Fizilal-il Kuran Meali |
|
1: Esip savuranlara. | |
2: Yükünü yüklenenlere. | |
3: Kolayca süzülenlere. | |
4: İşi ayıranlara and olsun. | |
5: Size va'dedilen, mutlaka doğrudur. | |
6: Ceza muhakkak olacaktır. | |
7: Yolları bulunan göğe andolsun ki. | |
8: Ey inkarcılar, siz, şüphesiz çeşitli görüştesiniz. | |
9: Çevrilen, ondan çevriliyor. | |
10: O çeşitli görüşleri atan yalancılar kahrolsun. | |
11: Onlar aptallık içinde ne yaptıklarını bilmezler. | |
12: Ceza günü ne zaman? diye sorarlar. | |
13: O gün onların ateşe sokulacakları gündür. | |
14: Azabımızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte denir. | |
15: Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, cennetlerde, pınar başlarındadırlar. | |
16: Rab'lerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce de güzel davranırlardı. | |
17: Geceleri pek az uyurlardı. | |
18: Seher vaktinde de istiğfar ederlerdi. | |
19: Mallarında dilenci ve yoksul için bir hak vardı. | |
20: Kesin inanacak insanlar için yeryüzünde nice deliller vardır. | |
21: Kendi canlarınızda da nice deliller vardır. Görmüyor musunuz? | |
22: Rızkınız da, size va'dedilen azab da göktedir. | |
23: Göklerin ve yerin Rabb'ine and olsun ki bu vaad, sizin konuşmanız kadar kesin ve gerçektir. | |
24: İbrahim'in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi? | |
25: Onlar, İbrahim'in yanına girip «Selam sana» demişlerdi, İbrahim de: «Selam size» demişti. İçinden de, onların «tanınmamış bir topluluk» olduklarını geçirmişti. | |
26: Gizlice ailesinin yanına gitti, semiz bir buzağı getirdi | |
27: Onu, önlerine yaklaştırdı «Yemez misiniz?» dedi. | |
28: Yemediklerini görünce içine bir korku düştü. «Korkma» dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler. | |
29: Karısı hayretle çığlık içinde geldi. Yüzünü kapayarak «Ben kısır bir kocakarıyım» dedi. | |
30: Dediler ki: «Rabb'in böyle dedi. O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.» | |
31: İbrahim: «O halde işiniz nedir ey elçiler?» dedi. | |
32: Dediler ki: «Biz suçlu bir kavme gönderildik.» | |
33: Ki onların üzerine çamurdan taşlar salalım; | |
34: Rabbının nezdinde damgalanmışlar müsrifler için | |
35: Orada mü'minlerden kim varsa çıkardık. | |
36: Zaten orada bir ev halkından başka müslüman da bulamadık. | |
37: Acı azabdan korkanlar için orada bir ibret bıraktık. | |
38: Musa'nın başından geçenlerde de ibretler vardır. Onu apaçık bir delille Fir'avn'a gönderdik. | |
39: Fir'avn ordusuyla birlikte yüz çevirmiş ve «Musa, ya bir büyücü ya da bir delidir» dedi. | |
40: Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti. | |
41: Ad kavminde de ibretler vardır. Onlara kasıp kavuran rüzgarı göndermiştik. | |
42: Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu. | |
43: Semud kavminin başına gelende de ibretler vardır: Onlara, «Bir süreye kadar zevklenin» denmişti. | |
44: Rab'lerinin buyruğuna baş kaldırdılar, bu yüzden bakıp dururlarken onları yıldırım yakaladı. | |
45: Ayağa kalkacak güçleri kalmamış, yardım edenleri de olmamıştı. | |
46: Daha önce de Nuh kavmini helak etmiştik. Çünkü onlar da yoldan çıkmış bir toplum idiler. | |
47: Göğü gücümüzle biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz. | |
48: Yeri biz döşedik biz ne güzel döşeyiciyiz. | |
49: Her şeyden çift çift yarattık ki düşünüp öğüt alasınız. | |
50: O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, sizi O'ndan açık bir şekilde korkutuyorum. | |
51: Allah ile beraber başka tanrılar uydurmuyorum. Ben size O'nun tarafından görevlendirilmiş apaçık bir uyarıcıyım. | |
52: İşte böyle, onlardan önce de ne kadar elçi geldiyse mutlaka: «Büyücü veya cinlenmiş» dediler. | |
53: Bunu birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır onlar azgın bir topluluktur. | |
54: Onlardan yüz çevir, sen kınanacak değilsin. | |
55: Ancak yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak, mü'minlere fayda verir. | |
56: Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. | |
57: Ben onlardan rızık istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum. | |
58: Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır. | |
59: Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmiş arkadaşlarının payı gibi bir azab payı vardır. Acele etmesinler. | |
60: Söz verilen günün azabından vay o kafirlerin haline! | |