāsi insanların (of) people,
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
ليذيقهم ذ و ق | Z̃WG LYZ̃YGHM liyuƶiyḳahum onlara taddırıyor so that He may let them taste
Lam,Ye,Zel,Ye,Gaf,He,Mim,
30,10,700,10,100,5,40,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'De bir kısmını a part
Be,Ayn,Dad,
2,70,800,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الذي | ÆLZ̃Y lleƶī (of) that which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
عملوا ع م ل | AML AMLWÆ ǎmilū yaptıklarının they have done
Ayn,Mim,Lam,Vav,Elif,
70,40,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لعلهم | LALHM leǎllehum belki onlar so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAWN yerciǔne dönerler (diye) return.
Ye,Re,Cim,Ayn,Vav,Nun,
10,200,3,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [30:41-41] ve Emperyalizm Gibi Azgınlıkların Sonucu

Abdulbaki Gölpınarlı : Bozgun belirdi karada ve denizde, insanların elleriyle kazandıkları suçlar yüzünden; bu da, belki dönerler, vazgeçerler diye yaptıklarına karşılık çekecekleri cezânın az bir kısmını onlara tattırmak için.
Adem Uğur : İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.
Ahmed Hulusi : (Allâh'ın) onlara, insanların elleriyle yaptıklarının getirisinin bazısının (sonucunu) tattırması için karada ve denizde bozulma açığa çıktı! Belki geri dönerler.
Ahmet Tekin : Yalnız kazanç ve menfaat sağlama niyetiyle insanların bizzat elleriyle yaptıkları faaliyetler, işledikleri günahlar sebebiyle kırsal bölgelerde, gelişmiş merkezlerde, karalarda ve denizlerde, kesinlikle bozulmalar dengesizlikler, anarşi ortaya çıkarak hâkim olacak, sonuçta, Allah, dünyada, bu kötülükleri yapanlara, yaptıklarının bir kısmının cezasını tattıracak. Günahlardan, kötülüklerden vazgeçip hakka dönmelerine vesile olur diye onları uyarıyoruz.
Ahmet Varol : İnsanların ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki dönerler diye, (Allah) yaptıklarının bazılarını böylece onlara tattırmaktadır.
Ali Bulaç : İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.
Ali Fikri Yavuz : İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara taddırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.
Bekir Sadak : Insanlarin elleriyle isledikleri yuzunden karada ve denizde fesat cikar; Allah da belki donerler diye yaptiklarinin bir kismini boylece kendilerine tattirir.
Celal Yıldırım : İnsanların elleriyle işledikleri (bilgisizce) işlerden, fenalıklardan dolayı karada ve denizde fesâd ortaya çıktı. Allah da, belki (pişmanlık duyup) dönerler diye işlediklerinin bir kısmının (cezasını) onlara (Dünya'da) tattıracak.
Diyanet İşleri : İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.
Diyanet İşleri (eski) : İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.
Diyanet Vakfi : İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.
Edip Yüksel : Halkın elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde felaketler yaygınlaştı. Böylece, (kötülükten) dönerler diye yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İnsanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat meydana geldi (ki Allah) yaptıklarının bazısını kendilerine tattırsın ki vazgeçsinler.
Elmalılı Hamdi Yazır : İnsanların ellerinin kesbi ile karada ve denizde fesad meydan aldı, yaptıklarının ba'zısını kendilerine tattırmak için ki rücu' etsinler
Gültekin Onan : İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Tanrı) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır.
Hakkı Yılmaz : "İnsanlar dönerler diye; kendilerinin elleriyle kazandıkları şeyler yüzünden, yaptıklarının bir kısmını onlara tattırmak için karada ve denizde kargaşa ortaya çıktı. "
Hasan Basri Çantay : İnsanların kendi ellerinin kazandığı (ihtiyarlarıyle yapdıkları) şeyler yüzünden karada, denizde fesâd belirdi ki (Allah) yapdıklarının bir kısmını onlara tatdırsın. Olur ki rücû' ederler onlar.
Hayrat Neşriyat : İnsanların ellerinin kazandığı (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad çıktı ki(Allah), yaptıklarının bir kısmını(n cezâsını), kendilerine (dünyada) tattırsın; tâ ki(kötülüklerden) dönsünler.
İbni Kesir : İnsanların elleriyle işlediklerinden dolayı karada ve denizde Fesad belirdi. Ki yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Belki dönerler.
İskender Evrenosoğlu : İnsanların elleriyle kazandıkları sebebiyle karada ve denizde fesat zuhur etti (ortaya çıktı), yaptıklarının bir kısmının onlara tattırılması için. Umulur ki böylece onlar, (Allah’a) dönerler (yönelirler).
Muhammed Esed : (Allah'ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu) insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı: Bu şekilde (Allah), belki (doğru yola) geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır.
Mustafa İslamoğlu : İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Neticede (Allah), yaptıklarının (kötü sonuçlarından) bir kısmını kendilerine tattıracaktır; umulur ki (yol yakınken) dönerler.
Ömer Nasuhi Bilmen : İnsanların ellerinin kazandığı şey sebebiyle karada ve denizde fesat zuhûra gelir. Allah da onlara yaptıkları şeylerin bazısını tattırır. Gerek ki, onlar dönüverirler.
Ömer Öngüt : İnsanların elleriyle işlediklerinden dolayı karada ve denizde fesat başgösterdi. Allah işlediklerinden bir kısmını onlara tattırıyor ki, belki dönerler.
Şaban Piriş : İnsanların kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde karışıklık çıkmıştır. Bu, belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmının azabını tattırmak içindir.
Suat Yıldırım : Allah’ın buyruklarını umursamayan şu insanların kendi tercihleri ile yaptıkları işler yüzünden karada ve denizde (bütün dünyada) bozukluk ortaya çıktı, nizam bozuldu. Doğru yola ve isabetli tutuma dönme fırsatı vermek için, Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.
Süleyman Ateş : İnsanların elleriyle kazandıkları (günâhları) yüzünden, karada ve denizde fesat çıktı. Belki dönerler diye, (Allâh) onlara, yaptıklarının bir kısmını taddırıyor.
Tefhim-ul Kuran : İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yapmakta olduklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.
Ümit Şimşek : İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki vazgeçerler diye, yaptıklarından bir kısmını Allah onlara böylece tattırıyor.
Yaşar Nuri Öztürk : İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}