» 50 / Kâf  :

Kuran Sırası: 50
İniş Sırası: 34
Kaf Suresi = Kaf Suresi
adini 1. ayetinde geçen kaf harfinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45

50: için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Gültekin Onan Meali
1: Kaf. 'Şerefli üstün' Kuran'a andolsun.
2: Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler.
3: "Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltilecek mişiz)? Bu uzak bir dönüş (iddiasıdır)."
4: Doğrusu biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp koruyan bir kitap vardır.
5: Hayır, hak kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar, derin bir sarsıntı (emrin meriyc) içinde bulunuyorlar.
6: Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onda hiçbir çatlak yok.
7: Yeri de (nasıl) döşeyip yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.
8: (Bunlar,) 'içten Tanrı'ya yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir.
9: Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.
10: Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da.
11: Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir.
12: Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.
13: Ad, Firavun ve Lut'un kardeşleri,
14: Eyke halkı ve Tubba kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.
15: Ya, biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar 'karmaşık bir kuşku' içindedirler.
16: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.
17: Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken.
18: O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
19: O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "işte bu, senin yan çizip kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da).
20: Sura da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
21: (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.
22: "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin. İşte biz de senin üzerindeki örtüyü açıp kaldırdık. Artık bugün görüş gücün keskindir."
23: Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey."
24: Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı kafiri atın cehennemin içine.
25: Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi.
26: Ki o Tanrı'yla beraber başka bir tanrı edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın.
27: Onun yakın dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp azdırmadım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi."
28: (Tanrı:) "Benim huzurumda çekişip durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim."
29: "Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve ben kullara zulmedici değilim."
30: O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek.
31: Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.
32: Bu size vaadolunandır; (Tanrı'ya) yönelen/dönen (evvab), (İslam'ın hükümlerini) koruyan;
33: Görmediği halde Rahmana karşı 'içi titreyerek korku duyan' ve 'içten Tanrı'ya yönelmiş' bir kalp ile gelen içindir.
34: "Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür."
35: Orada diledikleri her şey onlarındır; katımızda daha fazlası da var.
36: Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
37: Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.
38: Andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.
39: Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
40: Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et.
41: Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;
42: O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür.
43: Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren biziz, biz. Ve dönüş de bizedir.
44: O gün yer, onlardan çatlayıp ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, bize göre oldukça kolay olan bir haşir (sizi bir arada toplama)dır.
45: Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, benim kesin tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]
Kurandan.org - "Kuran Sözlüğü Projesi" - Araştırma & İnceleme Sayfası [BETA]
{index.php}