» 14 / Ibrahim  5:

Kuran Sırası: 14
İniş Sırası: 72
Ibrahim Suresi = Ibrahim Suresi
35-41. ayetlerinde Hz. Ibrahim’in yaptigi dua anildigindan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

14:5 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve andolsun | göndermiştik | Musa'yı | ayetlerimizle birlikte | için | çıkarması | kavmini | -dan | karanlıklar- | | aydınlığa | ve onlara hatırlatması için | günlerini | Allah'ın | şüphesiz | | bunda | ayetler vardır | herkes için | sabreden | şükreden |

WLGD̃ ǼRSLNÆ MWS B ËYÆTNÆ ǼN ǼḢRC GWMK MN ÆLƵLMÆT ÎL ÆLNWR WZ̃KRHM BǼYÆM ÆLLH ÎN FY Z̃LK L ËYÆT LKL ṦBÆR ŞKWR
veleḳad erselnā mūsā biāyātinā en eḣric ḳavmeke mine Z-Zulumāti ilā n-nūri ve ƶekkirhum bieyyāmi llahi inne ƶālike lāyātin likulli Sabbārin şekūrin

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِايَاتِنَا أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِأَيَّامِ اللَّهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَايَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLGD̃ = veleḳad : ve andolsun
2. ǼRSLNÆ = erselnā : göndermiştik
3. MWS = mūsā : Musa'yı
4. B ËYÆTNÆ = biāyātinā : ayetlerimizle birlikte
5. ǼN = en : için
6. ǼḢRC = eḣric : çıkarması
7. GWMK = ḳavmeke : kavmini
8. MN = mine : -dan
9. ÆLƵLMÆT = Z-Zulumāti : karanlıklar-
10. ÎL = ilā :
11. ÆLNWR = n-nūri : aydınlığa
12. WZ̃KRHM = ve ƶekkirhum : ve onlara hatırlatması için
13. BǼYÆM = bieyyāmi : günlerini
14. ÆLLH = llahi : Allah'ın
15. ÎN = inne : şüphesiz
16. FY = fī :
17. Z̃LK = ƶālike : bunda
18. L ËYÆT = lāyātin : ayetler vardır
19. LKL = likulli : herkes için
20. ṦBÆR = Sabbārin : sabreden
21. ŞKWR = şekūrin : şükreden
ve andolsun | göndermiştik | Musa'yı | ayetlerimizle birlikte | için | çıkarması | kavmini | -dan | karanlıklar- | | aydınlığa | ve onlara hatırlatması için | günlerini | Allah'ın | şüphesiz | | bunda | ayetler vardır | herkes için | sabreden | şükreden |

[] [RSL] [] [ÆYY] [] [ḢRC] [GWM] [] [ƵLM] [] [NWR] [Z̃KR] [YWM] [] [] [] [] [ÆYY] [KLL] [ṦBR] [ŞKR]
WLGD̃ ǼRSLNÆ MWS B ËYÆTNÆ ǼN ǼḢRC GWMK MN ÆLƵLMÆT ÎL ÆLNWR WZ̃KRHM BǼYÆM ÆLLH ÎN FY Z̃LK L ËYÆT LKL ṦBÆR ŞKWR

veleḳad erselnā mūsā biāyātinā en eḣric ḳavmeke mine Z-Zulumāti ilā n-nūri ve ƶekkirhum bieyyāmi llahi inne ƶālike lāyātin likulli Sabbārin şekūrin
ولقد أرسلنا موسى بآياتنا أن أخرج قومك من الظلمات إلى النور وذكرهم بأيام الله إن في ذلك لآيات لكل صبار شكور

