Ali Fikri Yavuz Meali |
|
1: Kasem olsun, burçlar sahibi semâya, | |
2: O vaad edilen güne (kıyamete), | |
3: Cumaya ve arefe gününe ki, | |
4: (Eski devirlerde müminlere çeşitli eziyetler yapan ve) Ashab-ı Uhdûd (diye adlanan kavim lânet edildiği gibi, Mekke müşrikleri de) lânetlenmiştir. | |
5: İşkenceleri (Uhdûd’un), alevli ateştendi. | |
6: O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular; | |
7: Ve müminlere yaptıklarına, (onları yakmalarına) şahid bulunuyorlardı. | |
8: Müminlere kızdıkları da, ancak Azîz, Hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi. | |
9: O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur; ve Allah her şeye şahiddir. | |
10: Muhakkak ki, mümin erkeklerle mümin kadınlara eziyet edenler, sonra da tevbe etmiyenler (var ya), işte onlara cehennem azabı var ve onlara yangın azabı var... | |
11: İman edib salih ameller işliyenlere gelince; onlara (ağaçları ve evleri) altından ırmaklar akar cennetler var. İşte büyük kurtuluş budur... (*) Dikkat! Secde âyetidir. | |
12: Gerçekten Rabbinin (zalimleri azabla) yakalayıvermesi çok şiddetlidir. | |
13: Çünkü O, (mahlûkâtı yoktan var edib) yaratır ve, (sonra öldürüb tekrar) diriltir. | |
14: Bununla beraber O, Gafûr’dur = tevbe edenleri bağışlayandır. Vedûd’dur = itaatkârları sevendir. | |
15: Arşın sahibidir, Mecîd’dir = zâtında ve sıfatında pek büyüktür. | |
16: Dilediğini hemen yapandır. | |
17: (Ey Rasûlüm) geldi ya sana haberleri (o kâfirler topluluğu) orduların: | |
18: Firavun’un ve Semûd’un... (Bunların, peygamberlerini tekzib edişlerini ve sonunda helâk edilişlerini biliyorsun. O halde sen müşriklerin eziyetlerine sabret ve onları böyle bir akıbetle korkut). | |
19: Fakat o kâfir olanlar, hâlâ inkârdadırlar. | |
20: Halbuki, Allah (kendilerini, ilim ve kudreti ile) arkalarından kuşatmıştır. | |
21: (Onlar Kur’an’ı inkâr ededursunlar), doğrusu o çok şerefli bir Kur’an’dır. | |
22: Bir Levh-i Mahfûz’dadır. (tahrif ve tağyirden korunmuştur). | |