» 45 / Câsiye  17:

Kuran Sırası: 45
İniş Sırası: 65
Casiye Suresi = Diz Çökme/Çöküs Suresi
ismini 28. ayetinde geçen casiye kelimesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37

45:17 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve onlara verdik | açık deliller | | bu işde | | onlar ayrılığa düşmediler | sadece (yüzünden) | | sonra | | kendilerine geldikten | bilgi | çekememezlik | aralarındaki | şüphesiz | Rabbin | hüküm verecektir | onlar arasında | günü | kıyamet | şeylerde | oldukları | onda | ayrılığa düşüyor(lar) |

W ËTYNÆHM BYNÆT MN ÆLǼMR FMÆ ÆḢTLFWÆ ÎLÆ MN BAD̃ CÆÙHM ÆLALM BĞYÆ BYNHM ÎN RBK YGŽY BYNHM YWM ÆLGYÆMT FYMÆ KÆNWÆ FYH YḢTLFWN
ve āteynāhum beyyinātin mine l-emri fe mā ḣtelefū illā min beǎ'di cā'ehumu l-ǐlmu beğyen beynehum inne rabbeke yeḳDī beynehum yevme l-ḳiyāmeti fīmā kānū fīhi yeḣtelifūne

وَاتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْأَمْرِ فَمَا اخْتَلَفُوا إِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. W ËTYNÆHM = ve āteynāhum : ve onlara verdik
2. BYNÆT = beyyinātin : açık deliller
3. MN = mine :
4. ÆLǼMR = l-emri : bu işde
5. FMÆ = fe mā :
6. ÆḢTLFWÆ = ḣtelefū : onlar ayrılığa düşmediler
7. ÎLÆ = illā : sadece (yüzünden)
8. MN = min :
9. BAD̃ = beǎ'di : sonra
10. MÆ = mā :
11. CÆÙHM = cā'ehumu : kendilerine geldikten
12. ÆLALM = l-ǐlmu : bilgi
13. BĞYÆ = beğyen : çekememezlik
14. BYNHM = beynehum : aralarındaki
15. ÎN = inne : şüphesiz
16. RBK = rabbeke : Rabbin
17. YGŽY = yeḳDī : hüküm verecektir
18. BYNHM = beynehum : onlar arasında
19. YWM = yevme : günü
20. ÆLGYÆMT = l-ḳiyāmeti : kıyamet
21. FYMÆ = fīmā : şeylerde
22. KÆNWÆ = kānū : oldukları
23. FYH = fīhi : onda
24. YḢTLFWN = yeḣtelifūne : ayrılığa düşüyor(lar)
ve onlara verdik | açık deliller | | bu işde | | onlar ayrılığa düşmediler | sadece (yüzünden) | | sonra | | kendilerine geldikten | bilgi | çekememezlik | aralarındaki | şüphesiz | Rabbin | hüküm verecektir | onlar arasında | günü | kıyamet | şeylerde | oldukları | onda | ayrılığa düşüyor(lar) |

[ÆTY] [BYN] [] [ÆMR] [] [ḢLF] [] [] [BAD̃] [] [CYÆ] [ALM] [BĞY] [BYN] [] [RBB] [GŽY] [BYN] [YWM] [GWM] [] [KWN] [] [ḢLF]
W ËTYNÆHM BYNÆT MN ÆLǼMR FMÆ ÆḢTLFWÆ ÎLÆ MN BAD̃ CÆÙHM ÆLALM BĞYÆ BYNHM ÎN RBK YGŽY BYNHM YWM ÆLGYÆMT FYMÆ KÆNWÆ FYH YḢTLFWN

ve āteynāhum beyyinātin mine l-emri fe mā ḣtelefū illā min beǎ'di cā'ehumu l-ǐlmu beğyen beynehum inne rabbeke yeḳDī beynehum yevme l-ḳiyāmeti fīmā kānū fīhi yeḣtelifūne
وآتيناهم بينات من الأمر فما اختلفوا إلا من بعد ما جاءهم العلم بغيا بينهم إن ربك يقضي بينهم يوم القيامة فيما كانوا فيه يختلفون

