| Hasan Basri Çantay Meali |
|
| 1: O hak olan (kıyamet), | |
| 2: nedir o hak olan (kıyamet)? | |
| 3: O gerçek (kıyamet) i sana hangi şey bildirdi? | |
| 4: Semuud ile Aad (kavmleri ta yüreklerinde) patlayacak olan o kıyameti tekzîb etdi (ler). | |
| 5: Semuud'a gelince: Onlar hadden aşırı (korkunç bir ses) ile helak edildiler, | |
| 6: Aad'e gelince: Onlar da uğultulu, azgın bir fırtına ile helak edildiler. | |
| 7: (Allah) onu yedi gece, sekiz gün ardı ardınca üzerlerine musallat etdi, öyle ki (eğer sen de haazır olsaydın) o kavmin (bu müddet) içinde (nasıl) olub yıkıldığını görürdün. Sanki onlar, içleri bomboş hurma kütükleri idiler. | |
| 8: Şimdi onlardan bir kalan görüyor musun? | |
| 9: Fir'avn da, ondan öncekiler de, altüst olan (kasaba) lar (halkı) da hep o hataayı (meydana) getirdiler (irtikâb etdiler). | |
| 10: Öyle ki (her ümmet) Rablerinin peygamberine isyan etdiler. Bundan dolayı O da kendilerini fazla bir şiddetle yakalayıverdi. | |
| 11: Hakıykat, (her yanı) su basdığı (mu'tâd haddini aşdığı) zaman sizi gemide biz taşıdık. | |
| 12: Onu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, onu belleyen kulaklar da bellesin diye. | |
| 13: Artık «Suur» a birinci üfürülüşle üfürüldüğü zaman, | |
| 14: yerle dağlar yerlerinden kaldırılıb da yekdiğerine bir çarpışla hepsi toz haaline geldiği (zaman). | |
| 15: İşte o zaman olan olmuş (kıyamet kopmuş) dur. | |
| 16: Gök de yarılmış ve artık o, o gün za'fa düşmüşdür. | |
| 17: Melek (ler) ise onun bucaklarındadır. O gün Rabbinin arşını (bucaklardakilerin) üstlerinde bulunan sekiz (melek) yüklenir. | |
| 18: O gün (huzuura) arz olunacaksınız, (öyle ki) size âid hiçbir sır gizli kalmayacak. | |
| 19: Artık kitabı sağ eline verilmiş olan kişiye gelince, der ki: «Alın, okuyun kitabımı». | |
| 20: «Çünkü ben hakıykaten hisâbıma kavuşacağımı (kuvvetle) zannetmişdim». | |
| 21: İşte o, hoşnud bir hayât içindedir, | |
| 22: yüksek bir cennetde. | |
| 23: (O cennetin) çabucak devşirilecek (meyve) leri (her durumda erilebilir derecede) yakındır. | |
| 24: «(Dünyâda) geçmiş günlerde takdim etdiğiniz (iyi amellerin karşılığı olarak afiyetle yeyin, için». | |
| 25: Kitabı sol eline verilmiş olan kişiye gelince, o da der ki, «Ah keşki benim kitabım verilmeseydi». | |
| 26: «Hisâbımın da ne olduğunu bilmeseydim». | |
| 27: «Ah keşki o (ölüm, hayâtıma) kat'î bir son verici olsaydı». | |
| 28: «Malım bana bir fâide vermedi». | |
| 29: «(Bütün) saltanatım benden ayrılıb mahvoldu». | |
| 30: (Allah buyurur:) «Tutun onu da (ellerini, boynunu) bağlayın». | |
| 31: «Sonra onu o alevli ateşe atın». | |
| 32: «(Bundan) sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde, oraya sokun». | |
| 33: «Çünkü o, O büyük Allaha inanmazdı». | |
| 34: «(kendisi) yoksula yemek (yedirmek şöyle dursun, başkalarını da) vermiye teşvıyk etmezdi», | |
| 35: «Onun için bugün burada kendisine (acıyacak) hiçbir yakın (ve dost) yokdur». | |
| 36: «Ğıslîn» den başka yiyecek de yokdur, | |
| 37: «Ki onu (bilerek) hataa eden (kâfir) lerden başkası yemez». | |
| 38: (38-39) (Demek ki iş müşriklerin sandığı gibi değildir, zaahirdir). Neler görüyor, neler görmüyorsanız (onların hepsine) andederim ki, | |
| 40: Muhakkak o (Kur'an) Allah indinde çok şerefli peygamberin katî sözüdür. | |
| 41: O, bir şâir sözü değildir. Ne az inanır (adamlar) sınız siz! | |
| 42: (O), bir kâhin sözü de değildir. Siz ne az düşünür (adamlar)sınız! | |
| 43: (O), âlemlerin Rabbinden indirilmedir. | |
| 44: Eğer (peygamber söylemediğimiz) ba'zı sözleri bize karşı kendiliğinden uydurmuş olsaydı, | |
| 45: Elbette onun sağ elini (kuvvet ve kudretini) alıverdik, | |
| 46: sonra da, hiç şübhesiz, onun kalb damarını koparırdık. | |
| 47: O vakit sizden hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız. | |
| 48: Şübhesiz ki o (Kur'an) (fenâlıkdan) korunanlar için kat'î bir öğütdür. | |
| 49: İçinizde yalan sayanlar bulunduğunu elbet biz de biliyoruz. | |
| 50: Muhakkak ki o (Kur'an) kâfirlere karşı (kaçınılmaz) bir hasretdir. | |
| 51: Hiç şüphesiz ki o (Kur'an) kat'î bilginin tam gerçeğidir. | |
| 52: O halde O büyük Rabbini, kendi adiyle, tesbîh (ve tenzîh) et. | |