Ahmed Hulusi Meali |
|
1: Eliif, Lâââm, Miiim. | |
2: İşte bunlar Kitab-ı Hakiym'in (o hikmetli BİLGİ'nin) işaretleridir. | |
3: Görüyormuşçasına Allâh'a yönelenler (ihsan sahipleri) için hakikate erdirici ve rahmet olarak. | |
4: Onlar ki, salâtı ikame ederler ve zekâtı verirler; onlar sonsuz geleceklerine ikân sahipleridir. | |
5: İşte onlar Rablerinden gelen hakikat bilgisi üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerdir. | |
6: İnsanlardan kimi de vardır ki ilme dayanmayan bir şekilde, Allâh yolundan (insanları) saptırmak için işin laf yanını satın alır ve onu eğlence (keyif aracı) edinir. İşte bunlar için hor-hakir edici bir azap vardır. | |
7: Ona işaretlerimiz bildirildiğinde, sanki onları işitmemiş, sanki iki kulağında ağır işitme varmış gibi (duymazlıktan gelerek), benlikle yüz çevirir. . . Onu feci bir azapla müjdele! | |
8: İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, onlara Naîm cennetleri (Esmâ kuvvelerinin Rahıymî özellikleriyle yaşam) vardır. | |
9: Orada sonsuza dek yaşarlar. . . Allâh'ın Hak vaadidir! "HÛ"; Aziyz'dir, Hakiym'dir. | |
10: Semâları, dayanağı olmaksızın (Bi-gayrı amed) yarattı (direkt olarak Esmâ mânâları olarak vardır - varlığın ilim - şuur boyutu); sizin (benlik bilincinizin oluşması ve) sarsılmamanız için arza (bedende) sâbit dağlar (organlar) ilka etti ve orada (bedende) her DABBEDEN (hayvani özellikler) oluşturdu. . . Semâdan (şuurdan) bir su (ilim - kendi hakikatini kavrama bilinci) inzâl ettik de onda tümüyle kerîm eşini (ölüm ötesi yaşam kişiliğini - ruhunu) oluşturduk. | |
11: İşte bu, Allâh'ın Yaratışıdır. . . Hadi, gösterin bana O'nun dûnundakilerin ne yarattığını? Hayır, zâlimler apaçık bir yanlış inanca sapma hâlindedirler. | |
12: Andolsun ki biz Lukman'a, Allâh'a şükretmesi için Hikmet (sistemli düşünme aklı) verdik. . . Kim şükrederse, sadece kendi benliğine şükreder. . . Kim de inkâr ederse (hakikatindeki nimeti), şüphesiz ki Allâh Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir. | |
13: Hani Lukman oğluna, ona öğüt verirken dedi ki: "Ey oğulcuğum! Esmâ'sıyla hakikatin olan Allâh'a (benliğini - bedenini tanrı edinerek) şirk koşma! Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!" | |
14: Biz insana, ana-babasını vasiyet ettik. . . Onun anası, onu zayıflık üstüne zayıflıkla yüklenip taşımıştır. . . Onun sütten kesilmesi de iki yıl içindedir. . . "Bana ve ana-babana şükret; dönüş banadır!" | |
15: İlmine uymayan bir şeyi bana eş koşman konusunda zorlarlarsa o ikisine itaat etme! Dünyalık konusunda o ikisiyle (iyi) geçin; bana yönelenin yoluna tâbi ol! Sonra geri dönüşünüz banadır. Yaptıklarınızı size haber vereceğim. | |
16: "Ey evladım. . . Muhakkak ki o (yaptığın şey), bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kayanın içinde yahut semâlarda yahut arzın içinde olsa, Allâh onu (hakikatinin sonucu olarak) getirir. . . Muhakkak ki Allâh Latiyf'tir, Habiyr'dir. " | |
17: "Ey evladım. . . Salâtı ikame et. . . İmanına uygun olanla hükmet; kötü davranışlardan vazgeçir. Sana isâbet eden şeye de sabret! Muhakkak ki bunlar, azmetmeyi gerektiren işlerdendir. " | |
18: "Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme ve yeryüzünde kendini beğenerek yürüme! Muhakkak ki Allâh, elindekilerle gururlanan kibirli hiçbir kimseyi sevmez!" | |
19: "Yaşamında dengeli olarak haddini bil ve sesini alçalt! Muhakkak ki seslerin en çirkini, eşeklerin sesidir. " | |
