» 22 / Hac  36:

Kuran Sırası: 22
İniş Sırası: 103
Hac Suresi = Ziyaret Suresi
Hac ibadetinden bahsedildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78

22:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
kurbanlık develeri | yaptık | sizin için | -nden | işaretleri- | Allah'ın | sizin için vardır | onlarda | hayır | anın (da boğazlayın) | adını | Allah'ın | üzerlerine | (kurban için) sıra halinde dururlarken | zaman | düştüğünde | yanları üzerine (canları çıkınca) | yeyin | onlardan | ve yedirin | kanaat edip isteyemeyene | ve isteyene | işte böyle | onları boyun eğdirdi | size | umulur ki | şükredersiniz |

WÆLBD̃N CALNÆHÆ LKM MN ŞAÆÙR ÆLLH LKM FYHÆ ḢYR FÆZ̃KRWÆ ÆSM ÆLLH ALYHÆ ṦWÆF FÎZ̃Æ WCBT CNWBHÆ FKLWÆ MNHÆ WǼŦAMWÆ ÆLGÆNA WÆLMATR KZ̃LK SḢRNÆHÆ LKM LALKM TŞKRWN
velbudne ceǎlnāhā lekum min şeǎāiri llahi lekum fīhā ḣayrun feƶkurū isme llahi ǎleyhā Savāffe fe iƶā vecebet cunūbuhā fekulū minhā ve eT'ǐmū l-ḳāniǎ velmuǎ'terra keƶālike seḣḣarnāhā lekum leǎllekum teşkurūne

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WÆLBD̃N = velbudne : kurbanlık develeri
2. CALNÆHÆ = ceǎlnāhā : yaptık
3. LKM = lekum : sizin için
4. MN = min : -nden
5. ŞAÆÙR = şeǎāiri : işaretleri-
6. ÆLLH = llahi : Allah'ın
7. LKM = lekum : sizin için vardır
8. FYHÆ = fīhā : onlarda
9. ḢYR = ḣayrun : hayır
10. FÆZ̃KRWÆ = feƶkurū : anın (da boğazlayın)
11. ÆSM = isme : adını
12. ÆLLH = llahi : Allah'ın
13. ALYHÆ = ǎleyhā : üzerlerine
14. ṦWÆF = Savāffe : (kurban için) sıra halinde dururlarken
15. FÎZ̃Æ = fe iƶā : zaman
16. WCBT = vecebet : düştüğünde
17. CNWBHÆ = cunūbuhā : yanları üzerine (canları çıkınca)
18. FKLWÆ = fekulū : yeyin
19. MNHÆ = minhā : onlardan
20. WǼŦAMWÆ = ve eT'ǐmū : ve yedirin
21. ÆLGÆNA = l-ḳāniǎ : kanaat edip isteyemeyene
22. WÆLMATR = velmuǎ'terra : ve isteyene
23. KZ̃LK = keƶālike : işte böyle
24. SḢRNÆHÆ = seḣḣarnāhā : onları boyun eğdirdi
25. LKM = lekum : size
26. LALKM = leǎllekum : umulur ki
27. TŞKRWN = teşkurūne : şükredersiniz
kurbanlık develeri | yaptık | sizin için | -nden | işaretleri- | Allah'ın | sizin için vardır | onlarda | hayır | anın (da boğazlayın) | adını | Allah'ın | üzerlerine | (kurban için) sıra halinde dururlarken | zaman | düştüğünde | yanları üzerine (canları çıkınca) | yeyin | onlardan | ve yedirin | kanaat edip isteyemeyene | ve isteyene | işte böyle | onları boyun eğdirdi | size | umulur ki | şükredersiniz |

