Abdulbaki Gölpınarlı : Artık sen de yetîmi horlama. | |
Adem Uğur : Öyleyse yetimi sakın ezme. | |
Ahmed Hulusi : O hâlde, yetime hor bakma! | |
Ahmet Tekin : Öyleyse sakın yetimlere, dullara eziklik içinde bir hayat yaşatma. | |
Ahmet Varol : Öyleyse sakın yetimi ezme. | |
Ali Bulaç : Öyleyse, sakın yetimi üzüp kahretme. | |
Ali Fikri Yavuz : Öyle ise, yetime gelince; zulüm etme. | |
Bekir Sadak : Oyleyse sakin oksuze kotu muamele etme; | |
Celal Yıldırım : O halde, sakın öksüzü hor görüp ona kötü davranma ! | |
Diyanet İşleri : Öyleyse sakın yetimi ezme! | |
Diyanet İşleri (eski) : Öyleyse sakın öksüze kötü muamele etme; | |
Diyanet Vakfi : Öyleyse yetimi sakın ezme. | |
Edip Yüksel : Öyleyse, öksüzü yüzüstü bırakma. | |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Öyleyse sakın yetimi ezme. | |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Öyle ise, sakın yetime kahretme (onu horlama)! | |
Elmalılı Hamdi Yazır : Öyle ise amma yetîme kahretme | |
Fizilal-il Kuran : Yetime gelince sakın onu üzme, | |
Gültekin Onan : Öyleyse, sakın yetimi üzüp kahretme. | |
Hakkı Yılmaz : (9,10) O hâlde yetimi perişan etme/ daha da kötüleştirme! İsteyeni/ soranı azarlama. | |
Hasan Basri Çantay : O halde, yetime gelince: (Ona sakın) kahretme. | |
Hayrat Neşriyat : O hâlde yetîme gelince, sakın (onu) ezme! | |
İbni Kesir : O halde sakın yetime kahretme. | |
İskender Evrenosoğlu : Fakat bundan sonra yetimi kahretme (üzme). | |
Muhammed Esed : Öyleyse yetime haksızlık yapma, | |
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık yetime sakın kötü bir muamelede bulunma. | |
Ömer Öngüt : Sakın yetime kahretme! | |
Şaban Piriş : Şimdi yetimi hor görme. | |
Suat Yıldırım : Öyle ise, sakın yetimi güçsüz bulup hakkını yeme, sakın onu küçümseyip üzme! | |
Süleyman Ateş : Öyleyse sakın öksüzü ezme, | |
Tefhim-ul Kuran : Öyleyse, sakın yetimi üzüp kahretme. | |
Ümit Şimşek : Öyleyse yetime sakın kötü davranma. | |
Yaşar Nuri Öztürk : O halde, yetimi örseleme, | |