20: Görmediniz mi ki Allâh, semâlarda ve arzdakileri size hizmetli eyledi ve sizin üzerinize zâhirî ve bâtınî olarak nimetlerini yaydı. . . İnsanlardan kimi de Allâh hakkında ilme dayanmayan bir şekilde, hakikatten yoksun ve aydınlatıcı bir bilgisi olmaksızın tartışır durur. | |
21: Onlara: "Allâh'ın inzâl ettiğine tâbi olun" denildiğinde: "Hayır, babalarımız ne yaptıysa biz de ona tâbiyiz" dediler. . . Şeytan (bedensel istekleri) kendilerini alevli ateşin azabına çağırırsa da mı? | |
22: Kim muhsin olarak vechini (şuurunu) Allâh'a teslim ederse, gerçekten en sağlam kulpa tutunmuş olur. . . İşlerin sonu Allâh'adır! | |
23: Kim de inkâr ederse, onun inkârı seni mahzun etmesin! Onların dönüşleri bizedir, yaptıkları şeyleri kendilerinden haber vereceğiz. . . Muhakkak ki Allâh, içinizdekilerin, Esmâ'sıyla Zâtı olarak Aliym'dir. | |
24: Kısa süre dünya zevkini yaşarlar. . . Sonra onları, ağır - şiddetli bir azabı yaşamaya mecbur ederiz. | |
25: Yemin olsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı?" diye sorsan, elbette: "Allâh" diyecekler. . . De ki: "El Hamdu Lillâh = Hamd, Allâh'a aittir!". . . Hayır, onların çoğunluğu anlayabilmezler! | |
26: Semâlarda ve arzda ne varsa Allâh içindir (O'nun Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerin seyrinin oluşması için). . . Muhakkak ki Allâh, "HÛ"; Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir. | |
27: Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de (mürekkep olsa), ondan sonra yedi deniz de ona eklense, Allâh'ın kelimeleri tükenmez. . . Muhakkak ki Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir. | |
28: Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir yapıyla yeni bir boyutta oluşumunuz da (bâ's) bir tek nefsinki gibidir. . . Muhakkak ki Allâh, Semi'dir, Basıyr'dir. | |
29: Görmedin mi ki Allâh, geceyi gündüze dönüştürüyor, gündüzü de geceye dönüştürüyor! Güneş'i ve Ay'ı işlevlendirmiştir! Her biri belli bir ömre kadar işlevine devam eder. . . Allâh yaptıklarınızdan (yaratanı olarak) Habiyr'dir. | |
30: Bu böyledir çünkü Allâh, "HÛ"dur; Hak'tır (Mutlak Hakikattir). . . Muhakkak ki, O'nun dûnunda isimlendirdikleri şeyler, asılsız - boş şeylerdir! Muhakkak ki Allâh "HÛ"dur; Alîy'dir, Kebiyr'dir. | |
31: İşaretlerinden size göstermek için, Allâh nimeti olarak gemilerin denizde akıp gittiğini görmedin mi? Muhakkak ki bunda pek sabırlı ve çok şükreden herkes için elbette dersler vardır. | |
32: Onları kara bulutlar gibi bir dalga kapladığında, inançlarını sadece O'na hâlis kılarak Allâh'a dua ederler. . . Onları karaya (çıkarıp) kurtardığımızda, onlardan bazısı orta yolu tutar. İşaretlerimizi çok gaddar ve çok nankör olandan başkası bile bile inkâr etmez. | |
33: Ey insanlar! Rabbinizden (size yaptıklarınızın karşılığını - sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) korunun; babanın evladından, evladın da babasından hiçbir yararı olmayacağı süreçten dehşet duyun! Muhakkak ki Allâh'ın vaadi haktır! Dünya yaşamı sakın sizi aldatmasın. . . O çok aldatıcı da (vehme tabi bilinciniz) Allâh'la (O sizin hakikatinizdir, size bir şey olmaz diye) sizi aldatmasın (Sünnetullah'ı görmekten perdelemesin)! | |
34: Muhakkak ki o saatin (ölümün) ilmi Allâh indîndedir; yağmuru indirir; rahimlerde olanı bilir; hiçbir benlik yarının ne getireceğini bilmez; hiçbir nefs nerede öleceğini de bilmez! Muhakkak ki Allâh, Aliym'dir, Habiyr'dir. | |