Ali Fikri Yavuz Meali |
|
1: Gerçekten biz, Nûh’u kavmine gönderdik: “-Kavmine acıklı bir azab gelmezden önce onları korkut” diye... | |
2: (Nûh onlara) dedi ki: “-Ey kavmim! Muhakkak ki ben, size (azab ile korkutan) açık bir peygamberim; | |
3: Allah’a ibadet edin, O’ndan korkun ve bana da itaat edin diye... | |
4: (Bu takdirde Allah) günahlarınızdan size bağışlar ve sizi muayyen bir vakte kadar (azab çektirmeksizin ölüm anına dek) geri bırakır. Şüphe yok ki, Allah’ın takdir ettiği ecel (ölüm) gelince geri bırakılmaz; eğer bilseydiniz, (iman eder de azabdan kurtulurdunuz.) | |
5: Nûh dedi ki: “- Ey Rabbim! Ben kavmimi gece ve gündüz (imana) dâvet ettim. | |
6: Fakat benim dâvet etmem, onlara ancak (imandan) kaçmağı artırdı. | |
7: Doğrusu ben, onları senin bağışlaman için her dâvet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve elbiselerine büründüler (ki beni görmesinler, küfürde) ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler. | |
8: Sonra ben, onları aşikâre olarak (tevbeye) çağırdım. | |
9: Sonra, hem ilân ederek onlara söyledim, hem gizliden gizliye söyledim onlara... | |
10: Dedim ki: Gelin, Rabbinizin mağfiretini isteyin; çünkü O, Gaffâr’dır= mağfireti çok boldur. | |
11: (Rabbinizin mağfiretini dilediğiniz takdirde, Allah) üzerine bol bol yağmur salıverir. | |
12: Hem mallarınızı, hem de oğullarınızı çoğaltır ve size bahçeler yaratır, size ırmaklar akıtır. | |
13: Neyse siz, Allah’dan korkmazsınız, (O’nun azametini tanımazsınız?) | |
14: Halbuki O, sizi, türlü türlü hallerle yaratmıştır. | |
15: Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmış? | |
16: Ay’ı içlerinde bir nur kıldı, güneşi de kıldı bir kandil... | |
17: Allah sizi (babanız Âdem’i) arzdan yaratıp meydana çıkardı. | |
18: Sonra sizi oraya döndürecek ve sizi bir daha çıkışla (kabirden) çıkaracak. | |
19: Allah sizin için arzı bir döşek yapmıştır; | |
20: Onun geniş yollarında gezesiniz diye...” | |
21: Nûh şöyle dedi: “- Rabbim! onlar, (kendilerine emrettiğim şeylerde) bana isyan ettiler. Malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir şey artırmıyan kimselere uydular; | |
22: Ve çok büyük bir hileye giriştiler, (Nûh’a eziyete kalkıştılar). | |
23: Bir de (ileri gelenler, yardakçılarına) şöyle dediler: Sakın ilâhlarınızı (tapındığınız putları) bırakmayın. Hele (en büyükleri olan) Vedd’i, Suva’ı, Yeğûs’u, Ye’ûk’u, Nesr’i, asla bıramayın... | |
24: Gerçekten bunlar çok kimseleri yoldan çıkardılar. (Ey Rabbim!) Sen de zalimlerin ancak helâkini artırır.” | |
25: Onlar günahları yüzünden suda boğuldular da ateşe atıldılar. Artık Allah’dan başka, kendilerine yardımcılar bulamadılar. | |
26: Nuh, şöyle demişti: “- Ey Rabbim! kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma; | |
27: Çünkü sen, onları bırakırsan, senin kullarını sapıtırlar ve ancak bir nankör facir doğururlar. | |
28: Rabbim! Beni, ana-babamı, mümin olarak evime gireni, bütün mümin erkekleri ve bütün mümin kadınları bağışla. Zalimlerin ise, ancak helâkini artır... | |