[BD̃N] [CAL] [] [] [ŞAR] [] [] [] [ḢYR] [Z̃KR] [SMW] [] [] [ṦFF] [] [WCB] [CNB] [ÆKL] [] [ŦAM] [GNA] [ARR] [] [SḢR] [] [] [ŞKR]
WÆLBD̃N CALNÆHÆ LKM MN ŞAÆÙR ÆLLH LKM FYHÆ ḢYR FÆZ̃KRWÆ ÆSM ÆLLH ALYHÆ ṦWÆF FÎZ̃Æ WCBT CNWBHÆ FKLWÆ MNHÆ WǼŦAMWÆ ÆLGÆNA WÆLMATR KZ̃LK SḢRNÆHÆ LKM LALKM TŞKRWN

velbudne ceǎlnāhā lekum min şeǎāiri llahi lekum fīhā ḣayrun feƶkurū isme llahi ǎleyhā Savāffe fe iƶā vecebet cunūbuhā fekulū minhā ve eT'ǐmū l-ḳāniǎ velmuǎ'terra keƶālike seḣḣarnāhā lekum leǎllekum teşkurūne
والبدن جعلناها لكم من شعائر الله لكم فيها خير فاذكروا اسم الله عليها صواف فإذا وجبت جنوبها فكلوا منها وأطعموا القانع والمعتر كذلك سخرناها لكم لعلكم تشكرون

[ب د ن] [ج ع ل] [] [] [ش ع ر] [] [] [] [خ ي ر] [ذ ك ر] [س م و] [] [] [ص ف ف] [] [و ج ب] [ج ن ب] [ا ك ل] [] [ط ع م] [ق ن ع] [ع ر ر] [] [س خ ر] [] [] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والبدن ب د ن | BD̃N WÆLBD̃N velbudne kurbanlık develeri And the camels and cattle -
جعلناها ج ع ل | CAL CALNÆHÆ ceǎlnāhā yaptık We have made them
لكم | LKM lekum sizin için for you
من | MN min -nden among
شعائر ش ع ر | ŞAR ŞAÆÙR şeǎāiri işaretleri- (the) Symbols
الله | ÆLLH llahi Allah'ın (of) Allah,
لكم | LKM lekum sizin için vardır for you
فيها | FYHÆ fīhā onlarda therein
خير خ ي ر | ḢYR ḢYR ḣayrun hayır (is) good.
فاذكروا ذ ك ر | Z̃KR FÆZ̃KRWÆ feƶkurū anın (da boğazlayın) So mention
اسم س م و | SMW ÆSM isme adını (the) name
الله | ÆLLH llahi Allah'ın (of) Allah
عليها | ALYHÆ ǎleyhā üzerlerine over them
صواف ص ف ف | ṦFF ṦWÆF Savāffe (kurban için) sıra halinde dururlarken "(when) lined up;"
فإذا | FÎZ̃Æ fe iƶā zaman and when
وجبت و ج ب | WCB WCBT vecebet düştüğünde are down
جنوبها ج ن ب | CNB CNWBHÆ cunūbuhā yanları üzerine (canları çıkınca) their sides,
فكلوا ا ك ل | ÆKL FKLWÆ fekulū yeyin then eat
منها | MNHÆ minhā onlardan from them
وأطعموا ط ع م | ŦAM WǼŦAMWÆ ve eT'ǐmū ve yedirin and feed
القانع ق ن ع | GNA ÆLGÆNA l-ḳāniǎ kanaat edip isteyemeyene the needy who do not ask
والمعتر ع ر ر | ARR WÆLMATR velmuǎ'terra ve isteyene and the needy who ask.
كذلك | KZ̃LK keƶālike işte böyle Thus
سخرناها س خ ر | SḢR SḢRNÆHÆ seḣḣarnāhā onları boyun eğdirdi We have subjected them
لكم | LKM lekum size to you
لعلكم | LALKM leǎllekum umulur ki so that you may
تشكرون ش ك ر | ŞKR TŞKRWN teşkurūne şükredersiniz be grateful.
kurbanlık develeri | yaptık | sizin için | -nden | işaretleri- | Allah'ın | sizin için vardır | onlarda | hayır | anın (da boğazlayın) | adını | Allah'ın | üzerlerine | (kurban için) sıra halinde dururlarken | zaman | düştüğünde | yanları üzerine (canları çıkınca) | yeyin | onlardan | ve yedirin | kanaat edip isteyemeyene | ve isteyene | işte böyle | onları boyun eğdirdi | size | umulur ki | şükredersiniz |