[ا ت ي] [ب ي ن] [] [ا م ر] [] [خ ل ف] [] [] [ب ع د] [] [ج ي ا] [ع ل م] [ب غ ي] [ب ي ن] [] [ر ب ب] [ق ض ي] [ب ي ن] [ي و م] [ق و م] [] [ك و ن] [] [خ ل ف]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وآتيناهم ا ت ي | ÆTY W ËTYNÆHM ve āteynāhum ve onlara verdik And We gave them
بينات ب ي ن | BYN BYNÆT beyyinātin açık deliller clear proofs
من | MN mine of
الأمر ا م ر | ÆMR ÆLǼMR l-emri bu işde the matter.
فما | FMÆ fe mā And not
اختلفوا خ ل ف | ḢLF ÆḢTLFWÆ ḣtelefū onlar ayrılığa düşmediler they differed
إلا | ÎLÆ illā sadece (yüzünden) except
من | MN min after
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
ما | [what]
جاءهم ج ي ا | CYÆ CÆÙHM cā'ehumu kendilerine geldikten came to them
العلم ع ل م | ALM ÆLALM l-ǐlmu bilgi the knowledge,
بغيا ب غ ي | BĞY BĞYÆ beğyen çekememezlik (out of) envy
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarındaki between themselves.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbin your Lord
يقضي ق ض ي | GŽY YGŽY yeḳDī hüküm verecektir will judge
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum onlar arasında between them
يوم ي و م | YWM YWM yevme günü (on the) Day
القيامة ق و م | GWM ÆLGYÆMT l-ḳiyāmeti kıyamet (of) the Resurrection
فيما | FYMÆ fīmā şeylerde about what
كانوا ك و ن | KWN KÆNWÆ kānū oldukları they used to
فيه | FYH fīhi onda therein
يختلفون خ ل ف | ḢLF YḢTLFWN yeḣtelifūne ayrılığa düşüyor(lar) differ.
ve onlara verdik | açık deliller | | bu işde | | onlar ayrılığa düşmediler | sadece (yüzünden) | | sonra | | kendilerine geldikten | bilgi | çekememezlik | aralarındaki | şüphesiz | Rabbin | hüküm verecektir | onlar arasında | günü | kıyamet | şeylerde | oldukları | onda | ayrılığa düşüyor(lar) |

[ÆTY] [BYN] [] [ÆMR] [] [ḢLF] [] [] [BAD̃] [] [CYÆ] [ALM] [BĞY] [BYN] [] [RBB] [GŽY] [BYN] [YWM] [GWM] [] [KWN] [] [ḢLF]
W ËTYNÆHM BYNÆT MN ÆLǼMR FMÆ ÆḢTLFWÆ ÎLÆ MN BAD̃ CÆÙHM ÆLALM BĞYÆ BYNHM ÎN RBK YGŽY BYNHM YWM ÆLGYÆMT FYMÆ KÆNWÆ FYH YḢTLFWN

ve āteynāhum beyyinātin mine l-emri fe mā ḣtelefū illā min beǎ'di cā'ehumu l-ǐlmu beğyen beynehum inne rabbeke yeḳDī beynehum yevme l-ḳiyāmeti fīmā kānū fīhi yeḣtelifūne
وآتيناهم بينات من الأمر فما اختلفوا إلا من بعد ما جاءهم العلم بغيا بينهم إن ربك يقضي بينهم يوم القيامة فيما كانوا فيه يختلفون

[ا ت ي] [ب ي ن] [] [ا م ر] [] [خ ل ف] [] [] [ب ع د] [] [ج ي ا] [ع ل م] [ب غ ي] [ب ي ن] [] [ر ب ب] [ق ض ي] [ب ي ن] [ي و م] [ق و م] [] [ك و ن] [] [خ ل ف]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وآتيناهم ا ت ي | ÆTY W ËTYNÆHM ve āteynāhum ve onlara verdik And We gave them
Vav,,Te,Ye,Nun,Elif,He,Mim,
6,,400,10,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بينات ب ي ن | BYN BYNÆT beyyinātin açık deliller clear proofs
Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,10,50,1,400,
N – genitive feminine plural indefinite noun
اسم مجرور
من | MN mine of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الأمر ا م ر | ÆMR ÆLǼMR l-emri bu işde the matter.
Elif,Lam,,Mim,Re,
1,30,,40,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
فما | FMÆ fe mā And not
Fe,Mim,Elif,
80,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
NEG – negative particle
الفاء عاطفة
حرف نفي
اختلفوا خ ل ف | ḢLF ÆḢTLFWÆ ḣtelefū onlar ayrılığa düşmediler they differed
Elif,Hı,Te,Lam,Fe,Vav,Elif,
1,600,400,30,80,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLÆ illā sadece (yüzünden) except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
من | MN min after
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
ما | [what]
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
جاءهم ج ي ا | CYÆ CÆÙHM cā'ehumu kendilerine geldikten came to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
العلم ع ل م | ALM ÆLALM l-ǐlmu bilgi the knowledge,
Elif,Lam,Ayn,Lam,Mim,
1,30,70,30,40,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
بغيا ب غ ي | BĞY BĞYÆ beğyen çekememezlik (out of) envy
Be,Ğayn,Ye,Elif,
2,1000,10,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarındaki between themselves.
Be,Ye,Nun,He,Mim,
2,10,50,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbin your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يقضي ق ض ي | GŽY YGŽY yeḳDī hüküm verecektir will judge
Ye,Gaf,Dad,Ye,
10,100,800,10,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum onlar arasında between them
Be,Ye,Nun,He,Mim,
2,10,50,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يوم ي و م | YWM YWM yevme günü (on the) Day
Ye,Vav,Mim,
10,6,40,
"N – accusative masculine noun → Day of Resurrection"
اسم منصوب
القيامة ق و م | GWM ÆLGYÆMT l-ḳiyāmeti kıyamet (of) the Resurrection
Elif,Lam,Gaf,Ye,Elif,Mim,Te merbuta,
1,30,100,10,1,40,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
فيما | FYMÆ fīmā şeylerde about what
Fe,Ye,Mim,Elif,
80,10,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
كانوا ك و ن | KWN KÆNWÆ kānū oldukları they used to
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
فيه | FYH fīhi onda therein
Fe,Ye,He,
80,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
يختلفون خ ل ف | ḢLF YḢTLFWN yeḣtelifūne ayrılığa düşüyor(lar) differ.
Ye,Hı,Te,Lam,Fe,Vav,Nun,
10,600,400,30,80,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [45:6-22] Kuran'dan Başka Hangi Hadis?

