» 42 / Sûrâ  34:

Kuran Sırası: 42
İniş Sırası: 62
Sura Suresi = Danisma Suresi
38. ayetinde mü’minlerin islerini aralarinda danisma ile gördükleri anlatildigindan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53

42:34 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
yahut | onları helak eder | yüzünden | yaptıkları (işler) | ve affeder (kurtarır) | | birçoğunu da |

ǼW YWBGHN BMÆ KSBWÆ WYAF AN KS̃YR
ev yūbiḳhunne bimā kesebū veyeǎ'fu ǎn keṧīrin

أَوْ يُوبِقْهُنَّ بِمَا كَسَبُوا وَيَعْفُ عَنْ كَثِيرٍ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ǼW = ev : yahut
2. YWBGHN = yūbiḳhunne : onları helak eder
3. BMÆ = bimā : yüzünden
4. KSBWÆ = kesebū : yaptıkları (işler)
5. WYAF = veyeǎ'fu : ve affeder (kurtarır)
6. AN = ǎn :
7. KS̃YR = keṧīrin : birçoğunu da
yahut | onları helak eder | yüzünden | yaptıkları (işler) | ve affeder (kurtarır) | | birçoğunu da |

[] [WBG] [] [KSB] [AFW] [] [KS̃R]
ǼW YWBGHN BMÆ KSBWÆ WYAF AN KS̃YR

ev yūbiḳhunne bimā kesebū veyeǎ'fu ǎn keṧīrin
أو يوبقهن بما كسبوا ويعف عن كثير

[] [و ب ق] [] [ك س ب] [ع ف و] [] [ك ث ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أو | ǼW ev yahut Or
يوبقهن و ب ق | WBG YWBGHN yūbiḳhunne onları helak eder He could destroy them
بما | BMÆ bimā yüzünden for what
كسبوا ك س ب | KSB KSBWÆ kesebū yaptıkları (işler) "they have earned;"
ويعف ع ف و | AFW WYAF veyeǎ'fu ve affeder (kurtarır) but He pardons
عن | AN ǎn [from]
كثير ك ث ر | KS̃R KS̃YR keṧīrin birçoğunu da much.
yahut | onları helak eder | yüzünden | yaptıkları (işler) | ve affeder (kurtarır) | | birçoğunu da |

[] [WBG] [] [KSB] [AFW] [] [KS̃R]
ǼW YWBGHN BMÆ KSBWÆ WYAF AN KS̃YR

ev yūbiḳhunne bimā kesebū veyeǎ'fu ǎn keṧīrin
أو يوبقهن بما كسبوا ويعف عن كثير

[] [و ب ق] [] [ك س ب] [ع ف و] [] [ك ث ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أو | ǼW ev yahut Or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
يوبقهن و ب ق | WBG YWBGHN yūbiḳhunne onları helak eder He could destroy them
Ye,Vav,Be,Gaf,He,Nun,
10,6,2,100,5,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بما | BMÆ bimā yüzünden for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كسبوا ك س ب | KSB KSBWÆ kesebū yaptıkları (işler) "they have earned;"
Kef,Sin,Be,Vav,Elif,
20,60,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ويعف ع ف و | AFW WYAF veyeǎ'fu ve affeder (kurtarır) but He pardons
Vav,Ye,Ayn,Fe,
6,10,70,80,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع مجزوم
عن | AN ǎn [from]
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
كثير ك ث ر | KS̃R KS̃YR keṧīrin birçoğunu da much.
Kef,Se,Ye,Re,
20,500,10,200,
N – genitive masculine singular indefinite noun
اسم مجرور

