Süleyman Ateş Meali |
|
1: Elif lâm mim. | |
2: Şüphe yok ki Kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır. | |
3: Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi, doğru yola gelirler umuduyla uyarman için Rabbin tarafından (sana indirilen) gerçektir. | |
4: O (Allâh) ki gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları altı günde yarattı; sonra Arş'a istivâ etti. Sizin, O'ndan başka bir dostunuz, şefâ'atçiniz yoktur. Düşünüp öğüt almıyor musunuz? | |
5: (Allâh) Emri gökten yere tedbir eder (buyruğunu indirir). Sonra emir, sizin hesabınızca bin yıl süren bir gün içinde O'na çıkar. | |
6: İşte görünmeyeni de, görüneni de bilen, güçlü ve esirgeyici olan O'dur. | |
7: O'dur ki, yarattığı herşeyi güzel yaptı ve insanı yaratmağa çamurdan başladı. | |
8: Sonra onun neslini bir özden, hakir bir su(yun özü)nden yaptı. | |
9: Sonra ona biçim verdi, ona kendi ruhundan üfledi. Ve sizin için kulak(lar), gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz! | |
10: "Biz toprakta kaybolduktan sonra, yeni bir yaratılış içinde mi olacağız?" dediler. Doğrusu onlar, Rablerine kavuşmayı inkâr edenlerdir. | |
11: De ki: "Üzerinize vekil edilen ölüm meleği, canınızı alır, sonra Rabbinize döndürülürsünüz." | |
12: Rablerinin huzûrunda (utançtan) başlarını öne eğmiş; "Rabbimiz, gördük, işittik, bizi geri döndür, iyi iş yapalım; artık kesin olarak inandık!" demekte olan suçluları bir görsen! | |
13: Dileseydik, herkese hidâyetini verirdik, (herkesi doğru yola iletirdik). Fakat benden "Mutlaka cehennemi, cinlerden ve insanlardan bir kısmiyle tamamen dolduracağım!" kararı çıkmıştır. | |
14: "Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızın cezâsını tadın! (Şimdi) Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızdan ötürü ebedi azâbı tadın!" | |
15: Bizim âyetlerimize o kimseler inanırlar ki onlar, kendilerine öğüt verildiği zaman derhal secdeye kapanırlar; Rablerini överek tesbih ederler, büyüklük taslamazlar. | |
16: Yanları yataklardan uzaklaşır, (gece teheccüd namazı kılmak için yanlarını yataklardan ayırıp kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine du'â ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar. | |
17: Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatıcı (ni'metleri)in saklandığını hiç kimse bilmez! | |
18: Hiç inanan kimse, (yoldan çıkan) fâsık gibi olur mu? Elbette bunlar bir olmazlar. | |
19: İnanan ve iyi işler yapanlara gelince, onlar, yaptıklarına karşılık, durulmağa değer cennetlerde ağırlanırlar. | |
20: Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azâbını tadın" denilir. | |
21: Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azâbdan ayrı olarak, daha yakın azâbı da taddıracağız. | |
22: Kendisine Rabbinin âyetleriyle öğüt verildikten sonra onlardan yüz çevirenlerden daha zâlim kim olabilir? Muhakkak ki biz, suçlulardan öç alıcıyız. | |
23: Andolsun biz Mûsâ'ya Kitabı verdik. Sakın onun (Mûsâ'ya) ulaşmasından kuşkuya düşme. Onu İsrâil oğullarına yol gösterici yaptık. | |
24: Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. | |
25: Şüphesiz Rabbin, kıyâmet günü, ayrılığa düştükleri konularda onların aralarında hükmedecektir. | |
26: Bugün yurtlarında dolaştıkları nice kuşakları daha önce helâk etmiş olmamız, hâlâ onları yola getirmedi mi? Şüphesiz bunda ibretler vardır. (Öğüt alma kulağıyle) İşitmiyorlar mı? | |
27: Görmüyorlar mı biz nasıl suyu, kuru, otsuz yere sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları da, kendileri de yiyor? Görmüyorlar mı? | |
28: "Doğru iseniz bu fetih ne zaman?" diyorlar. | |
29: De ki: "Fetih günü (gelince, şimdi) inkâr edenlere (o zaman) inanmaları fayda vermez ve kendilerine mühlet de verilmez. | |
30: Sen onlardan yüz çevir ve bekle, zaten onlar da beklemektedirler. | |