» 61 / Saff  5:

Kuran Sırası: 61
İniş Sırası: 109
Saffat Suresi = Saf Tutma Suresi
4. ayette mü’minlerin saf tutarak Allah yolunda mücadele etmeleri anlatildigindan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

61:5 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
bir zaman | demişti | Musa | kavmine | EY/HEY/AH | kavmim | niçin? | beni incitiyorsunuz | halde | biliyorsunuz | gerçekten benim | elçisi (olduğumu) | Allah'ın | size | zaman | onlar eğrildiği | eğriltti | Allah da | kalblerini | ve Allah | | doğru yola iletmez | kavmi | yoldan çıkan |

WÎZ̃ GÆL MWS LGWMH GWM LM TÙZ̃WNNY WGD̃ TALMWN ǼNY RSWL ÆLLH ÎLYKM FLMÆ ZÆĞWÆ ǼZÆĞ ÆLLH GLWBHM WÆLLH YHD̃Y ÆLGWM ÆLFÆSGYN
ve iƶ ḳāle mūsā liḳavmihi ḳavmi lime tu'ƶūnenī veḳad teǎ'lemūne ennī rasūlu llahi ileykum felemmā zāğū ezāğa llahu ḳulūbehum vallahu yehdī l-ḳavme l-fāsiḳīne

وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِي وَقَدْ تَعْلَمُونَ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WÎZ̃ = ve iƶ : bir zaman
2. GÆL = ḳāle : demişti
3. MWS = mūsā : Musa
4. LGWMH = liḳavmihi : kavmine
5. YÆ = yā : EY/HEY/AH
6. GWM = ḳavmi : kavmim
7. LM = lime : niçin?
8. TÙZ̃WNNY = tu'ƶūnenī : beni incitiyorsunuz
9. WGD̃ = veḳad : halde
10. TALMWN = teǎ'lemūne : biliyorsunuz
11. ǼNY = ennī : gerçekten benim
12. RSWL = rasūlu : elçisi (olduğumu)
13. ÆLLH = llahi : Allah'ın
14. ÎLYKM = ileykum : size
15. FLMÆ = felemmā : zaman
16. ZÆĞWÆ = zāğū : onlar eğrildiği
17. ǼZÆĞ = ezāğa : eğriltti
18. ÆLLH = llahu : Allah da
19. GLWBHM = ḳulūbehum : kalblerini
20. WÆLLH = vallahu : ve Allah
21. LÆ = lā :
22. YHD̃Y = yehdī : doğru yola iletmez
23. ÆLGWM = l-ḳavme : kavmi
24. ÆLFÆSGYN = l-fāsiḳīne : yoldan çıkan
bir zaman | demişti | Musa | kavmine | EY/HEY/AH | kavmim | niçin? | beni incitiyorsunuz | halde | biliyorsunuz | gerçekten benim | elçisi (olduğumu) | Allah'ın | size | zaman | onlar eğrildiği | eğriltti | Allah da | kalblerini | ve Allah | | doğru yola iletmez | kavmi | yoldan çıkan |

[] [GWL] [] [GWM] [Y] [GWM] [] [ÆZ̃Y] [] [ALM] [] [RSL] [] [] [] [ZYĞ] [ZYĞ] [] [GLB] [] [] [HD̃Y] [GWM] [FSG]
WÎZ̃ GÆL MWS LGWMH GWM LM TÙZ̃WNNY WGD̃ TALMWN ǼNY RSWL ÆLLH ÎLYKM FLMÆ ZÆĞWÆ ǼZÆĞ ÆLLH GLWBHM WÆLLH YHD̃Y ÆLGWM ÆLFÆSGYN

ve iƶ ḳāle mūsā liḳavmihi ḳavmi lime tu'ƶūnenī veḳad teǎ'lemūne ennī rasūlu llahi ileykum felemmā zāğū ezāğa llahu ḳulūbehum vallahu yehdī l-ḳavme l-fāsiḳīne
وإذ قال موسى لقومه يا قوم لم تؤذونني وقد تعلمون أني رسول الله إليكم فلما زاغوا أزاغ الله قلوبهم والله لا يهدي القوم الفاسقين

