» 70 / Me’âric  :

Kuran Sırası: 70
İniş Sırası: 79
Mearic Suresi = Miraçlar/Yükselis-Yollari Suresi
ismini 3. ayetinde yer alan Allah’in yükselme dereceleri-yollarinin sahibi oldugu anlamina gelen mearic kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44

70: için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Ahmet Tekin Meali
1: Birisi alay ederek, apansız kesin gerçekleşecek, sizin hesaplarınıza göre bir günü elli bin yıl tutan azâbı istedi.
2: Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler için, kimsenin geri çeviremeyeceği bir azap istedi.
3: Huzuruna ulaşmanın birçok basamakları olan Allah’tan azap istedi.
4: Melekler, ruh, büyük melekler, dünya ölçüsüyle, sizin hesaplarınıza göre elli bin yıl tutan bir günde O’nun huzuruna yükselerek çıkar.
5: Şimdi sen, onların, seni ve Kur’ân’ı yalanlamalarına, olabildiğince, güzelce sabrederek mücadeleye devam et.
6: Doğrusu onlar, o azâbı uzak bir ihtimal olarak görüyorlar.
7: Biz de onu yakın bir gelecekte görüyoruz.
8: Göğün erimiş bir maden haline geleceği günde görüyoruz.
9: Dağların atılmış renkli yün haline çevrileceği günde görüyoruz.
10: Dostun dostuna halini hatırını soramayacağı günde görüyoruz.
11: Onlar, o gün, birbirlerinin gözleri önünde olacaklar. İslâm’a planlı cephe alan, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, o günün azâbından kurtulmak için fidye vermek isteyecek. Oğullarını vermek isteyecek.
12: Eşini ve kardeşini fidye olarak vermek isteyecek.
13: Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini, aşiretini fidye olarak vermek isteyecek.
14: Yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak vermek isteyecek. Tek kendini kurtarabilsin.
15: Ne mümkün! Cehennem inkâr edenleri, suçluları yakarak alevlenmektedir.
16: Cehennem derileri kavurur, soyar.
17: Hakka, imana, ikbâline ve istikbâline sırt çevirenleri, güç ve iktidarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendirenleri, iktidara gelip haktan ve adâletten uzaklaşanları, güçlerini kötüye kullananları çağırır.
18: Mallar, servetler biriktirip kesenin ağzını açmayanları, hayra harcamayanları çağırır.
19: Doğrusu insan haris, huysuz, üzüntüye kapılabilen biri olarak ve tez canlı yaratılmıştır.
20: Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.
21: Kendisine hayır kapıları açıldı mı da başkalarını nasiplendirmez.
22: Ancak namazlarını kılanlar, dua ve niyazda bulunanlar, peygamberi salât ü selâmla ananlar, sahip oldukları mallardaki başkalarının paylarını unutmazlar.
23: Onlar, cemaatle namaza devam edenler, dua ve niyazı, peygambere salât ü selâmı dillerinden düşürmeyenlerdir.
24: Allah’ın farz kıldığı sosyal yardım düzeninin icabı, mallarında ihtiyaç sahipleri için alınması gereken belirlenmiş hakları olduğunu bilenlerdir.
25: Yardım isteyenlerin, medet umanların ve iffetinden ağzını açmayan yoksulların, mallarında vermekle mükellef oldukları belirlenmiş hakları vardır.
26: Mü’minler, herkesin, vahyedilen dinin şeriatın İslâmî sorumluluğun hesabını vereceği, yalnız ilâhî mevzuatın yürürlükte olduğu günü tasdik edenlerdir.
27: Rablerinin azâbından korkarak emirlerine itina gösterenlerdir.
28: Çünkü Rablerinin azâbından kurtulma konusunda emin olunamaz, güvence alınamaz.
29: Onlar ırzlarını, namuslarını koruyanlardır, bellerine sahip olanlardır.
30: Ancak hanımları ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleriyle ilişkileri helâldir. Bundan dolayı onlar kınanamazlar.
31: Kim bunun, helâlin ötesine gider, nikâhsız ilişkiler isterse, onlar işte onlar haddi tecavüz edenlerdir.
32: Mü’minler, kamu görevlerini, sorumluluklarını yerine getirenler, toplumda güven ortamı sağlayanlar, emanete, ahitlerine, taahhütlerine, sözlerine riayet edenlerdir.
33: Onlar, kelime-i şehadetin gereklerini yerine getirenler, Kur’ân’ı bilerek tebliğ edip önderlik yapanlar, doğru şahitlikleriyle, örnek davranışlarıyla İslâm’ı temsil görevini ayakta tutanlardır.
34: Onlar, dünyevî gaile ve düşüncelerden sıyrılarak, namazlarını, rükûnlarına, şartlarına, vakitlerine riayet ederek kılanlardır.
35: İşte onlar Cennetlerde ağırlanırlar.
36: İnkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin ne dertleri var da, hem senin söylediklerini duymak, hem de seni yalanlamak, seninle alay etmek için boyunlarını uzatarak sana doğru koşuşturuyorlar, senin etrafında dolanıyorlar.
37: Sureti haktan görünerek, zayıf taraflarını araştırarak, ekipler halinde koşuşturuyorlar.
38: Onlardan her biri nimetlerle dolu Cennet’e konulacağını mı umuyor?
39: Yok öyle yağma! Biz onları, iyi bildikleri şeylerden yarattık, boşuna kibirlenmesinler.
40: Fazla söze gerek yok. Güneşin doğduğu yerlerin ve battığı yerlerin Rabbine yemin ederim. Elbette bizim her şeye gücümüz, kudretimiz yeter.
41: Onların yerine, daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz elbette yeter. Kimse bizim önümüze geçemez.
42: O halde, onları kendi hallerine bırak. Tehdit edildikleri günle karşılaşıncaya kadar dalıp oynasınlar.
43: Sanki bayraklarının, sancaklarının altında toplanmak için yarış halinde koşarak kabirlerinden süratle çıkacakları günle karşılaşıncaya kadar, dalga geçerek, ileri geri konuşsunlar, oynayıp dursunlar.
44: Gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile güçleri yetmiyecek bir durumda, düşkün haldeyken, kendilerini bir zillet saracak. İşte onların devamlı tehdit edildiği gün, o gündür.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]
Kurandan.org - "Kuran Sözlüğü Projesi" - Araştırma & İnceleme Sayfası [BETA]
{index.php}