[BD̃N] [CAL] [] [] [ŞAR] [] [] [] [ḢYR] [Z̃KR] [SMW] [] [] [ṦFF] [] [WCB] [CNB] [ÆKL] [] [ŦAM] [GNA] [ARR] [] [SḢR] [] [] [ŞKR]
WÆLBD̃N CALNÆHÆ LKM MN ŞAÆÙR ÆLLH LKM FYHÆ ḢYR FÆZ̃KRWÆ ÆSM ÆLLH ALYHÆ ṦWÆF FÎZ̃Æ WCBT CNWBHÆ FKLWÆ MNHÆ WǼŦAMWÆ ÆLGÆNA WÆLMATR KZ̃LK SḢRNÆHÆ LKM LALKM TŞKRWN

velbudne ceǎlnāhā lekum min şeǎāiri llahi lekum fīhā ḣayrun feƶkurū isme llahi ǎleyhā Savāffe fe iƶā vecebet cunūbuhā fekulū minhā ve eT'ǐmū l-ḳāniǎ velmuǎ'terra keƶālike seḣḣarnāhā lekum leǎllekum teşkurūne
والبدن جعلناها لكم من شعائر الله لكم فيها خير فاذكروا اسم الله عليها صواف فإذا وجبت جنوبها فكلوا منها وأطعموا القانع والمعتر كذلك سخرناها لكم لعلكم تشكرون

[ب د ن] [ج ع ل] [] [] [ش ع ر] [] [] [] [خ ي ر] [ذ ك ر] [س م و] [] [] [ص ف ف] [] [و ج ب] [ج ن ب] [ا ك ل] [] [ط ع م] [ق ن ع] [ع ر ر] [] [س خ ر] [] [] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والبدن ب د ن | BD̃N WÆLBD̃N velbudne kurbanlık develeri And the camels and cattle -
Vav,Elif,Lam,Be,Dal,Nun,
6,1,30,2,4,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
جعلناها ج ع ل | CAL CALNÆHÆ ceǎlnāhā yaptık We have made them
Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,He,Elif,
3,70,30,50,1,5,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لكم | LKM lekum sizin için for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min -nden among
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
شعائر ش ع ر | ŞAR ŞAÆÙR şeǎāiri işaretleri- (the) Symbols
Şın,Ayn,Elif,,Re,
300,70,1,,200,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
الله | ÆLLH llahi Allah'ın (of) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
لكم | LKM lekum sizin için vardır for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
فيها | FYHÆ fīhā onlarda therein
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
خير خ ي ر | ḢYR ḢYR ḣayrun hayır (is) good.
Hı,Ye,Re,
600,10,200,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
فاذكروا ذ ك ر | Z̃KR FÆZ̃KRWÆ feƶkurū anın (da boğazlayın) So mention
Fe,Elif,Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
80,1,700,20,200,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
اسم س م و | SMW ÆSM isme adını (the) name
Elif,Sin,Mim,
1,60,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ÆLLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
عليها | ALYHÆ ǎleyhā üzerlerine over them
Ayn,Lam,Ye,He,Elif,
70,30,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
صواف ص ف ف | ṦFF ṦWÆF Savāffe (kurban için) sıra halinde dururlarken "(when) lined up;"
Sad,Vav,Elif,Fe,
90,6,1,80,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
فإذا | FÎZ̃Æ fe iƶā zaman and when
Fe,,Zel,Elif,
80,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
T – time adverb
الفاء عاطفة
ظرف زمان
وجبت و ج ب | WCB WCBT vecebet düştüğünde are down
Vav,Cim,Be,Te,
6,3,2,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
جنوبها ج ن ب | CNB CNWBHÆ cunūbuhā yanları üzerine (canları çıkınca) their sides,
Cim,Nun,Vav,Be,He,Elif,
3,50,6,2,5,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مرفوع و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فكلوا ا ك ل | ÆKL FKLWÆ fekulū yeyin then eat
Fe,Kef,Lam,Vav,Elif,
80,20,30,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منها | MNHÆ minhā onlardan from them
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وأطعموا ط ع م | ŦAM WǼŦAMWÆ ve eT'ǐmū ve yedirin and feed
Vav,,Tı,Ayn,Mim,Vav,Elif,
6,,9,70,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
القانع ق ن ع | GNA ÆLGÆNA l-ḳāniǎ kanaat edip isteyemeyene the needy who do not ask
Elif,Lam,Gaf,Elif,Nun,Ayn,
1,30,100,1,50,70,
N – accusative masculine active participle
اسم منصوب
والمعتر ع ر ر | ARR WÆLMATR velmuǎ'terra ve isteyene and the needy who ask.
Vav,Elif,Lam,Mim,Ayn,Te,Re,
6,1,30,40,70,400,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
كذلك | KZ̃LK keƶālike işte böyle Thus
Kef,Zel,Lam,Kef,
20,700,30,20,
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
جار ومجرور
سخرناها س خ ر | SḢR SḢRNÆHÆ seḣḣarnāhā onları boyun eğdirdi We have subjected them
Sin,Hı,Re,Nun,Elif,He,Elif,
60,600,200,50,1,5,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لكم | LKM lekum size to you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
لعلكم | LALKM leǎllekum umulur ki so that you may
Lam,Ayn,Lam,Kef,Mim,
30,70,30,20,40,
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
تشكرون ش ك ر | ŞKR TŞKRWN teşkurūne şükredersiniz be grateful.
Te,Şın,Kef,Re,Vav,Nun,
400,300,20,200,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [22:33-38] Konferans Zamanında Çiftlik Hayvanları Sunmak

