Suat Yıldırım Meali |
|
1: Gâşiye’nin/dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun. | |
2: Yüzler vardır o gün yere eğilmiştir, zelildir! | |
3: Yorgundur, bitkin mi bitkindir! | |
4: Kızgın ateşe girerler. | |
5: Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler. | |
6: Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir. | |
7: Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir. | |
8: Ama yüzler vardır, o gün mutludurlar! | |
9: Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundurlar. | |
10: Pek üstün ve pek muteber bir cennettedirler. | |
11: Orada hiç boş söz işitmezler. | |
12: Orada akan berrak pınarlar... | |
13: Orada üstün, kıymetli tahtlar... | |
14: Hazırlanmış kadehler... | |
15: Dizilmiş koltuklar, yastıklar... | |
16: Yayılmış halılar ve döşemeler... | |
17: O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (Mesela) deve nasıl yaratılmış? | |
18: Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? | |
19: Dağlar nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler halinde dikilmiş. | |
20: Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış? | |
21: İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir. | |
22: Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin. | |
23: Lâkin kim ki imana sırtını döner ve inkâr eder, | |
24: Allah da onu en büyük cezaya çarptırır. | |
25: Elbet onların dönüşü Bize olacaktır. | |
26: Elbet hesaplarını görmek de Bizim işimiz olacaktır. | |