Ahmet Varol Meali |
|
1: Kaf. Şerefli Kur'an'a yemin olsun, | |
2: Hayır, kendilerine içlerinden bir uyarıcı gelmesine hayret ettiler de o inkar edenler: 'Bu şaşılacak bir şeydir' dediler. | |
3: Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden hayata döneceğiz)? Bu, uzak bir dönüştür. | |
4: Biz yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda da (her şeyi) saklayan bir kitap vardır. | |
5: Hayır, onlar hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Şimdi onlar çalkantılı bir durum içindedirler. | |
6: Üstlerindeki göğü nasıl yaptığımıza ve süslediğimize bakmadılar mı? Onun hiçbir çatlağı yoktur. | |
7: Yeri de yaydık, üzerine sabit dağlar yerleştirdik ve onda gönül açan her çiftten bitirdik. | |
8: Gönülden boyun eğen her kulun gönül gözünü açmak ve ibret vermek için. | |
9: Gökten bereketli bir su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. | |
10: Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcukları olan uzun uzun hurma ağaçları. | |
11: Kullar için rızık olarak. Onunla (o suyla) ölü bir beldeyi dirilttik. İşte (kabirden) çıkış da böyledir. | |
12: Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanlamıştı. | |
13: Ad, Firavun ve Lut'un kardeşleri de. | |
14: Eyke halkı ve Tubba kavmi de. Hepsi elçileri yalanladılar. Böylece tehdidim (onlara) hak oldu. | |
15: Biz ilk yaratışta aciz mi düştük? Hayır, onlar yeni bir yaratmadan şüphe içindedirler. | |
16: Andolsun ki, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. | |
17: Hatırla ki, (onun) sağında ve solunda oturan iki kaydedici (melek) kaydeder. | |
18: O hiçbir söz söylemez ki yanında bir gözetleyici hazır bulunmasın. | |
19: Bir de ölüm sarhoşluğu gerçek olarak gelmiştir. 'İşte bu kendisinden kaçtığın şeydir.' | |
20: Sur'a da üflenmiştir. İşte bu tehdid(in gerçekleşmesi) günüdür. | |
21: Her can beraberinde bir sürücü ve bir şahitle gelir. | |
22: 'Andolsun sen bundan habersizdin. Şimdi (gözündeki) perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün pek keskindir.' | |
23: Yakını der ki: 'İşte şu yanımdaki hazırdır.' [1] | |
24: 'Atın cehenneme her inatçı kâfiri. | |
25: Hayra engel olan saldırgan şüpheciyi. | |
26: Ki o Allah'la beraber başka ilah edindi. O halde atın onu şiddetli azabın içine.' | |
27: Yakını der ki: 'Rabbimiz! Onu ben azdırmadım. Fakat o uzak bir sapıklığın içindeydi.' | |
28: (Allah) der ki: 'Huzurumda çekişmeyin. Ben size daha önce tehdit göndermiştim. | |
29: Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.' | |
30: O gün cehenneme: 'Doldun mu?' deriz. O da: 'Daha fazlası var mı?' der. | |
31: Cennet takva sahiplerine uzak olmayacak şekilde yaklaştırılmıştır. | |
32: 'Bu sizin vaadolunduğunuz şeydir. Gönülden Allah'a dönen, (Allah'ın hükümlerini) koruyan, | |
33: Görmediği halde Rahman'dan korkan ve içtenlikle (Allah'a) yönelmiş kalple gelen herkes için. | |
34: Oraya esenlikle girin. İşte bu sonsuzluk günüdür.' | |
35: Orada istedikleri her şey onlarındır ve katımızda daha fazlası da var. | |
36: Onlardan önce nice nesilleri helak ettik ki onlar bunlardan daha güçlüydüler. Öyle ki memleketleri delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı? | |
37: Şüphesiz bunda kalbi olan yahut kendini vererek kulak asan kimse için bir öğüt vardır. | |
38: Andolsun biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı. | |
39: Sen onların dediklerine sabret ve güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. | |
40: Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkasından O'nu tesbih et. | |
41: Çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı gün dinle! | |
42: O gün o çığlığı gerçek olarak duyarlar. İşte bu (kabirlerden) çıkış günüdür. | |
43: Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de bizedir. | |
44: O gün yer onlara yarılır, (onlar da) hızla çıkarlar. İşte bu bize göre kolay olan bir toplamadır. | |
45: Biz onların ne söylediklerini daha iyi biliyoruz. Sen onların üzerlerinde bir zorlayıcı değilsin. O halde sen tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver. | |