Abdulbaki Gölpınarlı : Büyük develeri de Allah'ın size meşrû kıldığı kurbanlık hayvanlar olarak yarattık, onlarda hayır ve menfaat var size. Artık onlar, ayaktayken onları boğazlayın ve Allah'ın adını anın, yanüstü düştükleri zaman da hem siz yiyin ondan, hem de yoksulluğunu bildirip isteyen ve gizleyip istemeyen yoksulları doyurun; siz şükredesiniz diye böylece onları da râm ettik size.
Adem Uğur : Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
Ahmed Hulusi : Develeri de sizin için Allâh'ın kurallarından kıldık; sizin için onlarda hayır vardır. . . Ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta iken, Allâh'ın ismini zikredin (hatırlayın). . . Yere yıkıldıklarında da, onlardan yeyin ve orada bulunanlara da, isteyen kimseye de yedirin. . . İşte böylece onları size boyun eğdirdik ki şükredesiniz.
Ahmet Tekin : Besili kurbanlık sığır ve develeri de, sizin faydalanmanız için, Allah’ın emirleriyle bağlantılı kurban ibadeti için belirlediği kurbanlık hayvanlar arasında saydık. Sizin için, onlarda hayır vardır. Ön ayaklarından biri bükülmüş vaziyette bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerine düşüp canları çıktığı zaman da, onların etinden yeyin. Kanaatkâr olup dilenmeyen ve istemek zorunda kalan fakirlere de verin. İşte böylece biz onları sizin faydalanmanız için emrimize boyun eğdirdik. Umulur ki şükrünüze vesile olur.
Ahmet Varol : Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar (kesilmek üzere) bağlı olarak ayakta dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. (Kesilip) yanları üstüne düştüklerinde artık onlardan yiyin; kanaat ed(ip istemey)ene ve isteyene de yedirin. İşte böylece onları sizin emrinize verdik. Olur ki şükredersiniz.
Ali Bulaç : İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
Ali Fikri Yavuz : Biz, kurbanlık deve ve sığırları da, Allah’ın size verdiği dinin alâmetlerinden kıldık. Sizin için bu kurbanlıklarda (dinî ve dünyevî) hayır vardır. O halde develeri, ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta boğazlarken, üzerlerine Allah’ın ismini anın (besmele getirin). Yere düşüb canları çıktığı zaman da, onlardan yeyin; kanaatkâra da verin, dilenene de verin. İşte böylece, şükredesiniz diye, o kurbanlıkları (maddi ve manevî faydalar bakımından) sizin emrinize bağlı kıldık.
Bekir Sadak : iste kurbanlik deve ve sigirlari Allah'in size olan nisanelerinden kildik. Onlarda sizin icin hayir vardir. Bagli halde keserken uzerlerine Allah'in adini anin. Yan ustu dusup olunce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. sukeredersiniz diye onlari bylece sizin buyrugunuza verdik.
Celal Yıldırım : Kurbanlık develeri de sizin için Allah'a ibâdet nişanelerinden kıldık. Sizin için onda hayır vardır. O halde bir dizi halinde (ayakta) boğazlanırken üzerlerine Allah'ın ismini anın ; yanüstü yere yıkılınca da onlardan yeyin ve hem kanaat edip istemiyene, hem de isteyen fakire yedirin. İşte böylece biz, onları size boyun eğdirdik, ola ki şükredersiniz.
Diyanet İşleri : Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.
Diyanet İşleri (eski) : İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.
Diyanet Vakfi : Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
