Suat Yıldırım Meali |
|
1: Vay haline eksik ölçüp tartanların! | |
2: Onlar ki satın alırken haklarını tam olarak alırlar. | |
3: Fakat kendileri başkalarına satar, ölçüp tartarken eksik yapar, hîle karıştırırlar. | |
4: (4-6) Sahi onlar, o en mühim günde, yani bütün insanların Rabbülâlemin’in divanında duracakları günde, diriltilip toplanacaklarını düşünmezler mi? | |
7: Hayır! Hileye sapmayın, âhireti inkâr etmeyin! Doğrusu, yoldan sapan kâfirlerin hesap defterleri Siccîn’dedir. | |
8: Siccîn nedir bilir misin? | |
9: Siccîn kâfirlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir. | |
10: Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! | |
11: Hesap vermeyi yalan sayanların vay hallerine! | |
12: Buna "yalan" diyenler, ancak zalimler, azgınlar, günaha dadananlardır. | |
13: Kendilerine ayetlerimiz okunduğunda: "Bunlar, eski devirde yaşamış insanların masalları!" diyenlerdir. | |
14: Hayır! Gerçek öyle değil! Onların yapageldikleri kötü işler, gitgide kalplerini paslandırmıştır. (onun için âhireti inkâr ederler.) | |
15: Hayır! Hayır! Bu, cezasız kalmayacak. Onlar, o gün Rab’lerini görmekten mahrum kalacaklardır. | |
16: Peşinden de elbette cehenneme gireceklerdir. | |
17: Sonra kendilerine: "İşte size yalan saydığınız cehennem!" denilir. | |
18: Fakat hayırlı insanların hesap defterleri "illiyyûn"dadır. | |
19: "İlliyyûn" bilir misin nedir? | |
20: İlliyyûn, müminlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir. | |
21: Allah’a yakın olanlar ona şahit olurlar. | |
22: İşte o hayırlı insanlar, naîm cennetlerindedir. | |
23: Koltuklarına kurulup neşe ile etrafa bakınırlar. | |
24: Sen onlara bakınca yüzlerinde, cennet nimetlerinin verdiği sevinci okursun. | |
25: Kendilerine ağzı mühürlü saf şarap şişelerinden şarap ikram edilir. | |
26: Hitamı misktir, içildiğinde sonu mis gibi kokar. İşte yarışacaklarsa insanlar, bu cennet devletine konmak için yarışsınlar! | |
27: O şaraba Tesnim içkisi de karıştırılır. | |
28: Tesnim de, Allah’a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır. | |
29: Cürümlere, suçlara batanlar dünyada iken, müminlerle alay edip onlara gülerlerdi. | |
30: Yanlarından geçerken kaş göz hareketleriyle onları küçümserlerdi. | |
31: Ailelerine döndüklerinde yaptıkları bu işlerle övünüp eğlenirlerdi. | |
32: Onları gördükleri zaman: "Şunlar kaçık insanlar, anormal tipler!" derlerdi. | |
33: Hoş bunları müminlere gözcü tayin eden de yoktu ya! (Fuzulî bir tarzda, kendi kendilerinde öyle bir yetki görürlerdi). | |
34: İşte bu gün de, müminler kâfirlerin üstüne gülerler. | |
35: (35-36) Koltuklarına kurulurlar. "Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?" diye bakınırlar. | |