Muhammed Esed Meali |
|
1: Nun. Düşün kalemi ve (onunla) yazdıklarını! | |
2: Sen bir deli değilsin, Rabbinin nimeti sayesinde! | |
3: Ve senin için kesintisiz bir ödül vardır; | |
4: çünkü sen, üstün bir hayat tarzına sahipsin; | |
5: ve (bir gün) sen de göreceksin, onlar, (şimdi seni küçümseyenler) de görecekler, | |
6: hanginiz(in) akıldan yoksun olduğunu. | |
7: Gerçek şu ki, yalnız senin Rabbin, kimin kendi yolundan saptığını bilir ve yalnız O'dur, kimin doğru yolda olduğunu bilen. | |
8: O halde, hakikati yalanlayanlar(ın arzu ve özlemlerin)e uyma! | |
9: Onlar senin (kendilerine) yumuşak davranmanı isterler ki kendileri de (sana) yumuşak davransınlar. | |
10: Ayrıca, yemin edip duran alçağa uyma, | |
11: (yahut) iğrenç dedikodular yapan iftiracıya, | |
12: (yahut) iyiliğe mani olana, (yahut) günahkar zorbaya, | |
13: (yahut) ihtiraslarına esir olmuş zalime ve bütün bunların ötesinde (hemcinslerine) hiçbir faydası dokunmayana. | |
14: Onun mal mülk ve çocuk sahibi olmasından mıdır | |
15: ki ne zaman mesajlarımız böyle birine iletildiyse, "Bunlar eski zaman hikayeleri!" demişti? | |
16: (Bunun için) Biz onu, yakasını kurtaramayacağı bir zillet ile damgalayacağız! | |
17: Ve Biz o (günahkar)ları (sadece) sınayacağız, tıpkı ağaçtaki meyveleri ertesi gün kesinlikle toplayacağına yemin eden bazı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi; | |
18: ve onlar (Allah'ın iradesi ile ilgili) hiçbir istisnai kayıt da koymamışlardı: | |
19: bunun üzerine, onlar uykudayken Rabbinden (gelen) bir salgın o (bahçeyi) sarmıştı, | |
20: ve ertesi gün (bütün bitkiler) sararıp kurumuştu. | |
21: Sabah erken kalktıklarında birbirlerine seslendiler: | |
22: "Meyve toplamak istiyorsanız erkenden tarlanıza gidin!" | |
23: Derken yola koyuldular, giderken fısıldaşıyorlardı: | |
24: "Bugün hiçbir yoksul, bahçeye girip (siz habersizken) yanınıza (sokulmayacak)!" | |
25: ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler. | |
26: Ama bahçeye bakıp onu (tanınmaz halde) görünce: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız!" diye bağırdılar; | |
27: (ve sonra da) "Hayır, galiba elimizden çıkmış!" (dediler). | |
28: Aralarındaki en akl-ı selim sahibi olanı, "Ben size, Allah'ın sınırsız şanını yüceltmelisiniz demedim mi?" diye sordu. | |
29: Onlar: "Rabbimizin şanı yücedir! Doğrusu biz zulüm işliyorduk!" diye cevap verdiler; | |
30: ve sonra dönüp birbirlerini suçlamaya başladılar. | |
31: (Sonunda) "Yazıklar olsun bize!" dediler, "Gerçekten biz küstahça davranmıştık! | |
32: (Ama) belki Rabbimiz yerine daha iyisini bize bağışlayacak. Biz de ümitle O'na yöneleceğiz!" | |
33: İşte (bazı insanları bu dünyada denemek için verdiğimiz) azap böyledir ama öteki dünyada (günahkarların uğrayacağı) azap daha şiddetli olacak; keşke bunu bilselerdi! | |
34: Çünkü, (yalnız) Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanları Rableri katında mutluluk bahçeleri beklemektedir: | |
35: yoksa, Bize teslim olanlara suçlular ile aynı şekilde mi davranalım? | |
36: Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? | |
37: Yoksa dönüp baktığınız (özel) bir kitabınız mı var, | |
38: içinde istediğiniz her şeyi bulabileceğiniz (bir kitap)? | |
39: Yoksa vereceğiniz her hükmün sizin (meşru hakkınız) olacağına dair Kıyamet Günü'ne kadar Bizi bağlayan sağlam bir vaad mi aldınız? | |
40: Onlara sor hangisi bunu yüklenecek! | |
41: Yoksa görüşlerini destekleyen bilge kişiler mi var? Peki, iddialarında samimi iseler kendilerini destekleyenleri göstersinler, | |
42: insan bedeninin bir kemik yığınından ibaret hale getirileceği gün ve onların, (şimdi hakikati inkar edenlerin, Allah'ın huzurunda) secde etmeye çağrılacakları ama onu yapmaya güçlerinin yetmeyeceği gün. | |
43: (işte o Gün) gözleri zilletin ağırlığıyla ürkekleşip durgunlaşacaktır; çünkü hayatta iken (Allah'ın huzurunda) secde etmeye çağrılmaları (boşa gitmişti). | |
44: O halde bu haberi yalanlayanları Bana bırak. Onları, ne olup bittiğini fark etmeyecekleri şekilde, yavaş yavaş alçaltacağız; | |
45: çünkü onlara bir süre belli bir üstünlük versem de Benim ince planım son derece sağlamdır! | |
46: Yoksa, (ey Peygamber,) onlardan bir karşılık isteyeceğinden ve böylece (seni dinledikleri için) borç yükü altında kalacaklar(ından mı korkuyorlar)? | |
47: Yoksa, (bütün varoluşun) gizli gerçekliği(nin) kendi kavrayış alanları içinde (olduğunu), böylece (zamanla) onu yazabilecekler(ini) mi (zannediyorlar)? | |
48: Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabırla katlan ve öfkeye kapılıp da sonra (ızdırap içinde) haykıran büyük balık sahibi gibi olma! | |
49: (Ve hatırla:) o'na Rabbinin rahmeti ulaşmamış olsaydı mutlaka aşağılanmış bir şekilde ıssız bir sahile atılmış olurdu | |
50: ama (bilindiği gibi,) Rabbi o'nu alıp dürüst ve erdemliler arasına koydu. | |
51: Bu nedenle, hakikati inkara şartlanmış olanlar bu uyarı ve öğüdü her duyduklarında gözleriyle seni öldürecek gibi olsalar ve "(Muhammed mi?) o kesinlikle bir delidir!" deseler bile, (sabırlı ol.) | |
52: (Sabırlı ol!) Çünkü bu, (Allah'tan) bütün insanlığa yönelik bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir. | |