Ahmet Tekin Meali |
|
1: Andolsun, güneşe ve kuşluk vaktindeki parıltısına. | |
2: Andolsun, yansıdığı kadarıyla ışığını aksettirdiği, yerini tuttuğu güneşi izlediği zaman aya! | |
3: Andolsun, güneşi açtığı zaman gündüze, | |
4: Andolsun güneşi bürüdüğü zaman geceye. | |
5: Andolsun gökyüzüne ve Allahın, göğü kurarken koyduğu kanunlara ve kullandığı tekniğe! | |
6: Andolsun yeryüzüne ve Allahın, yeryüzünü düzenlediği ölçüye, plana, hesaba! | |
7: Andolsun nefse ve onu yaratılış amacına uygun dengeli muhkem hale getirerek verdiği özelliklere ve kabiliyetlere! | |
8: Andolsun nefsi, insanı, ahlâkî zaaflarla, vicdan azabıyla; takva esaslarını-Kur’ân esaslarını benimseme ve hayata geçirme, Allah’a sığınma, emirlerine yapışma, günahlardan arınma, azaptan korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla özgürce şahsiyetini geliştirme, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma kabiliyetiyle donatana! | |
9: Elbette nefsini temizleyip arındıran kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa ermiştir. | |
10: Nefsini korumayıp, günahlarla alçaltarak kirleten, fesada uğratan hilekâr kimseler zarar edip hüsrana uğradı. | |
11: Semûd, azgınlığından, taşkınlığından dolayı hakkı yalanladı. | |
12: (11-12) Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı. | |
13: Allah’ın Rasulü, Sâlih onlara:
'Bu, Allah’ın dişi devesine ve onun su içme günündeki hakkına dokunmayın.' dedi. | |
14: Sâlih’i yalanladılar ve dişi deveyi kılıçla bacaklarından biçerek öldürdüler. Rableri de günahları sebebiyle onlara ağır bir ceza uyguladı. Orayı yerle bir etti. | |
15: Azılı şakî yaptığının bir bedeli olacağından korkmuyor; Sâlih de bunun ümmetine, mü’minlere bir zararı dokunacağı endişesini taşımıyordu. | |