Ahmed Hulusi Meali |
|
1: Kaf (KAF harfi {ENE} Eniyet'e işaret eder. İnsan Zâtının üç mertebesi olan Ahadiyet, Eniyet ve Hüviyet tecellilerinden ilk açığa çıkış olan eniyet = ene = ego = BEN noktasına işaret eder. Kaf Dağı, Benlik dağı olarak tasavvufta sembolleştirilir. Dağ, benliğin sembolüdür. Allâhu âlem. A. H. )! Kur'ân-ı Meciyd (açıklanan muhteşem Bilgi)! | |
2: Bilakis aralarından bir uyarıcı onlara geldi diye hayret ettiler de, o hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle dedi: "Bu çok acayip bir şey. . . " | |
3: "Öldükten ve toprak olduktan sonra mı (bâ's olunacağız)? O, çok uzak (dönüşü mümkün olmayan) bir geri dönüştür. " | |
4: Arzın onlardan noksanlaştırdığı şeyi (yaşlılığın eksilttiklerini) gerçekten bilmişizdir. . . Kitab-ı Hafiyz (koruyup kayıt eden kitap = memory) indîmizdedir (varlığın ruhunda). | |
5: Hayır, onlara geldiğinde Hakikatlerini yalanladılar! Onlar pek karışık bir iş içindedirler. | |
6: (Kendilerini arz - beden kabullendikleri içindir ki) üstlerindeki semâya (bilinçlerine) bakmadılar mı ki, onu nasıl oluşturduk ve (duyularla) bezedik! Onun hiçbir kusuru da yoktur! | |
7: Arzı (bedeni) geliştirdik; onda sâbit dağlar (organlar) oluşturduk! Onda her güzel çiftten (çift DNA sarmalından) bedenin nebatî özelliklerini meydana getirdik. | |
8: (Hakikatine) dönen her kula basîretini açmak ve hatırlatıp öğüt vermek için. | |
9: Semâdan bereketli bir su (ilim) indirdik de onunla cennetler (hakikatindeki kuvvelerin güzelliğini hissettirdik) ve hasat edilen taneler (çeşitli marifetler) bitirdik. | |
10: Salkım salkım meyveleriyle yüksek hurma ağaçları da. . . | |
11: Kullara yaşam gıdası olması için. . . Onunla ölü bir beldeyi dirilttik. . . İşte huruç (dünyalarından - kozalarından çıkış) böylecedir. | |
12: Onlardan önce Nuh'un kavmi, Ress Ashabı ve Semud da yalanladı (vefat sonrası ölümsüz ebedî yaşamı). | |
13: Ad, Firavun ve Lût'un kardeşleri de (yalanladı). | |
14: Ashab-ı Eyke ve Tubba kavmi de (yalanladı). . . Hepsi Rasûlleri yalanladı da bu yüzden duyurulan azabım hak oldu. | |
15: İlk yaratmada yetersiz mi kaldık? Hayır, onlar halk-ı cedîd'den (yeni yaratılış'tan) kuşku içindeler. | |
16: Andolsun ki insanı biz yarattık. . . Ona (bilincinin oluşturduğu) nefsinin vesvese verdiği şeyi (kendini beden kabullenme fikrini) biliriz. . . Biz ona, şah damarından daha yakınız! | |
17: Sağından ve solundan kayıtla görevli iki kaydedici kuvve, kaydederler! | |
18: (İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır! | |
19: Hak olarak Sekrat'ül Mevt (ölüm sarhoşluğu) yaşanmaya başlanmıştır! İşte bu senin kendisinden kaçıp durduğun şeydir. | |
20: Sur'a (bedene) üflenmiştir (üflenme içten dışadır; ruh, bedenden çıkmıştır)! İşte bu uyarıldığınız süreçtir! | |
21: Her nefs (bilinç), birlikte olduğu sevk edici (doğal bedensellikle oluşmuş kişiliği) ve bir şahit (içindeki Hakk'ın sesi olan vicdanının seslenişi) ile gelmiştir! | |
22: "Andolsun bundan gaflet içinde (kozanda yaşıyor) idin. . . Senden perdeni kaldırdık! Bugün artık görme kuvven pek keskindir!" (denilir). | |
23: Onun karîni (bedeni - cinnden olan dost) dedi ki: "İşte benim yanımdaki hazır. " | |
24: (Denilir): "Her inatçı hakikati reddedici nankörü, atın Cehennem'in içine!" | |
25: "O her hayrı (Hakkanî olanı) engelleyen, şüpheciyi. " | |
26: "O ki, Allâh yanı sıra başka tanrı oluşturdu! Artık atın onu şiddetli azabın içine!" | |
27: Onun karîni ("insan" olarak hitap bilince olup; karîni, beden olarak da anlaşılabilir veya cinn dostu) dedi ki: "Rabbimiz, onu ben tuğyan ettirmedim (azdırmadım), ne var ki o (inanç olarak) uzak bir sapkınlık içinde idi. " | |
28: (Allâh) buyurdu: "Huzurumda hasımlaşıp tartışmayın (huzurumda tartışma yoktur)! Sizi başınıza gelecekler konusunda önceden uyarmıştım!" | |
29: "Benim katımda hüküm değiştirilmez! Ben kullara zulmedici değilim!" | |
30: O süreçte Cehennem'e: "Doldun mu?" deriz. . . (Cehennem de): "Daha var mı?" der. | |
31: Korunanlar için de cennet yaklaştırılmıştır. . . Zaten uzak değildir. | |
32: "Bu vadolunduğunuzdur" denir, hakikatine yönelip bu hâlini koruyanlara. . . | |
33: Gaybı olarak Rahmân'dan haşyet eden ve (hakikatine) dönük şuurla gelen kimse için. | |
34: Selâm olarak (Selâm isminin işaret ettiği özelliği yaşayarak) girin ona. . . İşte bu sonsuz yaşam sürecidir! | |
35: Onda, onlar için diledikleri her şey var! Katımızda ise fazlası var! | |
36: Onlardan önce nice nesil helâk ettik ki onlar güç itibarıyla bunlardan daha çetindiler! Bu yüzden beldelerde delik aradılar (sığınacak). . . Kaçıp sığınacak bir yer var mı? | |
37: Şüphesiz ki bu hatırlatıcı, şuur sahibi yahut uyanık olarak dinleyen kimse içindir! | |
38: Andolsun ki semâları, arzı ve ikisi arasında olanları altı süreçte yarattık! Bize yorgunluk dokunmadı! | |
39: Onların dediklerine sabret! Güneş'in doğuşundan önce de gurubundan önce de Rabbinin Hamdi olarak (işlevini yerine getirip) tespih et! | |
40: Gecede O'nu tespih et, secdelerin ardından da! | |
41: Seslenenin, içinden sesleneceği süreçte dinle! | |
42: Hak olarak o sayhayı işitecekleri süreçtir! İşte o, (kozalarının dışındaki gerçekliği fark etme) çıkış sürecidir! | |
43: Muhakkak ki biz, evet biziz dirilten, öldüren! Dönüş de bizedir! | |
44: O süreçte arz (beden) onlardan hızla kopup ayrılır! İşte bu bizim üzerimize kolay bir haşr'dır. | |
45: Biz, onlarda olarak, neler söylediklerini daha iyi biliriz! Sen onlar üzerinde zorla yaptırıcı değilsin! Azap uyarımdan korkana, Kur'ân olarak (hakikati) hatırlat! | |