[] [ر س ل] [] [ا ي ي] [] [خ ر ج] [ق و م] [] [ظ ل م] [] [ن و ر] [ذ ك ر] [ي و م] [] [] [] [] [ا ي ي] [ك ل ل] [ص ب ر] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
أرسلنا ر س ل | RSL ǼRSLNÆ erselnā göndermiştik We sent
موسى | MWS mūsā Musa'yı Musa
بآياتنا ا ي ي | ÆYY B ËYÆTNÆ biāyātinā ayetlerimizle birlikte with Our Signs,
أن | ǼN en için that
أخرج خ ر ج | ḢRC ǼḢRC eḣric çıkarması """Bring out"
قومك ق و م | GWM GWMK ḳavmeke kavmini your people
من | MN mine -dan from
الظلمات ظ ل م | ƵLM ÆLƵLMÆT Z-Zulumāti karanlıklar- the darkness[es]
إلى | ÎL ilā to
النور ن و ر | NWR ÆLNWR n-nūri aydınlığa the light.
وذكرهم ذ ك ر | Z̃KR WZ̃KRHM ve ƶekkirhum ve onlara hatırlatması için And remind them
بأيام ي و م | YWM BǼYÆM bieyyāmi günlerini of the days
الله | ÆLLH llahi Allah'ın "(of) Allah."""
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
في | FY in
ذلك | Z̃LK ƶālike bunda that
لآيات ا ي ي | ÆYY L ËYÆT lāyātin ayetler vardır surely (are) the signs
لكل ك ل ل | KLL LKL likulli herkes için for everyone
صبار ص ب ر | ṦBR ṦBÆR Sabbārin sabreden patient
شكور ش ك ر | ŞKR ŞKWR şekūrin şükreden and thankful.
ve andolsun | göndermiştik | Musa'yı | ayetlerimizle birlikte | için | çıkarması | kavmini | -dan | karanlıklar- | | aydınlığa | ve onlara hatırlatması için | günlerini | Allah'ın | şüphesiz | | bunda | ayetler vardır | herkes için | sabreden | şükreden |

[] [RSL] [] [ÆYY] [] [ḢRC] [GWM] [] [ƵLM] [] [NWR] [Z̃KR] [YWM] [] [] [] [] [ÆYY] [KLL] [ṦBR] [ŞKR]
WLGD̃ ǼRSLNÆ MWS B ËYÆTNÆ ǼN ǼḢRC GWMK MN ÆLƵLMÆT ÎL ÆLNWR WZ̃KRHM BǼYÆM ÆLLH ÎN FY Z̃LK L ËYÆT LKL ṦBÆR ŞKWR

veleḳad erselnā mūsā biāyātinā en eḣric ḳavmeke mine Z-Zulumāti ilā n-nūri ve ƶekkirhum bieyyāmi llahi inne ƶālike lāyātin likulli Sabbārin şekūrin
ولقد أرسلنا موسى بآياتنا أن أخرج قومك من الظلمات إلى النور وذكرهم بأيام الله إن في ذلك لآيات لكل صبار شكور

[] [ر س ل] [] [ا ي ي] [] [خ ر ج] [ق و م] [] [ظ ل م] [] [ن و ر] [ذ ك ر] [ي و م] [] [] [] [] [ا ي ي] [ك ل ل] [ص ب ر] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
أرسلنا ر س ل | RSL ǼRSLNÆ erselnā göndermiştik We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
,200,60,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
موسى | MWS mūsā Musa'yı Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – nominative masculine proper noun → Musa"
اسم علم مرفوع
بآياتنا ا ي ي | ÆYY B ËYÆTNÆ biāyātinā ayetlerimizle birlikte with Our Signs,
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أن | ǼN en için that
,Nun,
,50,
INT – particle of interpretation
حرف تفسير
أخرج خ ر ج | ḢRC ǼḢRC eḣric çıkarması """Bring out"
,Hı,Re,Cim,
,600,200,3,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
فعل أمر
قومك ق و م | GWM GWMK ḳavmeke kavmini your people
Gaf,Vav,Mim,Kef,
100,6,40,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN mine -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الظلمات ظ ل م | ƵLM ÆLƵLMÆT Z-Zulumāti karanlıklar- the darkness[es]
Elif,Lam,Zı,Lam,Mim,Elif,Te,
1,30,900,30,40,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
النور ن و ر | NWR ÆLNWR n-nūri aydınlığa the light.
Elif,Lam,Nun,Vav,Re,
1,30,50,6,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وذكرهم ذ ك ر | Z̃KR WZ̃KRHM ve ƶekkirhum ve onlara hatırlatması için And remind them
Vav,Zel,Kef,Re,He,Mim,
6,700,20,200,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular (form II) imperative verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بأيام ي و م | YWM BǼYÆM bieyyāmi günlerini of the days
Be,,Ye,Elif,Mim,
2,,10,1,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
الله | ÆLLH llahi Allah'ın "(of) Allah."""
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ذلك | Z̃LK ƶālike bunda that
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
لآيات ا ي ي | ÆYY L ËYÆT lāyātin ayetler vardır surely (are) the signs
Lam,,Ye,Elif,Te,
30,,10,1,400,
EMPH – emphatic prefix lām
N – genitive feminine plural indefinite noun
اللام لام التوكيد
اسم مجرور
لكل ك ل ل | KLL LKL likulli herkes için for everyone
Lam,Kef,Lam,
30,20,30,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
صبار ص ب ر | ṦBR ṦBÆR Sabbārin sabreden patient
Sad,Be,Elif,Re,
90,2,1,200,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
شكور ش ك ر | ŞKR ŞKWR şekūrin şükreden and thankful.
Şın,Kef,Vav,Re,
300,20,6,200,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة