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve sonradan olacak işe âit de apaçık deliller gösterdik onlara; derken, o hususta kendilerine bir bilgi geldikten sonradır ki ancak aralarındaki hırs ve haset yüzünden ayrılığa düştüler; şüphe yok ki Rabbin, kıyâmet gününde, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında, aralarında hüküm verecek.
Adem Uğur : Din konusunda onlara açık deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Ahmed Hulusi : Onlara hükmümüzden apaçık deliller (Sünnetullâh bilgileri) de verdik. . . (Onlar) kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık (benlik duygusu) yüzünden ayrılığa düştüler! Rabbin, ihtilafa düştükleri hususta kıyamet sürecinde aralarında hüküm verecektir.
Ahmet Tekin : Dinî konularda, Hâtemü’l-enbiyâ’nın hak peygamber olduğu konusunda, devlet, millet, ekonomik hayat ve ümmet hayatı ile, kamu düzeni ile ilgili konularda onlara açık deliller, hükümler verdik. Ama onlar kendilerine doğru bilgiler geldikten sonra, liderliği ve hâkimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer’î kurallara karşı çıkmaları ve bozgunculukları sebebiyle ayrı baş çekerek ihtilâf çıkardılar. Şüphesiz Rabbin, ayrılık çıkarmaya devam ettikleri konularda, onları sorguya çekecek, cezayı hak edenlerin hükmünü icra edecektir.
Ahmet Varol : Onlara bu işte açık deliller verdik. Onlar ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki kinden dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm verir.
Ali Bulaç : Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'hakka tecavüz ve azgınlıktan' dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Ali Fikri Yavuz : Onlara din işinden açık deliller (ayet ve mucizeler) de vermiştik. Şimdi (bu din işinde) ayrılığa düşmeleri, sırf kendilerine (gerçeğe dair) ilim geldikten sonra azgınlırk ve ihtirastan dolayıdır. Muhakkak ki Rabbin, onların ayrılığa düştükleri şeyde, kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
Bekir Sadak : Din konusunda, onlara belgeler verdik; ancak, kendilerine ilim geldikten sonra biribirini cekememezlikten ayriliga dustuler. Rabbin kiyamet gunu, ayriliga dustukleri seyler hakkinda suphesiz aralarinda hukmedecektir.
Celal Yıldırım : Onlara (din ve dünya) işinde açık belgeler; deliller verdik. Kendilerine ancak ilim (son Kitap ve son Peygamber) geldikten sonra aralarındaki haklara tecâvüz ve ihtirastan dolayı görüş ayrılığına düştüler. Şüphesiz ki, Rabbin, görüş ayrılığına düştükleri hususlar hakkında Kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
Diyanet İşleri : Onlara din işi konusunda açık deliller verdik. Ama onlar ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki hasetten dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü, aralarında hüküm verecektir.
Diyanet İşleri (eski) : Din konusunda, onlara belgeler verdik; ancak, kendilerine ilim geldikten sonra birbirini çekememezlikten ayrılığa düştüler. Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında şüphesiz aralarında hükmedecektir.
Diyanet Vakfi : Din konusunda onlara açık deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Edip Yüksel : Onlara apaçık emirler verdik. Kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki çekememezlikten ötürü ayrılığa düştüler. Diriliş Günü senin Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda onların arasında yargı verecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyâmet günü aralarında hükmedecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bu emirden onlara açık deliller de vermiştik; şimdi ihtilaf etmeleri sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki düşmanlık ve ihtirasları yüzündendir. Muhakkak ki Rabbin onların ihtilaf edip durdukları şeyde kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu emirden onlara beyyineler de vermiştik, imdi ıhtilâf etmeleri sırf kendilerine ılim geldikten sonra aralarında bagy-ü ıhtırastan dolayıdır, muhakkak ki rabbın onların ıhtilâf edip durdukları şeyde Kıyamet günü beynlerinde hukmünü verecektir.
