İbni Kesir Meali |
|
1: Elif, Lam, Mim. | |
2: Şüphe götürmeyen kitabın indirilmesi alemlerin Rabbındandır. | |
3: Yoksa; O, bunu kendiliğinden uydurdu mu diyorlar; Hayır, o haktır, Rabbındandır. Ve senden evvel kendilerine uyarıcı gelmemiş olan bir kavme korkunç akıbetlerini haber vermen içindir. Belki hidayeti bulurlar. | |
4: Allah, O'dur ki; gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratmış, sonra Arş'a hükmetmiştir. Sizin O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçınız yoktur. Hala düşünmüyor musunuz? | |
5: Gökten yere kadar her işi O, düzenler. Sonra sizin hesabınıza göre bin yıl kadar tutan bir günde yine O'na yükselir. | |
6: Görülmeyeni de, görüleni de bilen, Aziz ve Rahim olan, O'dur. | |
7: Ki, yarattığı her şeyi güzel yaratan O'dur. İnsanı yaratmaya da çamurdan başlamıştır. | |
8: Sonra onun soyunu bayağı bir suyun özünden yapmıştır. | |
9: Sonra onu düzeltip tamamlamış ve ruhundan ona üflemiştir. Size de kulaklar, gözler ve kalbler vermiştir. Ne de az şükrediyorsunuz. | |
10: Dediler ki: Toprağa karışıp yok olduktan sonra mı, biz, yeniden yaratılacağız. Evet onlar; Rabblarına kavuşmayı inkar edenlerdir. | |
11: De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbınıza döndürüleceksiniz. | |
12: Suçluları Rabblarının huzurunda başları öne eğilmiş olarak: Rabbımız, gördük ve dinledik. Artık bizi dünyaya geri çevir de salih amel işleyelim. Gerçekten biz, kesin olarak inandık, derlerken bir görsen. | |
13: Eğer Biz isteseydik; herkesi elbette hidayete erdirirdik. Fakat: Cehennemi tamamen cinn ve insanlarla dolduracağım, diye Benden hak söz sadır olmuştur. | |
14: Öyleyse şu günümüze kavuşmayı unuttuğunuzdan ötürü tadın azabı. Doğrusu Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın. | |
15: Ayetlerimize ancak, kendilerine hatırlatıldığı zaman secdeye kapananlar, büyüklük taslamayarak Rabblarını hamd ile tesbih edenler inanırlar. | |
16: Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Korku ve ümid ile Rabblarına yalvarırlar. Verdiğimiz rızıklardan da infak ederler. | |
17: Yaptıklarına karşılık olarak onlara gözlerin aydın olacağı, nelerin gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez. | |
18: Mü'min olan kimse yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar hiç bir olmazlar. | |
19: İman edip salih amel işleyenlere gelince; onlar için yapmış oldukları amellere karşılık koymak üzere Me'va Cennetleri vardır. | |
20: Yoldan çıkanlara gelince; onların sığınağı da ateştir. Oradan çıkmak istedikleri her seferinde geri çevrilirler. Ve onlara: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın, denir. | |
21: Belki dönerler diye andolsun ki onlara büyük azabdan önce de mutlaka yakın azabdan tattıracağız. | |
22: Rabbının ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, suçlulardan intikam alıcıyız. | |
23: Andolsun ki; Musa'ya da kitab verdik. Sakın, sen O'na kavuşacağından kuşku içinde olma. Ve onu İsrailoğullarına hidayet yaptık. | |
24: İçlerinden de sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola götürecek kılavuzlar tayin ettik. Ve onlar ayetlerimizi çok iyi biliyorlardı. | |
25: Ayrılığa düştükleri şeylerde; Rabbın, muhakkak ki kıyamet günü aralarında hükmedecektir. | |
26: Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nesillerden nicesini yok etmiş olmamız, onları doğru yola sevketmez mi? Şüphesiz bunlarda ayetler vardır. Hala dinlemezler mi? | |
27: Görmezler mi ki; Biz, kuru yerlere suyu gönderiyor, onunla hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri ekinleri çıkarıyoruz. Hala da görmeyecekler mi? | |
28: Ve derler ki: Doğru söylüyorsanız bu fetih ne zamandır? | |
29: De ki: Fetih günü o kafirlere imanları fayda vermeyecek ve onlara bakılmayacak. | |
30: Bırak onları ve bekle. Zaten onlar da beklemektedir. | |