Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
|
1: (1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı. | |
3: Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir? | |
4: Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir. | |
5: (5-6) Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun. | |
7: Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var? | |
8: (8-9) Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar. | |
10: Sen isen ondan teğafül ediyorsun. | |
11: Hayır. Şüphe yok ki, o bir öğüttür. | |
12: Artık dileyen onu düşünür (hatırlar). | |
13: Pek şerefli sahifelerde. | |
14: (14-15) Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle. | |
16: Kerîmlerin, itaatkar olanların (elleriyle yazılmıştır). | |
17: Kahrolsun insan, o ne kadar nankör. | |
18: Onu (Allah Teâlâ) hangi bir şeyden yaratmıştır? | |
19: Onu bir damla sudan yaratmış da onu takdir etmiştir. | |
20: (20-21) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu. | |
22: Sonra dilediği zaman da onu neşredecektir. | |
23: (23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin. | |
25: (25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. | |
28: (28-29) Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar... | |
30: (30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer'alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. | |
33: Sonra o pek kuvvetli sayha geldiği vakit. | |
34: (34-36) İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün). | |
37: Onlardan her kişi için o günde bir iş vardır ki, ona yeter. | |
38: (38-39) O günde birtakım yüzler parıldanır. Gülücüdür, sevinicidir. | |
40: Ve o gün birtakım yüzler de vardır ki, onların üzerlerini bir toz toprak sarmıştır. | |
41: Onları bir karanlık kaplar. | |
42: İşte kâfirler, facirler olan, onlardır. | |