Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
1: Yüzünü ekşitti ve döndürdü. | |
2: Yanına kör geldi diye. | |
3: Belki o, arınacaktır, ne bilirsin? | |
4: Yahut da öğüt alacaktır da ondan faydalanacaktır. | |
5: Fakat ihtiyacı olmayana gelince. | |
6: Artık sen onun üstüne düştükçe düşüyorsun. | |
7: O arınmazsa sana ne? | |
8: Ve fakat sana koşup gelen. | |
9: Ve korkan kişi. | |
10: Sen ondan gaflet ediyor, ona aldırış bile etmiyorsun. | |
11: Öyle değil, şüphe yok ki Kur'ân, ancak bir öğüttür. | |
12: Dileyen dinler, öğüt alır. | |
13: Büyük, şerefli sayfalardadır. | |
14: Yüceltilmiştir, arıtılmıştır. | |
15: Yazıcıların ellerinde. | |
16: Büyüklerdir, hayırlı ve itâatlilerdir. | |
17: Geberesice insan, ne de kâfirdir. | |
18: Onu, neden yaratmıştır? | |
19: Bir katre sudan; yaratmıştır onu da halden hâle döndürmüştür. | |
20: Sonra ona yolu kolaylatmıştır da dünyâya getirmiştir. | |
21: Sonra öldürmüştür onu da kabre sokmuştur. | |
22: Sonra da dilerse diriltir onu. | |
23: Gerçekten de insan, onun emrini tam yerine getirmedi gitti. | |
24: Artık insan, yediğine de bir baksın. | |
25: Şüphe yok ki biz, bir yağmurdur, yağdırdık. | |
26: Sonra yeryüzünü bir iyice yardık. | |
27: Derken orada tohumlar bitirdik. | |
28: Ve üzüm ve yoncalar. | |
29: Ve zeytin ve hurma. | |
30: Ve çeşitli büyük ağaçları bulunan bahçeler. | |
31: Ve meyveler ve otlaklar. | |
32: Sizin ve hayvanlarınızın faydası için. | |
33: Derken âdetâ kulakları sağır eden o bağırış gelip çattı mı. | |
34: O gün, bir gündür ki kişi kaçar kardeşinden. | |
35: Ve anasından ve babasından. | |
36: Ve eşinden ve çocuğundan. | |
37: Ve onların herbirinin bir derdi var ki başkalarına bakmaya vakti bile yok. | |
38: Nice yüzler o gün parıl parıl parlar. | |
39: Güler, sevinir. | |
40: Ve nice yüzler o gün tozlarla bulanır. | |
41: Üstlerine bir karalıktır çöker. | |
42: İşte onlardır kâfirler, suçlular. | |