İbni Kesir Meali |
|
1: Ha, Mim. | |
2: Kitabın indirilmesi; Aziz, Hakim Allah'tandır. | |
3: Muhakkak ki göklerde ve yerde mü'minler için ayetler vardır. | |
4: Sizin yaratılmanızda ve yeryüzüne yaydığı her canlıda yakinen inanan topluluklar için ayetler vardır. | |
5: Gece ve gündüzün değişmesinde ve Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkla ölümünden sonra yeri diriltmesinde, rüzgarları yönetmesinde akleden bir kavim için ayetler vardır. | |
6: İşte bunlar; Allah'ın ayetleridir. Onları sana hak ile okuyoruz. Artık Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi söze inanırlar. | |
7: Yalancı, günahkar her kişinin vay haline. | |
8: Kendisine okunan Allah'ın ayetlerini dinleyip de sonra onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnir. Ona elim bir azabı müjdele. | |
9: Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlara, horlayıcı bir azab vardır. | |
10: Arkalarından da cehennem. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri veliler de onlara bir fayda vermez. Ve onlar için, büyük bir azab vardır. | |
11: Bu; hidayettir. Rabblarının ayetlerini inkar edenlere gelince; çetin ve elim bir azab vardır. | |
12: Emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri ve lutfedip verdiği rızkı aramanız için denizi size boyun eğdiren Allah'tır. Umulur ki şükredersiniz. | |
13: Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini size musahhar kılmıştır. Elbette ki düşünen bir kavim için bunda ayetler vardır. | |
14: İman edenlere söyle: Allah'ın günlerinin geleceğini ummayan kimseleri bağışlayıp geçsinler. Çünkü Allah, her kavmi yaptıklarıyla cezalandıracaktır. | |
15: Her kim, salih amel işlerse; kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa; aleyhinedir. Sonra Rabbınıza döndürüleceksiniz. | |
16: Andolsun ki; Biz, İsrailoğullarına kitabı, hükmü ve nübüvveti vermiştik. Onları temiz şeylerden rızıklandırmış ve dünyalara üstün kılmıştık. | |
17: Ve onlara emirden burhanlar verdik. Ama onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlikten dolayı ayrılığa düştüler. Elbette Rabbın; ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. | |
18: Sonra seni de emirden bir şeriat üzere kıldık. Öyleyse sen; ona uy, sakın bilmeyenlerin heveslerine uyma. | |
19: Muhakkak ki onlar; Allah'a karşı sana hiç bir fayda veremezler. Doğrusu zalimler birbirlerinin velileridir. Allah da muttakilerin velisidir. | |
20: Bu; insanlar için açık belgeler, kesin olarak inanan bir kavim için de hidayet ve rahmettir. | |
21: Yoksa; kötülükleri kazananlar, ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini iman edip salih amel işleyen kimseler ile bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar. | |
22: Allah, gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Ta ki her nefis, zulme uğratılmaksızın kazancına göre karşılık görsün. | |
23: Gördün mü, o kimseyi ki; heva ve hevesini kendisine tanrı edinmiş, bilgisi olduğu halde Allah onu şaşırtmış, kulağını, kalbini mühürlemiş ve gözüne perde koymuştur? Allah'tan sonra onu kim hidayete eriştirebilir? Hala düşünmeyecek misiniz? | |
24: Hayat; ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak Dehr helak eder, dediler. Oysa onların bu konuda bilgileri yoktur. Başka değil, onlar sadece zannediyorlar. | |
25: Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman; doğru sözlüler iseniz, babalarımızı getirin bakalım, demekten başka bir huccetleri yoktur. | |
26: De ki: Allah diriltir sizi sonra öldürür, sonra hakkında hiç bir şüphe bulunmayan o kıyamet gününde toplar. Fakat insanların pek çoğu bilmezler. | |
27: Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyametin kopacağı gün; işte o gün, batıla saplananlar hüsranda kalırlar. | |
28: Her ümmeti dizüstü çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. Bugün, size yaptıklarınızın karşılığı verilecektir. | |
29: Bu kitablarımız sizin aleyhinize hak ile konuşuyor. Şüphesiz Biz, yaptıklarınızı bir bir kaydediyorduk. | |
30: İman edip salih amel işlemiş olanlara gelince; Rabbları onları rahmetine girdirir. Apaçık kurtuluş işte budur. | |
31: Küfredenlere gelince; ayetlerimiz size okunmuş, siz de büyüklük taslayıp mücrim bir kavim olmuştunuz, değil mi? | |
32: Allah'ın vaadi haktır ve kıyamet günü hakkında hiç şüphe yoktur, denildiği zaman; siz demiştiniz ki: Kıyamet nedir? bilmiyoruz, ancak bir takım tahminlerde bulunuyoruz. Onun hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz. | |
33: Onlara, yaptıkları işlerin kötülükleri belli oldu ve alaya aldıkları şeyler kendilerini kuşattı. | |
34: Denilir ki: Siz, nasıl bugüne kavuşacağınızı unuttuysanız, Biz de sizi unuttuk. Barınağınız ateştir, yardımcılarınız da yoktur. | |
35: Bunun böyle olmasının sebebi; Allah'ın ayetlerini alaya almanız ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasıdır. İşte o gün; oradan çıkarılmayacaklar ve özürleri de dinlenmeyecektir. | |
36: Hamd; göklerin Rabbı, yerin Rabbı ve alemlerin Rabbı olan Allah'a mahsustur. | |
37: Göklerde de, yerde de büyüklük O'nundur. O'dur Aziz, Hakim. | |