» 14 / Ibrahim  :

Kuran Sırası: 14
İniş Sırası: 72
Ibrahim Suresi = Ibrahim Suresi
35-41. ayetlerinde Hz. Ibrahim’in yaptigi dua anildigindan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

14: için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

İbni Kesir Meali
1: Elif, Lam, Ra. Bu, insanları Rabblarının izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için onu sana indirdiğimiz bir kitaptır. Aziz ve Hamid'in dosdoğru yoluna.
2: O Allah ki; göklerde ve yerde olanlar O'nundur. Şiddetli azaptan dolayı vay kafirlere.
3: Onlar ki; dünya hayatını ahiret tercih ederler. Allah yolundan alıkoyarlar ve onda eğrilik ararlar. İşte onlar, derin bir sapıklık içindedirler.
4: Biz, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik ki; onlara, apaçık anlatsın. Bundan sonra Allah; dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Ve O; Aziz'dir, Hakim'dir.
5: Andolsun ki; Biz, Musa'yı; kavmini karanlıklardan aydınlıklara çıkar ve onlara, Allah'ın günlerini hatırlat, diye gönderdik. Şüphesiz bunda, sabreden ve şükreden herkes için ayetler vardır.
6: Hani Musa kavmine demişti ki: Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü o, sizi azabın kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun hanedanından kurtarmıştı. Bunda Rabbınızdan büyük bir imtihan vardır.
7: Hani Rabbınız: Şükrederseniz; andolsun ki, size artırırım, nankörlük ederseniz; bilin ki azabım çok şiddetlidir, diye bildirmişti.
8: Musa: Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz; muhakkak ki Allah, müstağni ve hamde layık olandır, demişti.
9: Sizden önce geçenlerin Nuh, Ad, Semud kavimlerinin ve onlardan sonra Allah'tan başka kimsenin bilmediği kavimlerin haberi size gelmedi mi? Peygamberleri onlara ayetlerle geldiler de onlar, ellerini ağızlarına koyup: Biz, sizin gönderilmiş olduğunuz şeyi inkar ettik, bizi çağırdığınız şeyden şüphe ve endişe içindeyiz, dediler.
10: Peygamberleri onlara: Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamak için çağıran ve sizi belirli bir süreye kadar tehir eden Allah'tan mı şüphe ediyorsunuz? demişlerdi. Onlar da: Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Siz; bizi, atalarımızın tapındığı şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse, bize açık bir delil getirin, demişlerdi.
11: Peygamberleri onlara: Biz de sizin gibi birer insanız, ama Allah kullarından dilediğine ihsanda bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz; size delil getiremeyiz. Mü'minler; Allah'a tevekkül etsinler, demişlerdi.
12: Hem biz, ne diye Allah'a tevekkül etmeyelim ki; bize dosdoğru yolları O, göstermiştir. Bize yaptığınız eziyetlere elbette dayanacağız. Tevekkül edenler de yalnız Allah'a tevekkül etsinler.
13: Küfredenler peygamberlerine dediler ki: Ya bizim dinimize dönersiniz, ya da sizi memleketimizden çıkarırız. Rabbları da onlara vahyetti ki: Biz,
14: Onlardan sonra da yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlara vaadimdir.
15: Yardım istediler ve bütün inatçı zorbalar da hüsrana uğradılar.
16: Ardından da cehennem. Orada irinli sudan içirilecektir.
17: Onu yudum yudum alacak ama yutamayacaktır. Her taraftan ona ölüm geldiği halde ölemeyecektir. Ve arkasından şiddetli bir azab gelip çatacaktır.
18: Rabblarına küfredenlerin hali; fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıklarından dolayı hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, uzak bir sapıklıktır.
19: Görmez misin ki, Allah; gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Dilerse sizi yok edip yeni bir halk getirir.
20: Ve bu, Allah için hiç de güç değildir.
21: Onların hepsi; Allah'ın huzuruna toplanıp çıkarlar. Zayıflar büyüklük taslayanlara: Doğrusu biz; size uymuştuk. Allah'ın azabından bizi koruyabilecek misiniz? derler. Onlar da: Allah, bizi doğru yola eriştirseydi; biz de sizi eriştirirdik. Şu halde artık sızlansak da katlansak da birdir. Bizim için kaçıp sığınacak bir yer yoktur, derler.
22: İş olup bitince; şeytan dedi ki: Gerçekten Allah, size sözün doğrusunu söylemişti. Ben de size söz verdim, ama caydım. Sizi zorlayacak hiç bir gücüm de yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Esasen daha önce, beni Allah'a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.