[] [ق و ل] [] [ق و م] [ي] [ق و م] [] [ا ذ ي] [] [ع ل م] [] [ر س ل] [] [] [] [ز ي غ] [ز ي غ] [] [ق ل ب] [] [] [ه د ي] [ق و م] [ف س ق]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | WÎZ̃ ve iƶ bir zaman And when
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle demişti said
موسى | MWS mūsā Musa Musa
لقومه ق و م | GWM LGWMH liḳavmihi kavmine to his people,
يا ي | Y EY/HEY/AH """O "
قوم ق و م | GWM GWM ḳavmi kavmim my people!
لم | LM lime niçin? Why
تؤذونني ا ذ ي | ÆZ̃Y TÙZ̃WNNY tu'ƶūnenī beni incitiyorsunuz do you hurt me
وقد | WGD̃ veḳad halde while certainly
تعلمون ع ل م | ALM TALMWN teǎ'lemūne biliyorsunuz you know
أني | ǼNY ennī gerçekten benim that I am
رسول ر س ل | RSL RSWL rasūlu elçisi (olduğumu) (the) Messenger
الله | ÆLLH llahi Allah'ın (of) Allah
إليكم | ÎLYKM ileykum size "to you?"""
فلما | FLMÆ felemmā zaman Then when
زاغوا ز ي غ | ZYĞ ZÆĞWÆ zāğū onlar eğrildiği they deviated,
أزاغ ز ي غ | ZYĞ ǼZÆĞ ezāğa eğriltti (was caused to) deviate
الله | ÆLLH llahu Allah da (by) Allah
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbehum kalblerini their hearts.
والله | WÆLLH vallahu ve Allah And Allah
لا | (does) not
يهدي ه د ي | HD̃Y YHD̃Y yehdī doğru yola iletmez guide
القوم ق و م | GWM ÆLGWM l-ḳavme kavmi the people,
الفاسقين ف س ق | FSG ÆLFÆSGYN l-fāsiḳīne yoldan çıkan the defiantly disobedient.
bir zaman | demişti | Musa | kavmine | EY/HEY/AH | kavmim | niçin? | beni incitiyorsunuz | halde | biliyorsunuz | gerçekten benim | elçisi (olduğumu) | Allah'ın | size | zaman | onlar eğrildiği | eğriltti | Allah da | kalblerini | ve Allah | | doğru yola iletmez | kavmi | yoldan çıkan |

[] [GWL] [] [GWM] [Y] [GWM] [] [ÆZ̃Y] [] [ALM] [] [RSL] [] [] [] [ZYĞ] [ZYĞ] [] [GLB] [] [] [HD̃Y] [GWM] [FSG]
WÎZ̃ GÆL MWS LGWMH GWM LM TÙZ̃WNNY WGD̃ TALMWN ǼNY RSWL ÆLLH ÎLYKM FLMÆ ZÆĞWÆ ǼZÆĞ ÆLLH GLWBHM WÆLLH YHD̃Y ÆLGWM ÆLFÆSGYN

ve iƶ ḳāle mūsā liḳavmihi ḳavmi lime tu'ƶūnenī veḳad teǎ'lemūne ennī rasūlu llahi ileykum felemmā zāğū ezāğa llahu ḳulūbehum vallahu yehdī l-ḳavme l-fāsiḳīne
وإذ قال موسى لقومه يا قوم لم تؤذونني وقد تعلمون أني رسول الله إليكم فلما زاغوا أزاغ الله قلوبهم والله لا يهدي القوم الفاسقين

[] [ق و ل] [] [ق و م] [ي] [ق و م] [] [ا ذ ي] [] [ع ل م] [] [ر س ل] [] [] [] [ز ي غ] [ز ي غ] [] [ق ل ب] [] [] [ه د ي] [ق و م] [ف س ق]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | WÎZ̃ ve iƶ bir zaman And when
Vav,,Zel,
6,,700,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle demişti said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
موسى | MWS mūsā Musa Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – nominative masculine proper noun → Musa"
اسم علم مرفوع
لقومه ق و م | GWM LGWMH liḳavmihi kavmine to his people,
Lam,Gaf,Vav,Mim,He,
30,100,6,40,5,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يا ي | Y EY/HEY/AH """O "
Ye,Elif,
10,1,

