Ömer Öngüt Meali |
|
1: Ey bürünüp sarınan (Resulüm)! | |
2: Kalk da (insanları) uyar. | |
3: Sadece Rabbini büyük tanı. | |
4: Elbiseni temiz tut. | |
5: Kötü şeylerden uzak dur. | |
6: Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. | |
7: Rabbin için sabret. | |
8: Sur'a üfürüldüğü vakit. | |
9: İşte o gün çetin bir gündür. | |
10: Hele kâfirler için hiç de kolay olmayan zorlu bir gündür. | |
11: Resulüm! Tek olarak yarattığım o adamla beni başbaşa bırak! | |
12: Kendisine bol bol servet verdim. | |
13: Göz önünde duran oğullar verdim. | |
14: Ve nimetleri yaydıkça yaydım. | |
15: Üstelik o bunu daha da artırmamı umuyor. | |
16: Hayır! Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine inatçı kesildi. | |
17: Ben onu dik bir yokuşa süreceğim. | |
18: Çünkü o düşündü taşındı, ölçüp biçti. | |
19: Kahrolası! Nasıl da ölçtü biçti! | |
20: Yine kahrolası! Nasıl da ölçtü biçti! | |
21: Sonra baktı. | |
22: Sonra suratını astı, kaşlarını çattı. | |
23: Sonra da arkasını döndü ve büyüklük tasladı. | |
24: Dedi ki: "Bu, sadece nakledilen bir sihirdir. " | |
25: "Bu, insan sözünden başka bir şey değildir. " | |
26: Ben onu Sakar'a (cehenneme) sokacağım. | |
27: Sakar'ın ne olduğunu sen bilir misin? | |
28: O Sakar (insan vücudundan geriye bir şey) ne bırakır, ne de (eski haline getirip tekrar azap etmekten) vazgeçer. | |
29: Durmadan deriler kavurur. | |
30: Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır. | |
31: Biz cehennemin bekçilerini hep meleklerden yaptık. Onların sayılarını da inkârcılar için sadece bir fitne kıldık. Ki, ehl-i kitap kesin bilgi edinsin. İman edenlerin de imanı artsın. Hem kendilerine kitap verilenler, hem de müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler: "Bu misalle Allah neyi kastetmiştir?" desinler. İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. | |
32: Hayır! Aya andolsun ki! | |
33: Dönüp gitmekte olan geceye andolsun ki! | |
34: Ağarmakta olan sabaha andolsun ki! | |
35: O (Sakar) en büyük belâlardan biridir. | |
36: İnsanlık için bir uyarıcıdır. | |
37: İçinizden ileri gitmek ve geri kalmak isteyen kimseler için. | |
38: Herkes kazandığına karşılık bir rehindir. | |
39: Ancak defterleri sağdan verilenler böyle değildir. | |
40: Onlar cennetlerdedirler. (Uzaktan uzağa) sorarlar: | |
41: Suçlulardan. | |
42: "Sizi Sakar'a (alevli cehenneme) sokan nedir?" | |
43: Derler ki: "Biz namazımızı kılmıyorduk. " | |
44: "Yoksulu doyurmuyorduk. " | |
45: "Bâtıla dalanlarla birlikte biz de dalıyorduk. " | |
46: "Cezâ gününü yalanlıyorduk. " | |
47: "Ölüm bize bu haldeyken gelip çattı. " | |
48: Şefaat edeceklerin şefaatı onlara bir fayda vermez. | |
49: Öyleyken bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar? | |
50: Sanki onlar ürkmüş yabanî merkepler gibidirler. | |
51: Arslandan kaçan. | |
52: Hayır! Onlardan her biri, önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini istiyor. | |
53: Hayır! Aslında onlar ahiretten korkmuyorlar. | |
54: Hayır! Şüphesiz ki o bir öğüttür. | |
55: Dileyen ondan öğüt alır. | |
56: Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha lâyıktır, mağfiret sahibi de O'dur. | |