23: İman edenler, salih amel işleyenler; altlarından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Rabblarının izni ile orada ebediyyen kalırlar. Onların birbirine sağlık temennileri de; selam'dır.
24: Görmez misin; Allah, nasıl bir misal verdi. Hoş bir söz; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan hoş bir ağaca benzer.
25: Ki, Rabbının izniyle her zaman yemişini verir. İnsanlar ibret alsınlar diye Allah, onlara misal veriyor.
26: Çirkin bir söz; yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.
27: Allah; inananları, dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar. Zalimleri de saptırır. Allah, dilediğini yapar.
28: Allah'ın verdiği nimeti küfre çevirip değiştirenleri ve milletlerini helak olacakları yere götürenleri görmüyor musun?
29: Yaslanacakları cehenneme ki; o, ne kötü bir karargahtır.
30: Onlar; Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşmuşlardı. Yaşayın bakalım, varacağınız yer şüphesiz ateş olacaktır, de.
31: İman eden kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmayacağı gün gelmezden önce; kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli, açık infak etsinler.
32: Allah O'dur ki; gökleri ve yeri yaratmış, indirdiği su ile size rızık olarak ürünler çıkarmıştır. Emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri ve nehirleri buyruğunuza verdi.
33: Devamlı olarak yörüngelerinde yürüyen güneşi ve ayı size müsahhar kıldı. Geceyi ve gündüzü de size teshir etti.
34: O, size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız; bitiremezsiniz. Doğrusu insan, pek zalim ve nankördür.
35: Hani İbrahim demişti ki: Rabbım; bu şehri emniyetli kıl. Beni de, oğullarımı da puta tapmaktan uzak tut.
36: Rabbım; çünkü onlar insanlardan bir çoğunu baştan çıkardılar. Bundan sonra bana uyan bendendir. Bana karşı gelen kimseyi de Sana havale ederim. Muhakkak ki Sen; Gafur, Rahim'sin.
37: Rabbımız; ben, çocuklarımdan kimini; namaz kılabilmeleri için, Senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbımız; insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvelerle rızıklandır.
38: Rabbımız; doğrusu Sen, gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilirsin. Zaten yerde ve gökte hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz.
39: İhtiyarlığıma rağmen bana İsmail'i ve İshak'ı bahşeden Allah'a hamdolsun Doğrusu Rabbım; duaları işitendir.
40: Rabbım; beni namaz kılan eyle. Soyumdan gelenleri de. Duamı kabul buyur Rabbımız.
41: Rabbımız; hesabın görüldüğü günde beni, anamı, babamı ve mü'minleri bağışla.
42: Zalimlerin yaptıklarından Allah'ı gafil sanma. Onları sadece gözlerin dehşetle belireceği bir güne kadar tehir etmektedir.
43: O gün; başları kalkmış, gözleri kendilerine dönmeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş olarak koşup duracaklardır.
44: İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zulmedenler derler ki: Rabbımız; bizi, yakın bir müddete kadar tehir et, davetine uyalım ve peygamberlere tabi olalım. Siz daha önce de sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?
45: Üstelik kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz, onlara yaptıklarımız ise sizlere açıklanmıştı. Size misaller vermiştik.
46: Gerçekten onlar, düzenlerini kurmuşlardı. Halbuki dağları oynatacak güçte olsa bile, onların bu düzenleri hep Allah'ın elindeydi.
47: Sakın, Allah'ın peygamberlerine vaadinden cayacağını sanma. Muhakkak Allah; Aziz'dir, intikam sahibidir.
48: O gün; yer başka bir yerle değiştirilir. Gökler de başka göklerle. Ve onlar; Vahid ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkarlar.
49: O gün; mücrimleri zincirlere vurulmuş olarak görürsün.
50: Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş bürüyecektir.
51: Bu; Allah'ın herkese yaptığının karşılığını vermesi içindir. Muhakkak ki Allah; hesabı çabuk görendir.
52: Bu; uyarılsınlar ve yalnızca bir tek ilah bulunduğunu bilsinler, akıl sahipleri de öğüt alsınlar diye insanlara bir tebliğdir.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]
Kurandan.org - "Kuran Sözlüğü Projesi" - Araştırma & İnceleme Sayfası [BETA]
{index.php}