قوم ق و م | GWM GWM ḳavmi kavmim my people!
Gaf,Vav,Mim,
100,6,40,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
أداة نداء
اسم منصوب والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لم | LM lime niçin? Why
Lam,Mim,
30,40,
P – prefixed preposition lām
INTG – interrogative noun
جار ومجرور
تؤذونني ا ذ ي | ÆZ̃Y TÙZ̃WNNY tu'ƶūnenī beni incitiyorsunuz do you hurt me
Te,,Zel,Vav,Nun,Nun,Ye,
400,,700,6,50,50,10,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وقد | WGD̃ veḳad halde while certainly
Vav,Gaf,Dal,
6,100,4,
CIRC – prefixed circumstantial particle
CERT – particle of certainty
الواو حالية
حرف تحقيق
تعلمون ع ل م | ALM TALMWN teǎ'lemūne biliyorsunuz you know
Te,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,70,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أني | ǼNY ennī gerçekten benim that I am
,Nun,Ye,
,50,10,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
رسول ر س ل | RSL RSWL rasūlu elçisi (olduğumu) (the) Messenger
Re,Sin,Vav,Lam,
200,60,6,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الله | ÆLLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
إليكم | ÎLYKM ileykum size "to you?"""
,Lam,Ye,Kef,Mim,
,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فلما | FLMÆ felemmā zaman Then when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
زاغوا ز ي غ | ZYĞ ZÆĞWÆ zāğū onlar eğrildiği they deviated,
Ze,Elif,Ğayn,Vav,Elif,
7,1,1000,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أزاغ ز ي غ | ZYĞ ǼZÆĞ ezāğa eğriltti (was caused to) deviate
,Ze,Elif,Ğayn,
,7,1,1000,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
الله | ÆLLH llahu Allah da (by) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbehum kalblerini their hearts.
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – accusative feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والله | WÆLLH vallahu ve Allah And Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"REM – prefixed resumption particle
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو استئنافية
لفظ الجلالة مرفوع
لا | (does) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يهدي ه د ي | HD̃Y YHD̃Y yehdī doğru yola iletmez guide
Ye,He,Dal,Ye,
10,5,4,10,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
القوم ق و م | GWM ÆLGWM l-ḳavme kavmi the people,
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الفاسقين ف س ق | FSG ÆLFÆSGYN l-fāsiḳīne yoldan çıkan the defiantly disobedient.
Elif,Lam,Fe,Elif,Sin,Gaf,Ye,Nun,
1,30,80,1,60,100,10,50,
ADJ – accusative masculine plural active participle
صفة منصوبة

