Muhammed Esed Meali |
|
1: O, suratını astı ve uzaklaştı, | |
2: çünkü kör bir adam o'na yaklaşmıştı! | |
3: Nereden bilebilirsin (ey Muhammed,) belki de o arınacaktı, | |
4: yahut (hakikat) hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti. | |
5: Ama kendini her şeye yeterli görene gelince, | |
6: sen bütün ilgiyi ona gösterdin, | |
7: halbuki onun arınmaktan geri kalmasının sorumlusu sen değilsin; | |
8: ama sana büyük bir istekle geleni | |
9: ve (Allah) korkusu ile (yaklaşanı) | |
10: sen görmezden geldin! | |
11: Elbette, bu (mesaj)lar yalnızca birer hatırlatma ve öğütten ibarettir: | |
12: kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir | |
13: (O'nun) kutsal ve soylu vahiyleri (ışığında), | |
14: yüce ve arı duru, | |
15: elçilerin elleriyle (yayılıp duyurulan), | |
16: seçkin ve erdem sahibi (elçilerin). | |
17: (Ama çoğu zaman) insan kendini mahveder; hakikati ne kadar inatla inkar eder o! | |
18: (İnsan hiç düşünür mü) hangi özden yaratır (Allah) onu? | |
19: Bir sperm damlasından yaratır ve sonra onun tabiatını oluşturur; | |
20: sonra hayatı onun için kolaylaştırır; | |
21: ve sonunda onu öldürür ve kabre koyar; | |
22: ve sonra, dilediğinde onu tekrar diriltir. | |
23: Hayır, (insan) Allah'ın kendisine buyurduklarını henüz yerine getirmiş değildir! | |
24: Öyleyse insan, yiyeceklerin(in kaynağın)a bir baksın: | |
25: (nasıl) suyu bolca indirmekteyiz; | |
26: ve sonra toprağı (daha da büyüterek) parça parça yarmaktayız, | |
27: bu sayede ondan tahıllar yetiştirmekteyiz, | |
28: ve üzüm bağları ve yenebilir otlar, | |
29: zeytin ağaçları ve hurmalıklar, | |
30: ve ağaçlarla dolu bahçeler, | |
31: meyveler ve otlar, | |
32: sizin için ve hayvanlarınızın beslenmesi için. | |
33: Ve böylece, (yeniden dirilmenin) o kulakları sağır eden çağrısı duyulduğunda, | |
34: herkesin kardeşinden kaç(mak iste)diği Gün, | |
35: annesinden ve babasından, | |
36: eşinden ve çocuklarından: | |
37: o Gün her birinin durumu kendisi için yeterli bir endişe kaynağı olacak. | |
38: Bazı yüzler o Gün mutlulukla parıldayacak, | |
39: güleç ve müjdelere sevinen. | |
40: Bazı yüzler de o Gün toz toprakla kapanacak, | |
41: her yanı kuşatan bir karanlıkla: | |
42: işte bunlar, hakikati inkar eden ve yoldan sapan kimselerdir. | |