Edip Yüksel : ALLAH'a kulluğun bir işareti olarak, hayvanların kurban edilmesinde sizin için yararlar mevcuttur. Onlar sırada diziliyken üzerlerinde ALLAH'ın ismini anmalısınız. Yanları üzerine düştükleri zaman da onlardan yeyin ve dilenene de dilenmeyen yoksula da yedirin. Şükredesiniz diye onları size amade kıldık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O gövdeli hayvanlar var ya, Biz onları da Allah için kesilen kurbanlıklar arasında kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır; bu yüzden ön ayaklarının biri bağlı olarak bir dizi halinde dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın (öyle boğazlayın). Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. O böylece onları sizin emrinize verdi ki, şükredesiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem o bedeneler, o güvdeli hayvanlar var â biz onları Allah şeâirinden kıldık, sizin için onlarda hayır vardır, binaenaleyh ön ayaklarının biri bağlı olarak bir düzüye üzerlerine Allahın ismini anın, yanları yere yaslandığı vakıt da onlardan yiyin, kanaatliye ve istiyene ıt'am da edin, o böyle onları size müsahhar kıldı ki şükr edesiniz
Fizilal-il Kuran : Büyükbaş hayvan kurban etmeyi de Allah'ın size emrettiği ibadet biçimlerinden saydık. Onlar size çeşitli yararlar sağlarlar. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken Allah'ın adını anınız. Yan üstü düşüp öldüklerinde, etlerinden hem kendiniz yiyiniz, hem de isteyene ve istemeyene yediriniz. Şükredesiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk.
Gültekin Onan : İri cüsseli develeri size Tanrı'nın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Tanrı'nın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
Hakkı Yılmaz : "Büyükbaş hayvanları da; Biz, onları sizin için Allah'ın varlığının işaretlerinden yaptık. Sizin için onlarda hayır vardır. O nedenle ön ayaklarının biri bağlı hâlde keserken/ saf hâlindelerken üzerlerine Allah'ın adını anın. Sonra yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, ihtiyacını gizleyene ve isteyene de yedirin. Böylece Biz, onları kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödeyesiniz diye size boyun eğdirdik. "
Hasan Basri Çantay : Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allahın şeaairinden kıldık. Onlarda size hayır vardır. O halde onlar ayakda dur (ub boğazlanır) larken üzerlerine Allahın ismini anın. Yanları üstü düş (üb öl) dükleri vakit da ondan hem kendiniz yeyin, hem ihtiyâcını gizleyen ve gizlemeyib dilenen fakîr (ler) e yedirin. Onları, şükredesiniz diye, böylece size müsahhar kıldık.
Hayrat Neşriyat : Kurbanlık develeri (ve sığırları) da sizin için Allah’ın (dîninin) alâmetlerinden kıldık; onlarda sizin için hayır vardır. Öyle ise (onlar) ayakta dururken, üzerlerine Allah’ın ismini zikredin (ve kurbân edin)! Nihâyet yanları yere yaslandığında (canları çıkınca)onlardan yiyin ve kanâat edene (istemeyene) de (açıkça) isteyene de yedirin! İşte böylece onları sizin istifâdenize verdik; tâ ki şükredesiniz.
İbni Kesir : Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayakları bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Kesilince onlardan yeyin. İsteyene de, istemeyene de verin. Şükredersiniz diye, onları böylece sizin emrinize müsahhar kıldık.
