Ahmed Hulusi Meali |
|
1: Dehr'de insanın anılmadığı bir süreç yok muydu? | |
2: Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik. | |
3: Muhakkak ki biz ona o yolu (aklını kullanarak iman etme yolunu) gösterdik. Ya şükredici olur (Rabbini değerlendirir), ya küfür (gerçeği ret) edici! | |
4: Muhakkak ki biz hakikat bilgisini inkâr edenler için silsileler (zincirler - toplumsal şartlanmalar ve değer yargıları), ağlal (boyun bağları - bedenselliğin bağları) ve saîr (alevli ateş - yanış) hazırladık. | |
5: Muhakkak ki Ebrâr (iyiler), mizacı (özelliği) kâfur (kalbe kuvvet veren bir içecek) olan bir kâseden içerler. | |
6: (O kâfur), Allâh kullarının (kendi özlerinden) fışkırtıp akıtarak içtiği tükenmez bir kaynaktır. | |
7: (O Ebrâr) ahdlerini tam yerine getirirler ve şerri yayılıp giden bir günden korkarlar! | |
8: O'nun sevgisi ile yoksulu, yetimi ve ellerine mahkûm olanları doyururlar. | |
9: "Yalnızca Vechullâh adına sizi yediriyoruz. . . Sizden ne bir karşılık ve ne de bir teşekkür istemiyoruz. " | |
10: "Muhakkak ki biz Rabbimizden, gazaplı ve çok çetin bir süreçten korkarız" (derler). | |
11: Bundan dolayı Allâh, işte o sürecin şerrinden onları korudu ve onlara bir parlaklık ve sürur verdi. | |
12: Onlara sabırlarını cennet ve ipek ile cezalandırdı! | |
13: Onda koltuklar üzerine yaslanırlar. . . Orada ne güneş (sıcağı) görürler ve ne de zemherir (dondurucu soğuğu). (Bedensel duyular yoktur o yaşam boyutunda anlamına. A. H. ) | |
14: Onun gölgeleri üzerlerine yakın, onun devşirilenleri (marifetleri) ise boyun eğdirilmiş hâldedir. | |
15: Gümüşten kaplar ve billur testiler dolaştırılır çevrelerinde. | |
16: Miktarlarını kendilerinin takdir ettiği gümüşten billur kadehlerdir! | |
17: Onda özelliği zencefil olan bir kâse içirilirler. | |
18: Onda "Selsebîl" denen bir kaynaktır. | |
19: Çevrelerinde ölümsüz genç hizmetliler dolaşır. . . Onları gördüğünde, saçılmış inci sanırsın! | |
20: Nereye baksan (sırf) nimet ve büyük bir mülk olarak görürsün. | |
21: Üzerlerinde ince - lâtif ipekten ve kalın ipekten elbiseler vardır. . . Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. . . Rableri onlara şarab'en tahura (temiz şarap) içirmiştir. (Tüm bu cennet tanımlamaları, Ra'd: 35 ve Muhammed: 15'teki açıklamalarla vurgulandığı üzere; "meselül cennetilletiy" yani cennetin temsil - benzetme yollu misali anlatımıdır. Bu gerçeklik unutulmaya. A. H. ) | |
22: Muhakkak ki bu sizin için cezadır (karşılık, yapılmış olanların getirisi)! İmanlı çalışmalarınız tam hakkıyla değerlendi! | |
23: Muhakkak ki biz, evet biz Kurân'ı, sana tenzîl ettik (bölüm bölüm açığa çıkardık sende)! | |
24: O hâlde Rabbinin hükmüne sabret ve onlardan hiçbir isyankâra yahut inatla inkâr edip gerçeği örtene uyma! | |
25: Sabah - akşam Rabbinin ismini zikret (hatırla)! | |
26: Gecenin bir kısmında O'na secde et; O'nu tespih et gece içinde uzun şekilde. | |
27: Muhakkak ki bunlar, önlerindeki dünyayı seviyorlar ve arkasından gelecek çok zorlu bir süreci hesap etmiyorlar! | |
28: Onları biz yarattık ve onların bağlarını güçlü kıldık… Dilediğimiz vakit de onların benzerleri ile değiştiririz. | |
29: Muhakkak ki bu bir tezkiredir (hakikati hatırlatmadır)! Dileyen Rabbine (erdiren) bir yol edinir! | |
30: Allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz! Muhakkak ki Allâh 'Aliym Hakiym'dir. | |
31: Dilediğini Rahmetine dâhil eder! Zâlimlere gelince, onlara feci bir azap hazırlamıştır! | |