Edip Yüksel Meali |
|
1: Esip savuranlara, | |
2: Yük yüklenenlere, | |
3: Kolayca akıp gidenlere, | |
4: Ve işi bölümlere ayıranlara andolsun ki | |
5: Size söz verilen kuşkusuz bir gerçektir. | |
6: Yargılama kesinlikle gerçekleşecektir. | |
7: Mükemmel çizilmiş yörüngelere sahip göğe andolsun ki | |
8: Siz ihtilaf içindesiniz. | |
9: Çevrilen, ondan çevrilir. | |
10: Kahrolsun palavracılar, | |
11: Ki şaşkınlıkları içinde umursamıyorlar. | |
12: Yargı Gününün zamanını sorarlar. | |
13: O gün onlar ateşe sunulacaklardır. | |
14: Cezanızı tadın, meydan okumakta olduğunuz şey budur işte! | |
15: Erdemliler cennetlerdedir, pınar başlarındadır. | |
16: Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı. | |
17: Geceleri az uyurlardı. | |
18: Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi. | |
19: Paralarında, isteyenler ve yoksullar için bir pay vardı. | |
20: Kesin inananlar için yerde ayetler (işaret ve deliller) vardır. | |
21: Kendi içinizde de... Görmez misiniz? | |
22: Gökte rızkınız ve size söz verilenler vardır. | |
23: Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki sizin konuşmanız nasıl bir gerçek ise, bu da öylece bir gerçektir. | |
24: İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberini aldın mı? | |
25: Onun huzuruna girmişlerdi ve 'Selam (barış)' demişlerdi. O da, 'Selam size, yabancılar!' demişti. | |
26: Ailesine yöneldi ve sonra semiz bir buzağı ile geldi. | |
27: Onu onların önüne sürüp, 'Yemez misiniz?' dedi. | |
28: Onlardan bir korku duydu. Bunun üzerine onlar, 'Korkma' dediler ve ona bilgin bir oğul müjdelediler. | |
29: Karısı hayret içinde, (hayretten) yüzüne vurarak, 'Kısır bir yaşlı kadın!' dedi. | |
30: Dediler ki, 'Rabbin böyle söylemiştir. O Bilgedir, Bilendir.' | |
31: (İbrahim:) 'Ey elçiler asıl göreviniz nedir?' dedi. | |
32: Dediler ki, 'Biz suçlu bir topluluğa gönderildik.' | |
33: 'Üzerlerine balçıktan taşlar göndermek için...' | |
34: 'Rabbin tarafından taşkınlar için işaretlenmiş olarak.' | |
35: Sonra, orada inananlardan kim varsa çıkardık. | |
36: Zaten orada bir evin dışında hiç bir müslüman bulmadık. | |
37: Acı azaptan korkacaklar için orada bir ders bıraktık. | |
38: Musa'da da (bir ders vardır). Onu Firavun'a apaçık bir delil ile göndermiştik. | |
39: Erkanıyla birlikte yüz çevirdi ve 'Ya bir büyücüdür, ya da bir deli,' dedi. | |
40: Onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti. | |
41: Ad halkında da (bir ders vardır). Üzerlerine korkunç bir rüzgar gönderdik. | |
42: Rastgeldiği her şeyi toz toprağa çeviriyordu. | |
43: Semud'da da (bir ders vardır). Onlara, 'Belli bir süreye kadar keyfinize bakın' denmişti. | |
44: Rab'lerinin emrine karşı geldiler. Bunun üzerine bakınırlarken onları bir yıldırım çarptı. | |
45: Ne kalkabildiler, ne de yardım görebildiler. | |
46: Daha önce de Nuh halkını... Onlar yoldan çıkmış bir topluluktu. | |
47: Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz. | |
48: Yeri biz döşedik; ne güzel döşeyiciyiz. | |
49: Öğüt almanız için de herşeyi çiftler halinde yarattık. | |
50: Öyleyse ALLAH'a kaçınız. Ben, O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcıyım. | |
51: ALLAH ile birlikte başka tanrılar edinmeyin. Ben O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcıyım. | |
52: İşte böyle, onlardan öncekilere her ne zaman bir elçi geldiyse, 'Bu, bir büyücüdür,' yahut 'Bu bir delidir,' derlerdi. | |
53: Bunu (söylemeyi) birbirlerine öğütlediler mi? Doğrusu, onlar sınırı aşan bir topluluktur. | |
54: Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin. | |
55: Hatırlat, çünkü hatırlatmak inananlara yarar sağlar. | |
56: Cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım. | |
57: Onlardan ne bir rızık istiyorum, ne de beni beslemelerini. | |
58: Kuşkusuz Rızık veren, Kuvvet sahibi ve Güçlü olan ancak ALLAH'tır. | |
59: Elbette, bu zulmedenlerin de (geçmiş) yoldaşlarının payına benzer bir payları vardır. | |
60: Kendilerine söz verilen günden dolayı vay haline şu inkarcıların! | |