Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
1: Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi. | |
2: Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık. | |
3: Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör. | |
4: Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır. | |
5: Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler. | |
6: Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu. | |
7: O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar. | |
8: Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. | |
9: «Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz.» | |
10: «Biz sert ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız.» derler. | |
11: Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir. | |
12: Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir. | |
13: Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk. | |
14: Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmış, meyveleri bol bol önlerine konmuştur. | |
15: Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır. | |
16: Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır. | |
17: Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir. | |
18: Bu orada bir pınardır ki, adına «selsebil» derler. | |
19: Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın. | |
20: Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün. | |
21: Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir. | |
22: (Onlara şöyle denir): «İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur.» | |
23: Kur'ân'ı sana kısım kısım biz indirdik biz. | |
24: O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme. | |
25: Sabah akşam Rabbinin ismini an. | |
26: Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl). | |
27: Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar. | |
28: Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz. | |
29: İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar. | |
30: Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. | |
31: Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır. | |