Fizilal-il Kuran : Din konusunda onlara açık deliller verdik. Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz, Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeylerde onlar arasında hüküm verecektir.
Gültekin Onan : Ve onlara bu buyruktan açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'hakka tecavüz ve azgınlıktan' dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Hakkı Yılmaz : Ve onlara Allah'ın Kendine özgü işlerine dair apaçık deliller verdik. Sonra onlar, yalnızca, kendilerine bilgi geldikten sonra aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde kıyâmet günü aralarında karar verecektir.
Hasan Basri Çantay : Onlara (dîn) emr (in) den açık açık deliller de vermişdik. Şimdi onların (bu emr hakkında) ihtilâfa düşmeleri (başka sebeble değil) ancak kendilerine (hakıykat-ı haale dâir) bilgi geldikden sonra aralarındaki ihtirasdan dolayıdır. Şübhesiz Rabbin onların ihtilâf etmekde oldukları şeyler hakkındaki hükmünü kıyaamet günü aralarında verecekdir.
Hayrat Neşriyat : Hem onlara bu emir hakkında (din husûsunda) açık deliller verdik. Fakat (onlar), ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki azgınlıktan (ve hasedden) dolayı ihtilâfa düştüler. Şübhesiz ki Rabbin, üzerinde ihtilâfa düşegeldikleri şeyler hakkında kıyâmet günü aralarında hüküm verecektir.
İbni Kesir : Ve onlara emirden burhanlar verdik. Ama onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlikten dolayı ayrılığa düştüler. Elbette Rabbın; ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara emirden (Allah'ın emrinden) beyyineler (deliller) verdik. Fakat onlara ilim geldikten sonra onlar, aralarında azgınlık ederek ihtilâfa düştüler. Muhakkak ki senin Rabbin, kıyâmet günü, ihtilâf etmiş oldukları şeylerde, onların arasında hüküm verecektir.
Muhammed Esed : Ve onlara (imanın) amacı konusunda açık işaretler verdik; onlar, bütün bu bilgilerin kendilerine tevdi edilmesinden sonradır ki, aralarındaki kıskançlıktan dolayı farklı görüşlere sarıldılar; (ama) ihtilafa düştükleri her konuda Kıyamet Günü Rabbin onlar arasında bir hüküm verecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlara o emirden açık emirler vermiştik, artık ihtilafta bulunmadılar, ancak kendilerine bilgi geldikten sonra bir azgınlık olarak (ihtilâfa, düştüler). Şüphe yok ki, senin Rabbin Kıyamet günü onların aralarında kendisinde ihtilaf eder oldukları şeyler hakkında hüküm verecektir.
Ömer Öngüt : Onlara din hususunda apaçık deliller verdik. Onlar kendilerine ilim geldikten sonra birbirini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz ki Rabbin ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Şaban Piriş : Onlara emrimizi bildiren belgeler vermiştik. Kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki “bağy” yüzünden anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Rabb’in, kıyamet günü, aralarında anlaşmazlığa düştükleri konuda hüküm verecektir.
Suat Yıldırım : Onlara din işinde parlak deliller, mûcizeler verdik. Şimdi onların din konusunda ihtilaf etmeleri, sırf kendilerine gerçeğe dair ilim geldikten sonra haset ve ihtirastan dolayıdır. Senin Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hükmünü verecektir.
Süleyman Ateş : Ve onlara bu (din) iş(in)de açık deliller verdik. Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz, Rabbin kıyâmet günü, ayrılığa düştükleri şeylerde onlar arasında hüküm verecektir.
Tefhim-ul Kuran : Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'hakka tecavüz ve azgınlıktan' dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz senin Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Ümit Şimşek : Onlara din konusunda apaçık deliller de vermiştik. Fakat onlar, kendilerine bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Rabbin, onların ihtilâf ettikleri şey hakkında kıyamet günü aralarındaki hükmünü verecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}