REM – prefixed resumption particle V – 3rd person masculine singular perfect verb الفاء استئنافية فعل ماض
فرعون
|
FRAWN
fir'ǎvnu
Fir'avn
Firaun
Fe,Re,Ayn,Vav,Nun, 80,200,70,6,50,
"PN – nominative masculine proper noun → Pharaoh" اسم علم مرفوع
الرسول
ر س ل | RSL
ÆLRSWL
r-rasūle
elçiye
the Messenger,
Elif,Lam,Re,Sin,Vav,Lam, 1,30,200,60,6,30,
N – accusative masculine noun اسم منصوب
فأخذناه
ا خ ذ | ÆḢZ̃
FǼḢZ̃NÆH
feeḣaƶnāhu
biz de onu yakaladık
so We seized him
Fe,,Hı,Zel,Nun,Elif,He, 80,,600,700,50,1,5,
CAUS – prefixed particle of cause V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine singular object pronoun الفاء سببية فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أخذا
ا خ ذ | ÆḢZ̃
ǼḢZ̃Æ
eḣƶen
bir yakalayışla
(with) a seizure
,Hı,Zel,Elif, ,600,700,1,
N – accusative masculine indefinite verbal noun اسم منصوب
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Firavun o peygambere isyan etti de Biz onu vahim bir tutuşla tuttuk alıverdik!
Elmalılı Hamdi Yazır : Ki Fir'avn o Resule ısyan etti de biz onu vehîm bir tutuşla tuttuk alıverdik
Fizilal-il Kuran : Firavun, gönderdiğimiz peygambere karşı geldi de kendisini sert bir şekilde yakalayıverdik.
Gültekin Onan : Fakat Firavun elçiye isyan etti, biz de onu pek vahim bir tarzda (azabla) yakalayıverdik.
Hakkı Yılmaz : Ama Firavun, elçiye isyan etti de Biz de onu korkunç bir tutuşla tutuverdik.
Hasan Basri Çantay : Fir'avn, o peygambere ısyânetdi de biz de onu ağır ve çetin bir tutuşla yakalayıverdik.
Hayrat Neşriyat : Fakat Fir'avun o peygambere isyân etmişti de onu şiddetli bir yakalayışla tutuverdik.
İbni Kesir : Fakat Firavun, o peygambere isyan etti. Biz de onu ağır bir yakalayışla yakaladık.
İskender Evrenosoğlu : Fakat firavun resûle asi oldu. Bunun üzerine onu çok ağır bir yakalayışla ahzettik (tutup aldık).
Muhammed Esed : Ve Firavun elçiye isyan etti, bunun üzerine Biz de onu kahredici bir tutuşla kıskıvrak yakaladık.
Ömer Nasuhi Bilmen : (16-17) Fir'avun ise o Resûle isyan etti, artık o Fir'avun'u bir şiddetli yakalamakla yakaladık. Artık siz küfrederseniz kendinizi nasıl koruyabilirsiniz? Bir günden ki, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviriverir.
Ömer Öngüt : Firavun o peygambere karşı gelmişti de, onu çok ağır bir yakalayışla yakalayıp cezalandırmıştık.
Şaban Piriş : Firavun elçiye karşı geldi de onu çok kötü bir şekilde yakaladık.
Suat Yıldırım : Firavun o Resule isyan etti. Biz de onu şiddetle cezaya çarptırdık.
Süleyman Ateş : Fir'avn, elçiye karşı geldi. Biz de onu ağır bir yakalayışla yakaladık.
Tefhim-ul Kuran : Fakat Firavun peygambere isyan etti, biz de onu pek vahim bir tarzda (azabla) yakalayıverdik.
Ümit Şimşek : Fakat Firavun peygambere karşı geldi; Biz de onu şiddetli bir azapla yakaladık.
Yaşar Nuri Öztürk : Ama Firavun, resule isyan etti de biz onu korkunç bir tutuşla tutuverdik.