Ömer Öngüt Meali |
|
1: "Gerçekleşecek olan. " | |
2: Nedir o "Gerçekleşecek olan"? | |
3: "Gerçekleşecek olan"ın ne olduğunu sen bilir misin? | |
4: Semud ve Âd kavimleri Kâria'yı (başlarına çarpacak olan felâketi) yalanlamışlardı. | |
5: Bu yüzden Semud kavmi korkunç bir sesle helâk edildiler. | |
6: Âd kavmi de uğultulu, önünde durulmaz bir rüzgârla yok edildiler. | |
7: Allah onu, yedi gece sekiz gün ardarda onların üzerine musallat etti. Öyle ki, sen o kavmi oracıkta içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş bir halde görürsün! | |
8: Şimdi onlardan hiç geri kalan görüyor musun? | |
9: Firavun, ondan öncekiler ve altüst olmuş şehirlerde oturanlar da hep günah işlediler. | |
10: Böylece Rablerinin peygamberine isyan ettiler. O da onları şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakalayıverdi. | |
11: Su iyice kabarıp taştığı vakit, şüphesiz ki yüzüp giden gemide sizi biz taşıdık. | |
12: Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve anlayışlı kulaklar onu anlasın diye. | |
13: Sur'a ilk defa üflediği zaman. | |
14: Yer ve dağlar kaldırılıp birbirine şiddetle çarpılarak darmadağın edildiği zaman. | |
15: İşte o gün olacak olur, (kıyamet kopar). | |
16: Gök de yarılır ve artık o gün çökmeye yüz tutar. | |
17: Melekler de (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, onların üzerinde sekiz melek yüklenir. | |
18: O gün siz huzura arzolunursunuz ve hiçbir şeyiniz gizli kalmaz. | |
19: Kitabı sağ eline verilen kimse: "Alın kitabımı okuyun!" der. | |
20: "Ben zaten hesabıma kavuşacağımı sezmiştim. " | |
21: Artık o safalı bir hayat içindedir. | |
22: Yüce bir cennette. | |
23: Meyveleri sarkmış. | |
24: "Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü âfiyetle yiyin, için!" | |
25: Kitabı sol eline verilmiş olana gelince, o da der ki: "Kitabım keşke bana verilmeseydi!" | |
26: "Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!" | |
27: "Ah! Keşke bu iş son bulmuş olsaydı!" | |
28: "Malım bana hiçbir fayda vermedi. " | |
29: "Saltanatım benden ayrılıp gitti. " | |
30: "Tutun onu! Hemen bağlayın!" | |
31: "Sonra atın onu cehenneme!" | |
32: "Sonra onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincire vurun!" | |
33: Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi. | |
34: Ve yoksulu doyurmayı teşvik etmezdi. | |
35: Bugün onun için candan bir dost yoktur. | |
36: Kanlı irinden başka yiyeceği de yoktur. | |
37: Onu ancak günahkârlar yer. | |
38: Görebildikleriniz üzerine yemin ederim ki! | |
39: Ve göremedikleriniz üzerine de. | |
40: Kur'an elbette şerefli bir peygamberin sözüdür. | |
41: O bir şâir sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! | |
42: Bir kâhin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! | |
43: O (Kur'an) âlemlerin Rabbinden indirilmedir. | |
44: Eğer o (Peygamber), bize karşı bazı sözleri kendiliğinden uydurmuş olsaydı, | |
45: Elbette biz onu kuvvetle yakalardık. | |
46: Sonra da kalp damarını koparırdık. | |
47: Sizden hiç kimse onu koruyamazdı. | |
48: Doğrusu o (Kur'an) takvâ sahipleri için bir öğüttür. | |
49: Bununla beraber biz biliyoruz ki, içinizde onu yalanlayanlar vardır. | |
50: Muhakkak ki o, kâfirler için bir üzüntüdür (bir iç yarasıdır). | |
51: Ve kesinlikle o, şüphe olmayan bir gerçektir. | |
52: Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. | |