Ümit Şimşek Meali |
|
1: Elif lâm mîm. | |
2: Bu kitabın, Âlemlerin Rabbi tarafından indirildiğinde hiçbir şüphe yoktur. | |
3: Yoksa 'Onu kendisi uydurmuş' mu diyorlar? Doğrusu, bu Rabbinden gelen hakkın tâ kendisidir ki, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için gönderilmiştir-umulur ki, böylece doğru yolu bulurlar. | |
4: O Allah ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra da Arş üzerine kurulmuştur. Ondan başka sizin ne bir veliniz vardır, ne bir şefaatçiniz. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız? | |
5: Gökten yere kadar her işi O çekip çevirir. Sonra bütün işler, sizin hesabınızla bin sene kadar tutan bir günde Ona yükselir. | |
6: İşte bu, görüneni de, görünmeyeni de bilen, kudreti herşeye üstün olan, rahmeti herşeyi kuşatan Allah'tır. | |
7: O Allah ki, herşeyi en güzel şekilde yarattı, insanı yaratmaya da çamurdan başladı. | |
8: Onun neslini ise bayağı bir suyun özünden yarattı. | |
9: Sonra ona güzel ve düzgün bir biçim verdi ve ruhundan üfledi. Böylece size kulaklar, gözler, kalpler verdi. Fakat ne kadar az şükrediyorsunuz! | |
10: Bir de dediler ki: 'Toprağın altında kaybolup gittikten sonra yeniden mi yaratılacağız?' Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr ediyorlar. | |
11: De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği sizi öldürür; sonra da Rabbinizin huzuruna çıkarılırsınız. | |
12: O mücrimleri Rablerinin huzurunda başlarını önlerine eğmiş halde bir görsen! 'Yâ Rabbi, gördük ve işittik,' derler. 'Artık şeksiz şüphesiz iman etmiş bulunuyoruz. Şimdi bizi geri gönder de güzel işler yapalım.' | |
13: Dilesek Biz herkese hidayet verirdik. Fakat Benim 'Cinlerin ve insanların bütün inkârcılarıyla Cehennemi doldururum' şeklindeki sözüm böylece gerçekleşmiştir. | |
14: Bugüne kavuşmayı unuttuğunuz için şimdi tadın azabı! Bu defa da Biz sizi unuttuk; yaptıklarınızdan dolayı ebediyet azabını tadın. | |
15: Bizim âyetlerimize ancak o kimseler iman eder ki, o âyetlerle kendilerine öğüt verildiğinde hiç büyüklenmeksizin secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. | |
16: Yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar. | |
17: Yaptıklarının karşılığında onlar için göz aydınlığı olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez. | |
18: Mü'min olan kimse, yoldan çıkmış olana benzer mi hiç? Onlar bir olmazlar. | |
19: İman eden ve güzel işler yapanlar için Me'vâ Cennetleri vardır ki, yaptıklarına karşılık bir konak olarak hazırlanmıştır. | |
20: Yoldan çıkmış olanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, 'Tadın yalanladığınız ateş azabını!' diye geri çevrilirler. | |
21: Belki vazgeçerler diye, Biz onlara en büyük azaptan önce, dünyada da bazı azapları tattıracağız. | |
22: Kendisine Rabbinin âyetleriyle öğüt verildiğinde ondan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Biz o mücrimlerden elbette intikam alırız. | |
23: Doğrusu, Biz Musa'ya da kitap vermiştik; vahye muhatap olman konusunda senin de bir kuşkun olmasın. Biz o kitabı İsrailoğulları için bir hidayet rehberi yapmıştık. | |
24: Onlar âyetlerimize kesin bir şekilde iman ederek sabır ve sebat ettiklerinde, içlerinden buyruğumuzla insanlara doğru yolu gösteren önderler tayin ettik. | |
25: Kıyamet gününde Rabbin, onların anlaşmazlığa düştükleri şey için aralarındaki hükmünü verecektir. | |
26: Şimdi yurtlarında dolaştıkları nice nesilleri helâk etmiş olmamız onları yola getirmedi mi? Bunda elbette ibretler vardır. Hâlâ kulak vermeyecekler mi? | |
27: Onlar görmedi mi ki, Biz suyu kupkuru topraklara sevk eder ve onunla ekinler bitiririz de, hem kendileri, hem hayvanları ondan yerler? Hâlâ gözlerini açmayacaklar mı? | |
28: Bir de diyorlar ki: 'Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih günü ne zaman?' | |
29: De ki: Fetih günü geldiğinde, inkâr edenlere ne o günkü imanları bir fayda verir, ne de süre tanınır. | |
30: Sen onları kendi haline bırak ve bekleyedur; onlar da bekliyorlar. | |