Hakkı Yılmaz Meali |
|
1: Hükümranlık elinde bulunan Allah, ne cömerttir! Ve O, her şeye güç yetirendir. | |
2: O, hanginizin amelce daha iyi-güzel olduğunu sınamak için ölümü ve hayatı oluşturdu. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır. | |
3: (3,4) O, yedi göğü, birbiri üzerine uyumlu olarak oluşturandır. Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] oluşturmasında bir çatlaklık-uygunsuzluk görmezsin. Haydi, gözünü döndür, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha döndür. Gözün, âciz olarak ve çok bitkin olduğu hâlde sana dönecektir. | |
5: "Ve andolsun ki Biz, en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları, kâhinlere palavra malzemesi [meteorların yeryüzüne düşmesiyle, insanların uzaydaki varlıkları tanımalarıyla şeytanların; kâhinlerin, falcıların sahtekârlıklarının ortaya çıkmasına malzeme] yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık. " | |
6: " Kâfirler; Rablerini bilerek reddedenler /inanmayanlar için de cehennem azabı vardır. Ve o, ne kötü dönüş yeridir! " | |
7: Oraya atıldıklarında, o kaynarken, onun korkunç sesini işitirler. | |
8: O, az daha öfkeden çatlayacak. Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara sorar: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” | |
9: Onlar derler ki: “Evet, bize uyarıcı geldi de biz yalanladık ve ‘Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ dedik.” | |
10: Ve onlar derler ki: “Eğer biz dinlemiş olsaydık yahut akletmiş olsaydık şu çılgın ateşin ashâbı içinde olmazdık.” | |
11: Böylece günahlarını itiraf ettiler. Artık, un-ufak, toz-duman olmak, çılgın ateş ashâbı içindir. | |
12: "Şüphesiz ki görülmeyen, duyulmayan, sezilmeyen ıssız yerde Rablerine saygıyla, sevgiyle bilgiyle ürperti duyanlar; bağışlanma ve büyük bir ödül, onlar içindir. " | |
13: "Ve sözünüzü ister gizleyin, ister onu açığa vurun; şüphesiz ki Allah, göğüslerin özünü en iyi bilendir. " | |
14: Oluşturan bilmez mi/ O, oluşturduğunu bilmez mi? Ve O, çokça lutfeden, gizlileri bilendir, her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını da iyi bilendir. | |
15: "Allah, size yeryüzünü boyun eğer yapandır. Haydi onun omuzlarında; tepelerinde/işinize yarar yerlerinde yürüyün ve Allah'ın rızkından yiyin. Ve diriliş, ancak O'nadır. " | |
16: Yüceler yücesi olan Allah'ın sizi yere batırmasından güvende misiniz? Bir de bakarsın ki çalkalanıvermiştir. | |
17: Ya da siz, yüceler yücesi olan Allah'ın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden güvende misiniz? Artık uyarımın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz. | |
18: Ve andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Peki, Beni tanımamak/ tanıtmamaya yeltenmek nasıl oldu? | |
19: Ve onlar, üstlerindeki sıra sıra sıralanmış ve dürülmüş uçan şeylere göz atmıyorlar mı? Onları Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] başkası tutmuyor. Şüphesiz O, her şeyi en iyi görendir. | |
20: "Rahmân'ın yarattığı bütün canlılara, dünyada çokça merhamet eden Allah'ın astlarından size yardım edecek şu askerleriniz kimlerdir? Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler, sadece bir aldanış içerisindedirler. " | |
21: Veya Allah, rızkını kesiverse, size rızık verecek o kimse kimdir? Aslında onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar. | |
22: Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi daha doğru gider, yoksa dosdoğru yolda dümdüz yürüyen mi? | |
23: De ki: “O, sizi inşa eden, size kulak, gözler ve gönüller oluşturandır. Sahip olduğunuz nimetlerin karşılığını ne de az ödüyorsunuz?” | |
24: De ki: “O, sizi yeryüzünde türetip üretendir ve siz O'na toplanıp götürüleceksiniz.” | |
25: Bir de onlar: “Eğer doğru kimselerden iseniz bu tehdit ne zaman?” diyorlar. | |
26: De ki: “Kesinlikle bu tehdidin bilgisi, Allah'ın yanındadır. Ben ise yalnızca apaçık bir uyarıcıyım.” | |
27: "Artık onlar, onu yakınlaşmış görünce, kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin yüzleri kötüleşti. Ve: “İşte bu, çağırıp durduğunuz şeydir!” dendi. " | |
28: "De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer Allah beni ve benimle beraber olanları değişime/yıkıma uğratsa yahut bize merhamet etse, peki, kâfirleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden bu kimseleri acıklı bir azaptan kim koruyacak?” " | |
29: De ki: “O, yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet edendir. Biz, O'na inandık ve sadece O'na sonucu havale ettik. Artık kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında bileceksiniz.” | |
30: De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer suyunuz yerin dibine çektiriliverse, size kim bir pınar suyu getirebilir?” | |