Konu Başlığı: [14:5-6] Musa

Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki Mûsâ'yı, kavmini karanlıklardan nûra çıkar ve onlara Allah'ın günlerini an diye delillerimizle gönderdik. Şüphe yok ki bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için deliller var.
Adem Uğur : Andolsun ki Musa'yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket) günlerini hatırlat, diye mucizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki biz Musa'yı: "Kavmini karanlıklardan Nur'a çıkar ve onlara Allâh hükmünün fark edileceği gelecekteki sonsuz süreci hatırlat" diye mucizelerle irsâl ettik. . . Muhakkak ki bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette işaretler vardır.
Ahmet Tekin : Andolsun ki, Mûsâ’yı, âyetlerimizle mûcizelerimizle Rasûl olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirdik. 'Kavmini inkâr ve cehalet karanlıklarından iman ve ilim aydınlığına, nura çıkar. Onlara, Allah’ın geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket günlerini, Allah’ın hesaba çekeceği ve cezalandıracağı günleri tebliğ ile hatırlat. Bunda, çok sabrederek, mücadeleye devam eden, çok şükreden herkes için ibretler, uyarılar, Allah’ın birliğini ve sınırsız kudretini gösteren deliller vardır.' dedik.
Ahmet Varol : Andolsun Musa'yı da: 'Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat' diye ayetlerimizle gönderdik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve çokça şükreden herkes için ibretler vardır.
Ali Bulaç : Andolsun Musa'yı: "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, biz Mûsa’ya “-Kavmini karanlıklardan nûra çıkar ve onlara, Allah’ın (kendilerinden önce gelen ümmetlerin başına indirdiği felâket ve nimet) günlerini hatırlat.” diye mûcizelerimizle gönderdik. Şüphe yok ki, bu hatırlatışta, belâlara çok sabreden ve nimetlere çok şükreden herkes için, çok ibretler var...
Bekir Sadak : And olsun ki Musa'yi ayetlerimizle, «Milletini karanliklardan aydinliga cikar ve Allah'in gunlerini onlara hatirlat» diye gondermistik. Bunlarda, cokca sabreden ve sukreden herkes icin dersler vardir.
Celal Yıldırım : And olsun ki Musa'yı da «kavmine-milietine karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat» diye âyetlerimizle (açık belgelerimiz ve mu'cizelerimizle) göndermiştik. Şüphesiz ki, bunda çokça sabreden, çokça şükreden herkes için ibretler, öğütler vardır.
Diyanet İşleri : Andolsun, Mûsâ’yı da, “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın (geçmiş milletleri cezalandırdığı) günlerini hatırlat” diye âyetlerimizle gönderdik. Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki Musa'yı ayetlerimizle, 'Milletini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve Allah'ın günlerini onlara hatırlat' diye göndermiştik. Bunlarda, çokça sabreden ve şükreden herkes için dersler vardır.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki Musa'yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket) günlerini hatırlat, diye mucizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Edip Yüksel : Musa'yı, 'Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara ALLAH'ın günlerini hatırlat,' diye mucizelerimizle gönderdik. Sabreden ve şükreden herkes için elbette bunda dersler vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : And olsun ki Musa'yı âyetlerimizle gönderdik. Ona şöyle dedik: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allah'ın (felaket) günlerini hatırlat. Şüphe yok ki bunda her sabredip şükreden için nice ibretler vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Musa'yı mucizelerimizle: «Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah günleri ile öğüt ver!» diye gönderdik. Şüphesiz ki, bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için birçok ibretler vardır
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için âyetlerimizle Musâyı gönderdik ki: kavmini zulûmâttan nûra çıkar ve onlara Allah günlerile öğüt ver diye, şüphesiz ki bunda çok âyetler vardır: çok sabırlı, çok şükredici her kimse için
