Ahmed Hulusi Meali |
|
1: De ki: "Bana vahyolunana göre; Cin'den bir topluluk (Kur'ân) dinleyip de: 'Muhakkak ki biz, hayrete düşüren bir Kur'ân işittik!' demişler. " | |
2: "(O,) rüşde (olgunluğa) yönlendiriyor. Bu sebeple iman ettik Ona! Rabbimize hiç kimseyi asla ortak tutmayacağız. " | |
3: "Muhakkak ki Rabbimizin ceddi (azamet ve sultanlığı) çok yücedir. . . Ne bir dişi eş edinmiştir ne de bir çocuk!" | |
4: "Doğrusu bizim kıt anlayışlımız, Allâh hakkında saçma iddiada bulunuyormuş!" | |
5: "Biz gerçekten, ins ve cin Allâh hakkında asla yalan söylemez, diye zannetmiştik. " | |
6: "Doğrusu, insan türünden bazı rical (erkek veya kadın), cin türünden bazı ricale (erkek veya kadın) sığınırlar. . . Bu yüzden onların azgınlıklarını artırırlar. " | |
7: "Muhakkak ki onlar (insanlar), sizin gibi düşünüp, Allâh'ın hiçbir kimseyi asla bâ's etmeyeceğini, zannetmişler!" (Bu âyet cinlerin de yaşadıkları beden boyutu itibarıyla 'Ölüm - kıyamet' aşaması sonrasına insanlar gibi vâkıf olmadıklarını göstermektedir. A. H. ) | |
8: "Gerçekten biz semâya dokunduk da onu, güçlü bekçilerle (kuvvelerle) ve şihablarla (anlamamızı önleyen ışınlarla) doldurulmuş bulduk. " | |
9: "Biz anlamak için ondan mekân edinip oturuyorduk. Şimdi ise kim dinlese kendisi için gözetleyen tahrip edici ışın bulur!" | |
10: "Gerçek ki biz, arzda (bedende) olanlardan açığa çıkarılacak olan şerr mi; yoksa Rablerinin muradı, kendilerinde bir reşad mı (hakikati müşahedenin olgunluğu), buna vâkıf değiliz. " (Bu âyet dahi göstermektedir ki Rabbinin {Esmâ hakikatinin} kişiye ne yaşatacağı, kişinin Allâh indîndeki açığa çıkış amacı, cinler tarafından bilinmemektedir. A. H. ) | |
11: "Bizden sâlihler vardır; yine bizden, ondan (Sâlihlik mertebesinden) aşağı olanlar da vardır. . . Biz çok çeşitli tarîkler (türleri - yapıları anlayışları farklı, kozmopolit halk) olduk. " | |
12: "Biz anladık ki, arzda Allâh hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O'nun hükmünün yerine gelmesini önleyemeyiz!" | |
13: "Biz hüdayı (Kurân'ı) işittiğimizde, Onun hakikat olduğuna iman ettik. . . Kim Rabbine hakikati olarak iman ederse, (artık o) ne hakkının eksik verilmesinden korkar ve ne de zillete düşürülmekten!" | |
14: "Bizden teslim olmuşlar da vardır, hükümlere âsi olan zâlimler de vardır. . . Teslim olanlar, hakikatin olgunluğuna talip olanlardır. " | |
15: "Hükümlere karşı çıkan zâlimler ise cehennem için odun oldular!" | |
16: Gerçek şu ki, onlar tarikat (hakikatine giden yol) doğrultusunda yürüselerdi, elbette onlara bol bir su (marifet ve ilimle) suvarırdık. | |
17: Onları, onunla denerdik ne oldukları açığa çıksın diye. Kim Rabbinin zikrinden (hatırlattığı Hakikatinden) yüz çevirirse, onu gittikçe şiddetlenen bir azaba sokar! | |
18: Muhakkak ki secde mahalleri Allâh içindir. O hâlde (secde hâlinde) Allâh yanı sıra başka birine yönelmeyin! | |
19: Ne zaman Abdullah (Allâh kulu - Hz. Muhammed), O'na yönelerek kalksa, çevresinde çullanıyorlar! | |
20: De ki: "Ben yalnızca Rabbime yönelirim (O'ndan isterim)! Hakikatim olan O'na hiç kimseyi ortak etmem!" | |
21: De ki: "Kesinlikle, size ne bir zarar verebilirim ve ne de hakikati yaşama olgunluğu oluşturabilirim; (bunlar Allâh'ın sizde açığa çıkaracağı şeylerdir!)" | |
22: De ki: "Gerçektir ki, kimse Allâh'tan beni kurtaramaz ve O'nun dûnunda sığınılacak yoktur!" | |
23: Sadece Allâh'tan bir bildirim ve O'nun risâletleri istisna! Kim Allâh'a ve Rasûlüne âsi olursa, sonsuza dek içinde kalacağı cehennem ateşi vardır! | |
24: Nihayet vadolundukları şeyi (ölüm) gördüklerinde anlayacaklar kim azınlıkta ve çaresizmiş! | |
25: De ki: "Vadolunduğunuz yakın mıdır, yoksa Rabbim uzun bir süre mi tanımıştır, bilmiyorum. " | |
26: Gayb'ın bilenidir! Zâtî Gayb'ını kimsede açığa çıkarmaz; | |
27: Sadece irtiza ettiği (seçtiği; arındırdığı) bir Rasûl istisnadır bundan! Muhakkak ki O, Onun (O Rasûlün) önünden ve arkasından rasat (gözeten, koruyan) koyar! | |
28: Tâ ki Rablerinin risâletlerini gerçekten tebliğ ettiklerini bilsinler. Onlardakileri ihâta etmiş ve her şeyi detaylarıyla kaydetmiştir! | |