Muhammed Esed Meali |
|
1: Düşün rüzgarları, tozları sağa sola savuran, | |
2: ve (koyu bulutların) yükünü taşıyan, | |
3: yumuşak bir şekilde akıp giden, | |
4: ve (hayatın nimetlerini) (Allah'ın) buyruğu altında paylaştıran! | |
5: Gerçek şu ki, size vaad edilmiş olan kesinlikle doğrudur, | |
6: ve yargılama (Günü) mutlaka gelecektir! | |
7: Düşün yıldız kümeleri ile dolu gök kubbeyi! | |
8: Siz (ey insanlar,) neye inanılacağı konusunda derin bir ayrılık içindesiniz. | |
9: Bu konuda (gerçeğe) aykırı görüşleri savunan, (yalnızca) kendini aldatır! | |
10: Onlar yalnızca kendilerini yok ederler, o anlayamadıkları şeyler hakkında zanda bulunanlar, | |
11: aptallıklarıyla cehalete gömülenler; | |
12: (müstehzi bir şekilde,) "Ne zaman gelecekmiş Hesap Günü?" diye soranlar. | |
13: (O Gün,) onlar ateşle denenecekler, | |
14: (ve o Gün,) "Bu sınanmayı yaşayın!" (denilecek,) "O kadar ısrarla istediğiniz şey budur işte!" | |
15: (Ama,) Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanlar, kendilerini bahçeler ve pınarlar arasında bulacaklar, | |
16: Rablerinin bağışlayacağı her şeyden istedikleri gibi yararlanarak; (çünkü) onlar geçmişte iyi şeyler yapan (insan)lardı; | |
17: gecenin çok az bir kısmında uyurlardı, | |
18: bağışlanmak için kalplerinin derinliğinden gelerek yalvarırlardı; | |
19: ve sahip oldukları her şeyden, (yardım) isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı). | |
20: Yeryüzünde içlerinde hiçbir şüphe duymadan inananlar(ın görebileceği, Allah'ın varlığının) işaretleri vardır, | |
21: tıpkı kendi kişiliğiniz üzerinde de (O'nun işaretleri bulunduğu) gibi. (Bunları) görmüyor musunuz? | |
22: Semada da rızkınız ve o va'dolunduğunuz | |
23: yerin ve göğün Rabbine andolsun ki bu (ölümden sonraki hayat) gerçektir; konuşma (yeteneği)ne sahip olmanız kadar gerçek! | |
24: İbrahim'in seçkin konukları ile ilgili kıssayı hiç duydun mu? | |
25: O (semavi elçi)ler İbrahim'e gelip ona selam verdiklerinde, "(Size de) selam olsun!" demişti; (ve kendi kendine,) "Bunlar, yabancı kimseler!" (diye düşünmüştü.) | |
26: Sonra sessizce evine dönerek semiz bir (kızartılmış) buzağı getirmiş, | |
27: ve "Yemez misiniz?" diye önlerine koymuştu. | |
28: (İbrahim, misafirlerin yemediklerini görünce,) onlardan endişeye kapıldı; (ama) onlar: "Korkma!" dediler ve derin bilgi ile donatılan bir erkek çocuk (sahibi olacağı) müjdesini verdiler. | |
29: Bunun üzerine karısı çığlık atarak (misafirlerin) yanına geldi ve (şaşkınlık içinde) yüzüne vurarak feryad etti: "(Benim gibi) kısır bir kocakarıdan mı!" | |
30: Onlar: "Rabbin böyle buyurdu; ve şüphesiz yalnız O'dur hikmet sahibi olan, her şeyi bilen!" dediler. | |
31: (İbrahim,) "Peki" dedi, "(başka) ne görüyorsunuz, ey (semavi) elçiler?" | |
32: Onlar, "Bak" dediler, "biz günaha batmış bir topluma gönderildik, | |
33: ki onlara taş gibi sert ceza darbeleri vuralım, | |
34: bu şekilde kendi kişiliklerini harcamış olanlar(a ceza) için Rabbinin katında belirlenmiş olan (darbeler)". | |
35: Ve zaman içinde orada bulunan (bazı) müminleri (Lut'un şehrinden) çıkardık; | |