Konu Başlığı: [61:4-5] Düzenli Birlikler

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve an o zamânı ki hani Mûsâ, kavmine, ey kavmim demişti, ne diye beni incitirsiniz ve gerçekten de bilirsiniz ki ben, şüphe yok ki Allah'ın gönderdiği peygamberim size; derken onlar, eğrilince Allah da gönüllerini gerçekten bâtıla meylettirdi ve Allah, buyruktan çıkan topluluğu doğru yola sevketmez.
Adem Uğur : Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
Ahmed Hulusi : Hani Musa kavmine dedi ki: "Ey kavmim. . . Size (irsâl olmuş) Rasûlullâh olduğumu bildiğiniz hâlde niçin bana eziyet ediyorsunuz?". . . Onlar (Hak'tan) saptıklarında, Allâh onların kalplerini (Hak'tan) döndürdü (gerçeği algılayamazlar artık)! Allâh, inancı bozulmuş toplumu hakikate erdirmez!
Ahmet Tekin : Hani Musa kavmine: 'Ey kavmim, benim Allah’ın Rasulü olduğumu bildiğiniz halde, niçin beni incitiyorsunuz?' demişti. Onlar hak yoldan ayrılıp sapınca, Allah da onların düşüncelerini, kalplerini haktan, doğruluktan ayırdı. Allah doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden fâsık, âsi ve bozguncu bir toplumu doğru yola sevketme lütfunda bulunmaz, başarıya ulaştırmaz.
Ahmet Varol : Hani Musa kavmine demişti ki: 'Ey kavmim! Beni niçin incitiyorsunuz? Oysa benim Allah'ın, size gönderilmiş bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz.' Onlar eğrilince [1] Allah da kalplerini eğriltti. Allah fasıklar topluluğunu doğru yola eriştirmez.
Ali Bulaç : Hani Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez.
Ali Fikri Yavuz : Hani, bir vakit Mûsa kavmine şöyle demişti: “-Ey kavmim! Benim, size Allah’ın peygamberi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyyet ediyorsunuz?” Vaktaki hakdan saptılar, Allah da kalblerini hidayetten çevirdi. Allah fâsık (kâfirler) topluluğunu hidayete erdirmez.
Bekir Sadak : Musa milletine: «Ey milletim! Beni nicin incitirsiniz!? Oysa, benim size gonderilmis Allah'in bir peygamberi oldugumu biliyorsunuz» demisti. Ama onlar yoldan sapinca, Allah da onlarin kalblerini saptirmisti. Allah, yoldan cikan milleti dogru yola eristirmez.
Celal Yıldırım : Hani bir zaman Musa, kendi milletine, «ey milletim !» demişti, «neden beni incitip üzüyorsunuz ? Oysa siz, gerçekten benim Allah'ın peygamberi olduğumu biliyorsunuz.» Ne vakit ki, onlar (haktan bâtıla) meyledip saptılar, Allah da onların kalblerini (hakkı kabulden uzak tutup) eğik hale getirdi. Allah, hakkın sınırlarını çiğneyip yozan milleti doğru yola çıkarmaz.
Diyanet İşleri : Hani Mûsâ kavmine, “Ey kavmim! Allah’ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz hâlde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?” demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
Diyanet İşleri (eski) : Musa milletine: 'Ey milletim! Beni niçin incitirsiniz? Oysa, benim size gönderilmiş Allah'ın bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz' demişti. Ama onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalblerini saptırmıştı. Allah, yoldan çıkan milleti doğru yola eriştirmez.
Diyanet Vakfi : Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
Edip Yüksel : Hani Musa, halkına: 'Ey halkım, benim, ALLAH'ın bir elçisi olarak size geldiğimi bildiğiniz halde neden beni incitiyorsunuz?' demişti. Onlar eğrilince, ALLAH ta kalplerini eğriltti. ALLAH yoldan çıkmış toplulukları doğruya ulaştırmaz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bir zaman Musa, kavmine: «Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?» demişti. Onlar eğrilince, Allah da kalblerini eğriltti. Allah fasıkları doğru yola iletmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hani bir zaman Musa kavmine: «Ey kavmim, benim size (gönderilmiş) Allah'ın peygamberi olduğumu bildiğiniz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?» demişti. Sonra onlar yamukluk edince, Allah'da kalplerini yamulttu. Öyle ya, Allah fasıklar güruhunu doğru yola çıkarmaz!
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve hani bir vakıt Musâ kavmına şöyle demişti: Ey kavmim! Benim size Allahın Resulü olduğumu bildiğiniz halde niçin bana ezâ ediyorsunuz? Sonra vakta ki yamıklık ettiler Allah da kalblerini yamılttı, öyle ya Allah fasıklar güruhunu doğru yola çıkarmaz.
Fizilal-il Kuran : Musa kavmine: «Ey kavmim! Benim Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?» demişti. Onlar yoldan sapınca Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, yoldan çıkan milleti doğru yola eriştirmez.
