| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
| 1: Bir isteyen, olacak azabı istedi. | |
| 2: Kâfirler için onu savacak yok. | |
| 3: O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır. | |
| 4: Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar. | |
| 5: O halde güzel bir sabır ile sabret. | |
| 6: Çünkü onlar onu uzak görürler. | |
| 7: Biz ise onu yakın görüyoruz. | |
| 8: O gün gök erimiş bir maden gibi olur. | |
| 9: Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur. | |
| 10: Dost dostun halini soramaz. | |
| 11: Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını, | |
| 12: Eşini ve kardeşini, | |
| 13: Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini, | |
| 14: Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin. | |
| 15: Hayır, o alevlenen bir ateştir. | |
| 16: Derileri kavurur, soyar. | |
| 17: Çağırır, sırtını dönüp gideni, | |
| 18: Mal toplayıp kasada yığanı, | |
| 19: Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır. | |
| 20: Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır. | |
| 21: Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder. | |
| 22: Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır. | |
| 23: Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar. | |
| 24: Onların mallarında belli bir hak vardır, | |
| 25: Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için. | |
| 26: Onlar ki ceza gününü tasdik ederler. | |
| 27: Rablerinin azabından korkarlar. | |
| 28: Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz. | |
| 29: Onlar ki ırzlarını korurlar. | |
| 30: Ancak zevcelerine ve cariyelerine karşı hariç. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar. | |
| 31: Bundan ötesini isteyenler, var ya işte onlar haddi aşanlardır. | |
| 32: Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler. | |
| 33: Şahitliklerinde dürüsttürler. | |
| 34: Namazlarına devam ederler. | |
| 35: İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar. | |
| 36: Şimdi ne oluyor o inkâr edenlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar? | |
| 37: Sağdan ve soldan bölük bölük. | |
| 38: Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacağını mı umuyor? | |
| 39: Hayır, biz onları bildikleri şeyden yarattık. | |
| 40: Artık o doğuların ve batıların Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter. | |
| 41: Onları kendilerinden daha hayırlı olanlarla değiştirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez. | |
| 42: O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar. | |
| 43: O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar. | |
| 44: Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür. | |