Konu Başlığı: [42:24-36] Tanrı Yanlışı Siler ve Doğruyu Yerleştirir

Abdulbaki Gölpınarlı : Yahut da, kazandıkları suçlar yüzünden fırtınalarla helâk eder gemileri ve çoğunu da bağışlar.
Adem Uğur : Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).
Ahmed Hulusi : Yahut kazandıkları yüzünden onları helâk eder. . . (Allâh) birçoğunu da affediyor.
Ahmet Tekin : Yahut da, yüklendikleri günahlar yüzünden onları helâk eder. Başlarına gelecek felaketlerin, cezaların çoğunu da bertaraf eder.
Ahmet Varol : Yahut kazandıklarından dolayı onları batırır. Çoğunu da affeder.
Ali Bulaç : Ya da kazandıkları dolayısıyla onları yok eder, bir çoğunu da affeder.
Ali Fikri Yavuz : Yahud dilerse, kazandıkları günah yüzünden, onları denizde helâk eder. Fakat Allah, (onlardan günahların) çoğunu bağışlar (da kendilerini cezalandırmaz).
Bekir Sadak : Yahut yaptiklarina karsilik onlari ortadan kaldirir bir cogunu da bagislar.
Celal Yıldırım : Veya o (gemilerdekileri) işledikleri (günah ve vebal) yüzünden (gemileri batırarak) yok eder, çoğunu da affeder.
Diyanet İşleri : Yahut (içlerindekilerin) yaptıklarından dolayı onları helâk eder, birçoğunu da affeder.
Diyanet İşleri (eski) : Yahut yaptıklarına karşılık onları ortadan kaldırır, bir çoğunu da bağışlar.
Diyanet Vakfi : Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).
Edip Yüksel : Yahut, yaptıkları yüzünden onları yok eder. Bunun yerine bir çoğunu da bağışlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yahut da Allah kazandıkları günahlar yüzünden onları helâk eder ve birçoğunu da bağışlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yahut da içindekilerin kazançlarıyla onları helak eder; bir çoğunu da bağışlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Yâhud da onları içindekilerin kazançlarıyle helâke sürükler, bir çoğundan da afiv buyurur
Fizilal-il Kuran : Yahut yaptıkları yüzünden gemileri helak eder. Bir çoğunu da affeder.
Gültekin Onan : Ya da kazandıkları dolayısıyla onları yok eder, bir çoğunu da affeder.
Hakkı Yılmaz : (32-35) Denizde dağlar gibi akıp gidenler de O'nun alâmetlerinden/ göstergelerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur da giden gemiler denizin sırtında duruverirler. Şüphesiz bunda tüm çok sabreden ve kendisine verilen nimetlerin karşılığını çok çok ödeyen kimseler için nice alâmetler/ göstergeler vardır. Yahut Allah, onların kazandıkları şeyler sebebiyle o gemileri değişime/ yıkıma uğratır. Birçoğunu da bağışlar. Ve âyetlerimiz/ alâmetlerimiz/ göstergelerimiz hakkında mücâdele edenler kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilirler.
Hasan Basri Çantay : Yahud (Allah bu gemileri, binenlerin) kazandıkları (günâhlar) yüzünden (fırtına ile batırıb) helak eder. (İçlerindekilerden) bir çoğunu da bağışlar (kurtarır).
Hayrat Neşriyat : Veya kazandıkları (günahlar) yüzünden onları helâk eder; bununla berâber (Allah)birçoğunu affeder.
İbni Kesir : Yahut yaptıklarına karşılık onları helak eder. Bir çoğunu da bağışlar.
İskender Evrenosoğlu : Veya kazandıkları (yaptıkları) sebebiyle onları helâke sürükler ve onların çoğunu (da) affeder.
Muhammed Esed : ya da yapıp ettiklerinden dolayı onları yok eder, (her şeye rağmen) Allah çok bağışlayıcıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Yahut onları kazandıkları ile helâk eder ve birçoğundan da af buyurur.
Ömer Öngüt : Yahut da yaptıklarına karşılık olarak onları helâk eder. Bir çoğunu da bağışlar.
Şaban Piriş : Veya işledikleri sebebiyle onları helak eder, bir çoğunu da affeder.
Suat Yıldırım : (32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, gemiler de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o gemileri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir.
Süleyman Ateş : Yahut yaptıkları (işler) yüzünden gemileri(n içindekileri) helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).
Tefhim-ul Kuran : Ya da kazanmakta oldukları dolayısıyla onları yok eder, bir çoğunu da affeder.
Ümit Şimşek : Veya kazandıkları günahlar yüzünden onları batırır; birçoğunu da affeder.
Yaşar Nuri Öztürk : Yahut onları, içindekilerin kazançları yüzünden mahveder. Ama birçoğunu affediyor;


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}