» 68 / Kalem  :

Kuran Sırası: 68
İniş Sırası: 2
Kalem Suresi = Kalem Suresi
adini 1. ayetinde yer alan kalem kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

68: için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Tefhim-ul Kuran Meali
1: Nûn, Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.
2: Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.
3: Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.
4: Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.
5: Artık yakında göreceksin ve onlar da görmüş olacaklar.
6: Sizden hanginiz 'fitneye tutulup çıldırdığını.'
7: Elbette senin Rabbin, kimin kendi yolundan şaşırıp saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.
8: Şu halde yalanlayanlara itaat etme.
9: Onlar, senin kendilerine yaranıp onlarla uzlaşmanı arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp uzlaşacaklardı.
10: Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,
11: Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan).
12: Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkâr,
13: Zorba, saygısız, sonra da kulağı kesik,
14: Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye,
15: Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: «(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır» diyen.
16: Yakında biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.
17: Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
18: (Bu konuda) Hiçbir istisna da yapmıyorlardı.
19: Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp gelen bir bela onun üstünü sarıp kuşatıverdi.
20: Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup kapkara kesildi.
21: Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
22: «Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkın, çıkın.»
23: Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:
24: «Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın.»
25: (Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
26: Ama onu görünce: «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız» dediler.
27: «Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.»
28: (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: «Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?»
29: Dediler ki: «Rabbimiz, seni tesbih eder yüceltiriz; gerçekten bizler zalim olanlarmışız.»
30: Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamağa başladılar:
31: «Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız» dediler.
32: «Belki Rabbimiz, onun yerine ondan daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz.»
33: İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; onlar bir bilseler.
34: Şüphe yok, muttaki olanlar için Rableri katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.
35: Öyleyse, Müslümanları suçlu günahkâr olanlar gibi (eşit) kılar mıyız?
36: Size ne oluyor? Siz nasıl hüküm veriyorsunuz?
37: Yoksa sizin (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
38: İçinde, siz neyi seçip beğenirseniz, mutlaka sizin olacak, diye.
39: Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.
40: Onlara sor: «Onlardan hanginiz bunun savunuculuğunu yapacak?»
41: Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını da getirsinler.
42: Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler.
43: Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük,' kendilerine de zillet sarıp kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.
44: Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (günahla yükletip azaba) yaklaştıracağız.
45: Ben, onlara süre tanıyorum. Hiç şüphesiz benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır.
46: Yoksa sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?
47: Yoksa gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp duruyorlar?
48: Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.
49: Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşıp yetişmeseydi, mutlaka kendisi yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.
50: Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.
51: O küfretmekte olanlar, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle yıkıp devireceklerdi. «O, gerçekten bir delidir» diyorlar.
52: Oysa o (Kur'an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)ten başka bir şey değildir.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]
Kurandan.org - "Kuran Sözlüğü Projesi" - Araştırma & İnceleme Sayfası [BETA]
{index.php}