Ümit Şimşek Meali |
|
1: Kaf. Şerefi pek yüce olan Kur'ân'a and olsun. | |
2: Kâfirler içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar da 'Bu ne acaip şey!' dediler. | |
3: 'Ölüp de toprak olduktan sonra mı dirilecekmişiz? Ne uzak bir dönüş bu?' | |
4: Toprağın onlardan neyi eksilttiğini Biz biliriz. Katımızda, herşeyi saklayan bir kitap vardır. | |
5: Doğrusu, onlar kendilerine hak geldiğinde onu yalanladılar; onun için şaşkın bir haldedirler. | |
6: Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl bina edip süslemişiz ki, hiçbir gediği yoktur. | |
7: Yeryüzünü de döşedik, onda sağlam dağlar diktik, her güzel çiftten bitkiler yeşerttik: | |
8: Hakka yönelecek herbir kulun gönül gözünü açsın ve ibret olsun diye. | |
9: Gökten de bereketli bir suyu peyderpey indirdik; onunla bağlar ve biçilecek taneli ekinler bitirdik. | |
10: Salkımları üst üste binmiş yüksek hurma ağaçları bitirdik. | |
11: Tâ ki kullara rızık olsun. Biz o suyla ölü bir beldeye can verdik. Kabirlerden çıkışınız da işte böyledir. | |
12: Onlardan önce Nuh kavmi de peygamberlerini yalanlamıştı, Ress halkı da, Semud da. | |
13: Âd da, Firavun da, Lût'un hemşehrileri de. | |
14: Eyke halkı ile Tübba' kavmi de. Hepsi de peygamberleri yalanladı ve onlara vaad ettiğim azabı hak etti. | |
15: Yoksa ilk yaratış Bize zor mu geldi? Böyle olmadığını onlar da biliyorlar; fakat yeni bir yaratılıştan şüphe ediyorlar. | |
16: Biz insanı yarattık; nefsinin ona ne fısıldadığını da biliriz. Çünkü Biz ona şahdamarından daha yakınız. | |
17: Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek herşeyi kaydetmektedir. | |
18: Ağzından ne söz çıkacak olsa, yanında onu gözetleyen ve kaydeden biri vardır. | |
19: Derken ölüm sarhoşluğu gerçekten geliverir. İşte buydu kaçıp durduğun şey! | |
20: Ve sûra üfürülür. Bu da vaad edilen gündür. | |
21: Herkes yanında bir sevk edici, bir de şahitle beraber gelir. | |
22: Doğrusu sen bunu umursamıyordun. Ama üzerinden perdeyi kaldırdık; bugün gözün pek keskindir. | |
23: Beraberindeki, 'İşte, onun defteri yanımda hazır' der. | |
24: Atın Cehenneme herbir inatçı kâfiri! | |
25: Hayra engel olanı, haddini aşanı, şüphelere dalanı! | |
26: Allah ile beraber tanrılar edineni! Atın onu azabın en şiddetlisine! | |
27: Arkadaşı der ki: 'Rabbimiz, onu ben azdırmadım. O zaten derin bir sapıklıktaydı.' | |
28: Allah buyurur: Huzurumda çekişmeyin. Ben sizi daha önce uyarmıştım. | |
29: Benim katımda hüküm değişmez; Ben kullarıma haksızlık da etmem. | |
30: Biz o gün Cehenneme 'Doldun mu?' dedikçe, o 'Daha yok mu?' der. | |
31: Cennet ise takvâ sahiplerine alabildiğine yaklaştırılmıştır. | |
32: İşte, Allah'a yönelen ve Onu daima hatırlayan herkes için size vaad olunan budur. | |
33: Onlar, görmedikleri halde Rahmân'dan korkan ve Ona yönelmiş bir kalple huzuruna gelen kimselerdir. | |
34: Esenlikle girin oraya; bugün ebediyet günüdür. | |
35: Orada onların diledikleri herşey var; üstüne, katımızdan bir de fazlası var. | |
36: Biz onlardan önce nice nesiller helâk ettik ki, onlardan çok daha güçlüydüler; fakat diyar diyar kaçacak delik aradılar. Allah'ın azabından sığınılacak yer mi olur? | |
37: İşte bunda kalbi olan veya görerek kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. | |
38: Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık da Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı. | |
39: Sen onların söylediklerine sabret; Rabbini güneşin doğuşundan ve batışından önce hamd ile tesbih et. | |
40: Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardında da Onu tesbih et. | |
41: Nida edicinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver. | |
42: O gün insanlar o sesi hak olarak işitirler. İşte bu çıkış günüdür. | |
43: Biz diriltir, Biz öldürürüz; dönüş de yine Bizedir. | |
44: O gün yer yarılır, onlar hızla koşarlar. Bu Bizim için pek kolay bir toplayıştır. | |
45: Onların ne dediğini Biz pekalâ biliyoruz. Sen onlar üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Benim tehdidimden korkanlara sen Kur'ân ile öğüt ver. | |