Süleyman Ateş Meali |
|
1: Surat astı ve döndü; | |
2: Kör geldi diye. | |
3: Ne bilirsin belki o arınacak? | |
4: Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak. | |
5: Kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince; | |
6: Sen ona yöneliyorsun. | |
7: Onun arınmamasından sana ne? | |
8: Fakat koşarak sana gelen, | |
9: Saygılı olarak gelmişken, | |
10: Sen onunla ilgilenmiyorsun. | |
11: Hayır (olmaz böyle şey); o (âyetler), bir hatırlatmadır. | |
12: Dileyen onu düşünüp öğüt alır. | |
13: (O öğüt) Sahifeler içindedir: Değer verilen, | |
14: Saygı ile yükseltilen, tertemiz (sayfalar) | |
15: Yazıcıların ellerinde: | |
16: Değerli, iyi (yazıcıların). | |
17: Kahrolası insan, ne kadar da nânkördür! | |
18: (Allâh) Onu hangi şeyden yarattı? | |
19: Nutfe (sperm)den. Onu yarattı, ona biçim verdi. | |
20: Sonra ona yolu kolaylaştırdı. | |
21: Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu. | |
22: Sonra dilediği zaman onu diriltip kaldırdı. | |
23: Hayır, insan, O'nun kendisine emrettiğini yapmadı. | |
24: İnsan şu yiyeceğine baksın. | |
25: Biz suyu iyice döktük. | |
26: Sonra toprağı güzelce yardık da, | |
27: Orada bitirdik: Dâne, | |
28: Üzüm, yonca, | |
29: Zeytin, hurma, | |
30: İri ve gür bahçeler, | |
31: Meyva ve çayır; | |
32: Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. | |
33: Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman, | |
34: İşte o gün kişi kaçar: kardeşinden, | |
35: Anasından, babasından, | |
36: Eşinden ve oğullarından. | |
37: O gün, onlardan her kişinin, kendisine yeter derecede işi vardır. | |
38: Yüzler var ki o gün parıl parıl, | |
39: Güleç, sevinçli. | |
40: Yüzler de var ki o gün tozlanmış. | |
41: Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli). | |
42: İşte onlar kâfirler, Hak'tan sapanlardır. | |