İskender Evrenosoğlu : Bedeneleri (deve ve sığır cinsi hayvanları), sizin için Allah'ın şiarlarından (emirlerinden, farzlarından) kıldık. Onda (onların kurban edilmesinde) sizin için hayır vardır. Onların (kurbanlarının) üzerine saf dururken (ayaktayken tekbir getirin), (kurban kesilirken) Allah'ın İsmi'ni zikredin (besmele ile kesin). Yanları üzerine düşünce (kesilince), artık ondan yeyin ve isteyeni de istemeyeni de doyurun. İşte böylece onu, size musahhar kıldık (boyun eğdirdik). Umulur ki, böylece siz şükredersiniz.
Muhammed Esed : Hayvanların kurban edilmesine gelince, Biz bunu sizin için Allah tarafından konulmuş simgelerden biri olarak öngördük ki bunda sizin için (nice) yararlar vardır. Öyleyse artık, (kurban edilmek üzere) sıraya dizildiklerinde onların üzerinde Allah'ın ismini anın; ve cansız olarak yere serildiklerinde onların etinden kendiniz de yiyin; kendi nasibiyle yetinip istemeyen kimseyi de, istemek zorunda kalan kimseyi de (onunla) doyurun. Biz, işte bu amaçla onları sizin yararınıza sunuyoruz ki şükredesiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve develeri de sizin için Allah'ın şeâirinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Artık onların üzerlerine birer ayakları bağlı, üçer ayakları bağlı, üçer ayakları üzerine kâim bulundukları halde Allah'ın ismini zikredin. Yanları üzerine yere düşünce de artık etlerinden yeyin; haline kanaat edip istemeyene de ve isteyene de yediriniz. Onları size öylece musahhar kıldık, tâ ki şükredesiniz.
Ömer Öngüt : Biz kurbanlık develeri sizin için Allah'ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayakları bağlı olduğu halde keserken Allah'ın adını anın. Yanları üstüne düştüklerinde ise onlardan yiyin. Kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin emrinize musahhar kıldık.
Şaban Piriş : Kurbanlık develeri, sizin için Allah’ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onları keserken üzerlerine sadece Allah’ın adını anın. Kesilip yere düşünce onlardan yiyin. İsteyene de, istemeyene de yedirin. Şükredesiniz diye, onları işte böyle sizin emrinize sunduk.
Suat Yıldırım : Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah’ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın. Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyen fakire yedirin! İşte böylece onları size âmâde kıldık ki şükredesiniz.
Süleyman Ateş : Biz o kurbanlık develeri de size Allâh'ın (dininin) işâretlerinden yaptık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar ön ayaklarını sıra halinde yere basmış durumda iken üzerlerine Allâh'ın adını anın (da boğazlayın) yanları yere düş(üp canları çık)ınca da onlardan yeyin, kanâat eden(fakir)e de; isteyen(fakir)e de yedirin. Allâh o(kocaman hayva)nları, size boyun eğdirdi ki şükredesiniz.
Tefhim-ul Kuran : İri cüsseli develeri de size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
Ümit Şimşek : Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın belirlediği nişanlardan kıldık ki, onlarda sizin için hayır vardır. Ayakta oldukları halde onları kurban ederken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yere düştüklerinde onlardan hem siz yiyin, hem de dilenene, dilenmeyene yedirin. Şükredesiniz diye, onları size böylece boyun eğdirmiş bulunuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}