36: çünkü bir (tek) hane dışında orada Bize teslim olan hiç kimse görmedik. | |
37: Ve böylece (bütün zalimleri bekleyen) şiddetli azaptan korkanlar için orada bir işaret, bir mesaj bıraktık. | |
38: Musa (ile Firavun kıssasın)da da (aynı mesajı verdik; çünkü) Biz o'nu Firavun'a açık bir otorite ile göndermiştik, | |
39: o zaman (Firavun) kudretinden (dolayı böbürlenerek) karşı koymuştu ve "(Bu Musa) bir büyücü veya bir delidir!" demişti; | |
40: ve Biz onu ve adamlarını yakalayıp hepsini denize atmıştık, (bütün bu olup bitenler için) suçlanması gereken, (Firavun'dan başkası değildi,) yalnız o idi (tek suçlu). | |
41: Ve; canlıları yok eden kasırgayı üzerlerine saldığımız 'Ad (kavminin başına gelenlerde) de (aynı mesajı bulursunuz), | |
42: (bu kasırga) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı ve (her şeyi) çürümüş kemiklere benzetti. | |
43: Semud (kavminin kıssasın)da da (aynı mesaj vardır), ki Biz onlara: "Kısa bir süre sefanızı sürün bakalım!" demiştik, | |
44: (çünkü) Rablerinin buyruğuna baş kaldırmışlardı; bunun üzerine, (ümitsizce) bakınıp dururlarken bir ceza şimşeği onları yakalamıştı, | |
45: çünkü yerlerinden kalkacak durumda bile değillerdi ve kendilerini savunamazlardı. | |
46: Daha önce Nuh kavmini (de böylece yok etmiştik). Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum idi. | |
47: Evreni (yaratıcı) güc(ümüz) ile inşa eden Biziz; ve şüphesiz Biziz onu istikrarlı bir şekilde genişleten. | |
48: Biz yeri genişçe yaydık ve onu pek de güzel düzenledik! | |
49: Ve her şeyin karşıtını yarattık, ki (Allah'ın Tek olduğunu) anlayabilesiniz. | |
50: Böylece, (ey Muhammed, onlara söyle:) "(Sahte ve kötü olan her şeyden) Allah'a sığının! Gerçek şu ki ben, O'nun tarafından görevlendirilmiş açık bir uyarıcıyım! | |
51: Allah'ın yanısıra başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayın. Şüphesiz ben, O'nun tarafından görevlendirilmiş açık bir uyarıcıyım!" | |
52: İşte böyle, kendilerinden önce yaşamış olanlara da hangi elçi geldiyse, mutlaka, "(O) bir göz boyayıcı(dır), yahut bir deli!" dediler. | |
53: Onlar bu (düşünce tarzı)nı birbirlerine miras olarak mı aktarmışlar? Hayır, onlar azgınca bir küstahlığa kapılmış bir topluluktur! | |
54: O halde, onlardan yüz çevir, (bu durumda) senin bir suçun olmaz; | |
55: ama yine de (kulak veren herkese) hatırlatmaya devam et! Çünkü bu hatırlatmalar müminlere fayda sağlar. | |
56: Ve (onlara söyle!) Görünmez varlıkları ve insanları yalnızca (Beni tanımaları ve) Bana kulluk etmeleri için yarattım. | |
57: (Ama dikkat edin,) Ben onlardan ne bir rızık istiyorum ne de Beni gözetip beslemelerini. | |
58: çünkü bizzat Allah bütün rızıkları verendir, her türlü kudretin Sahibidir, baki olandır! | |
59: Gerçek şu ki, zulüm işleyenler, (geçmişteki) arkadaşları gibi (kötülükten) paylarını alacaklardır. Öyleyse (akibetlerini) çabuklaştırmayı benden istemesinler! | |
60: Hakikati inkara şartlanmış olanların vay haline; haber verilen Günde (başlarına gelecekler için vay haline onların!) | |