Fizilal-il Kuran : Biz Musa'yı «Soydaşlarını karanlıktan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (tarihlerinde iz bırakmış) günlerini hatırlat» direktifi ile somut mucizelerin desteğinde peygamber olarak gönderdik. Bu hatırlatmada sabırlı ve şükreden herkesin alacağı ibret dersleri vardır.
Gültekin Onan : Andolsun Musa'yı: "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Tanrı'nın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun ki Mûsâ'yı, “Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allah'ın günleri ile öğüt ver” diye âyetlerimizle elçi gönderdik. Şüphe yok ki bunda çok sabreden ve kendisine verilen nimetlerin karşılığını çok çok ödeyen herkes için nice alâmetler/göstergeler vardır.
Hasan Basri Çantay : Andolsun, biz Musâyi — : «Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allahın günlerini hatırlat» diye — mucizelerimizle göndermişizdir ki şübhesiz bunda (belâlara) çok sabır ve (ni'metlere) çok şükür eden herkes için (ibret verici) alâmetler vardır.
Hayrat Neşriyat : Şânım hakkı için, Mûsâ’yı da, 'Kavmini, zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra(îmâna) çıkar ve onlara Allah’ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği musîbet) günlerini hatırlat!' diye mu'cizelerimizle gönderdik. Şübhesiz ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ibretler vardır.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Musa'yı; kavmini karanlıklardan aydınlıklara çıkar ve onlara, Allah'ın günlerini hatırlat, diye gönderdik. Şüphesiz bunda, sabreden ve şükreden herkes için ayetler vardır.
İskender Evrenosoğlu : Andolsun ki; Biz Musa (A.S)'ı: “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat (onlara Allah'ın günleri boyunca zikrettir).” diye âyetlerimizle (delillerimizle, mucizelerimizle) gönderdik. Muhakkak ki; bunda şükredip, sabredenlerin hepsi için âyetler (deliller) vardır.
Muhammed Esed : Ve nitekim, Musa'ya ayetlerimizi gönderip kendisine: "Halkını kopkoyu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın Günleri'ni hatırlat!" diye (emrettik). Çünkü bu (hatırlatmada), darlığa sonuna kadar göğüs germesini ve (Allah'a) yürekten şükretmesini bilen herkes için mutlaka çıkarılacak dersler vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve andolsun ki, Biz Mûsa'yı âyetlerimizle gönderdik. Kavmini zulmetlerden nûra çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat diye. Şüphe yok ki, bunda çok sabreden, çok şükür eden her bir kimse için büyük ibretler vardır.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz Musa'yı: “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve Allah'ın günlerini onlara hatırlat. ” diye âyetlerimizle (mucizelerimizle) birlikte göndermiştik. Şüphesiz ki bunda sabreden ve şükreden herkes için âyetler (dersler) vardır.
Şaban Piriş : Musa’yı ayetlerimizle, -Toplumun karanlıklardan aydınlığa çıkar ve Allah’ın günlerini onlara hatırlat diye göndermiştik. Bunda, çok çok sabreden ve şükreden herkese belgeler vardır.
Suat Yıldırım : Bu cümleden olarak, Mûsâ’yı da "halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın önemli günlerini hatırlat." diye âyetlerimizle gönderdik. Elbette bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için nice ibretler vardır.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, Mûsâ'yı da "Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allâh'ın günlerini (geçmiş milletlerin başlarına gelen olayları) hatırlat!" diye âyetlerimizle birlikte göndermiştik. Şüphesiz bunda sabreden, şükreden herkes için âyetler (ibret verici işâretler) vardır.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun biz Musa'yı: «Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat» diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.
Ümit Şimşek : Biz Musa'yı da 'Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat' diye, âyetlerimizle birlikte gönderdik. Çok sabreden ve çok şükreden herkes için bunda ibretler vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetler vardır.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}