Gültekin Onan : Hani Musa kavmine demişti ki: "Ey kavmim gerçekten benim sizin için Tanrı'dan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip sapınca Tanrı da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Tanrı, fasıklar kavmini hidayete erdirmez.
Hakkı Yılmaz : Ve hani Mûsâ, toplumuna: “Ey toplumum! Şüphesiz benim, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz hâlde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?” demişti. Ne zaman ki onlar eğrilip saptılar Allah da onların kalplerini eğriltip saptırdı. Ve Allah, hak yoldan çıkmış bir topluma kılavuzluk etmez.
Hasan Basri Çantay : Hani Musa, kavmine «Ey kavmim, benim, size hakıykaten Allahın peygamberi (olarak gönderilmiş) olduğumu bildiğiniz halde niçin beni ezâlandırıyorsunuz»? demişdi. İşte onlar (Hakdan) sapıb eğrildikleri zaman Allah da onların kalblerini (hidâyetden) döndürdü. Allah faasıklar güruhuna hidâyet etmez.
Hayrat Neşriyat : Ve bir zaman Mûsâ, kavmine: 'Ey kavmim! Şübhesiz benim, Allah’ın size(gönderdiği) peygamberi olduğumu gerçekten bildiğiniz hâlde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?' demişti. Fakat (onlar, haktan sapmaya) meyledince, Allah (da) onların kalblerini eğriltti. Çünki Allah, (ısrarla küfre meyleden) fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.
İbni Kesir : Hani Musa, kavmine demişti ki: Ey kavmim, niçin bana eziyet verirsiniz? Halbuki benim size gerçekten Allah'ın rasulü olduğumu biliyorsunuz. Fakat onlar yoldan sapınca; Allah da onların kalblerini saptırmıştı. Ve Allah; fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.
İskender Evrenosoğlu : Ve Hz. Musa, kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Muhakkak ki ben, sizin için Allah'ın Resûl'üyüm, (böyle) olduğumu bildiğiniz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?” Artık onlar (Hakk'tan) dönünce, Allah da onların kalplerini döndürdü. Allah, fâsıklar kavmini hidayete erdirmez.
Muhammed Esed : Vaktiyle Musa, kavmine: "Size Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde neden beni üzüyorsunuz?" dedi(ğinde kasdettiği şey işte bu gerçekti). Böylece onlar doğru yoldan saptıklarında Allah da kalplerinin hakikatten sapmasına izin verdi; çünkü Allah günaha gömülüp gitmiş bir toplumu doğru yola çıkarmaz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bir vakit ki, Mûsa kavmine dedi ki: «Ey kavmim! Ne için bana eziyet veriyorsunuz? Ve halbuki, benim sizin için bir Allah resûlü olduğumu şüphe yok ki, bilirsiniz.» Vaktâ ki, onlar (Hak'tan) döndüler. Allah Teâlâ da, onların kalplerini döndürdü ve Allah fâsıklar olan kavme hidâyet etmez.
Ömer Öngüt : Bir zamanlar Musa kavmine: "Ey kavmim! Beni niçin incitiyorsunuz? Halbuki benim, Allah'ın size gönderdiği bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz!" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalplerini saptırmıştı. Allah fâsıklar gürûhunu doğru yola iletip hidayete erdirmez.
Şaban Piriş : Hani Musa, kavmine: -Ey kavmim, benim Allah’ın size gönderdiği elçisi olduğumu iyi bildiğiniz halde ne diye beni üzüyorsunuz? demişti. Onlar sapınca, Allah da onların kalplerini eğriltmişti. Allah, fasık kavme yol göstermez.
Suat Yıldırım : Hani bir vakit Mûsa kendi milletine "Ey benim milletim!" demişti, "Benim Allah’ın Resulü olduğumu bildiğiniz halde niçin bana böyle eziyet ediyorsunuz?" Onlar batıla meyledince, Allah da onların kalplerini hakkı kabul etmekten, hakka meyletmekten uzaklaştırdı. Öyle ya, Allah yoldan çıkmakta direten bir güruha hidâyet etmez, onları, emellerine ulaştırmaz.
Süleyman Ateş : Bir zaman Mûsâ, kavmine: "Ey kavmim, benim, Allâh'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti. Onlar eğrilince Allâh da kalblerini eğriltti. Allâh, yoldan çıkanları doğru yola iletmez.
Tefhim-ul Kuran : Hani Musa, kendi kavmine demişti ki: «Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?» İşte onlar eğrilip sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık olan bir kavmi hidayete erdirmez.
Ümit Şimşek : Hani Musa kavmine 'Ey kavmim,' demişti. 'Benim size Allah tarafından gönderilmiş peygamber olduğumu bile bile niçin bana eziyet ediyorsunuz?' Onlar haktan sapınca Allah da kalplerini haktan ayırdı. Çünkü yoldan çıkmış bir topluluğu Allah amaçlarına eriştirmez.
Yaşar Nuri Öztürk : Hani, Mûsa, toplumuna şöyle demişti: "Ey toplumum! Benim size gönderilen Allah elçisi olduğumu bilip durduğunuz halde, beni neden incitiyorsunuz?" Onlar bozulup sapınca Allah da onların kalplerini eğriltti. Çünkü Allah, sapıklardan oluşmuş bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}