» 49 / Hucurât  6:

Kuran Sırası: 49
İniş Sırası: 106
Hucurat Suresi = Odalar Suresi
ismini 4. ayetinde geçen hucurat kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

49:6 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | size gelirse | bir fasık | bir haberle | onu araştırın | | yoksa kötülük edersiniz | bir topluluğa karşı | bilmeyerek | sonra olursunuz | üzerine | şey | yaptığınız | pişman |

ǼYHÆ ÆLZ̃YN ËMNWÆ ÎN CÆÙKM FÆSG BNBÎ FTBYNWÆ ǼN TṦYBWÆ GWMÆ BCHÆLT FTṦBḪWÆ AL FALTM NÆD̃MYN
eyyuhā elleƶīne āmenū in cā'ekum fāsiḳun binebein fetebeyyenū en tuSībū ḳavmen bicehāletin fetuSbiHū ǎlā feǎltum nādimīne

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. YÆ = yā : EY/HEY/AH
2. ǼYHÆ = eyyuhā : SİZ!
3. ÆLZ̃YN = elleƶīne : kimseler
4. ËMNWÆ = āmenū : inanan(lar)
5. ÎN = in :
6. CÆÙKM = cā'ekum : size gelirse
7. FÆSG = fāsiḳun : bir fasık
8. BNBÎ = binebein : bir haberle
9. FTBYNWÆ = fetebeyyenū : onu araştırın
10. ǼN = en :
11. TṦYBWÆ = tuSībū : yoksa kötülük edersiniz
12. GWMÆ = ḳavmen : bir topluluğa karşı
13. BCHÆLT = bicehāletin : bilmeyerek
14. FTṦBḪWÆ = fetuSbiHū : sonra olursunuz
15. AL = ǎlā : üzerine
16. MÆ = mā : şey
17. FALTM = feǎltum : yaptığınız
18. NÆD̃MYN = nādimīne : pişman
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | size gelirse | bir fasık | bir haberle | onu araştırın | | yoksa kötülük edersiniz | bir topluluğa karşı | bilmeyerek | sonra olursunuz | üzerine | şey | yaptığınız | pişman |

[Y] [EYH] [] [ÆMN] [] [CYÆ] [FSG] [NBÆ] [BYN] [] [ṦWB] [GWM] [CHL] [ṦBḪ] [] [] [FAL] [ND̃M]
ǼYHÆ ÆLZ̃YN ËMNWÆ ÎN CÆÙKM FÆSG BNBÎ FTBYNWÆ ǼN TṦYBWÆ GWMÆ BCHÆLT FTṦBḪWÆ AL FALTM NÆD̃MYN

eyyuhā elleƶīne āmenū in cā'ekum fāsiḳun binebein fetebeyyenū en tuSībū ḳavmen bicehāletin fetuSbiHū ǎlā feǎltum nādimīne
يا أيها الذين آمنوا إن جاءكم فاسق بنبإ فتبينوا أن تصيبوا قوما بجهالة فتصبحوا على ما فعلتم نادمين

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [ج ي ا] [ف س ق] [ن ب ا] [ب ي ن] [] [ص و ب] [ق و م] [ج ه ل] [ص ب ح] [] [] [ف ع ل] [ن د م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ǼYHÆ eyyuhā SİZ! You
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler O you who believe!
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan(lar) O you who believe!
إن | ÎN in If
جاءكم ج ي ا | CYÆ CÆÙKM cā'ekum size gelirse comes to you
فاسق ف س ق | FSG FÆSG fāsiḳun bir fasık a wicked person
بنبإ ن ب ا | NBÆ BNBÎ binebein bir haberle with information,
فتبينوا ب ي ن | BYN FTBYNWÆ fetebeyyenū onu araştırın investigate,
أن | ǼN en lest
تصيبوا ص و ب | ṦWB TṦYBWÆ tuSībū yoksa kötülük edersiniz you harm
قوما ق و م | GWM GWMÆ ḳavmen bir topluluğa karşı a people
بجهالة ج ه ل | CHL BCHÆLT bicehāletin bilmeyerek in ignorance,
فتصبحوا ص ب ح | ṦBḪ FTṦBḪWÆ fetuSbiHū sonra olursunuz then you become,
على | AL ǎlā üzerine over
ما | şey what
فعلتم ف ع ل | FAL FALTM feǎltum yaptığınız you have done,
نادمين ن د م | ND̃M NÆD̃MYN nādimīne pişman regretful.
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | size gelirse | bir fasık | bir haberle | onu araştırın | | yoksa kötülük edersiniz | bir topluluğa karşı | bilmeyerek | sonra olursunuz | üzerine | şey | yaptığınız | pişman |

[Y] [EYH] [] [ÆMN] [] [CYÆ] [FSG] [NBÆ] [BYN] [] [ṦWB] [GWM] [CHL] [ṦBḪ] [] [] [FAL] [ND̃M]
ǼYHÆ ÆLZ̃YN ËMNWÆ ÎN CÆÙKM FÆSG BNBÎ FTBYNWÆ ǼN TṦYBWÆ GWMÆ BCHÆLT FTṦBḪWÆ AL FALTM NÆD̃MYN

eyyuhā elleƶīne āmenū in cā'ekum fāsiḳun binebein fetebeyyenū en tuSībū ḳavmen bicehāletin fetuSbiHū ǎlā feǎltum nādimīne
يا أيها الذين آمنوا إن جاءكم فاسق بنبإ فتبينوا أن تصيبوا قوما بجهالة فتصبحوا على ما فعلتم نادمين

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [ج ي ا] [ف س ق] [ن ب ا] [ب ي ن] [] [ص و ب] [ق و م] [ج ه ل] [ص ب ح] [] [] [ف ع ل] [ن د م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ǼYHÆ eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler O you who believe!
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan(lar) O you who believe!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إن | ÎN in If
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
جاءكم ج ي ا | CYÆ CÆÙKM cā'ekum size gelirse comes to you
Cim,Elif,,Kef,Mim,
3,1,,20,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فاسق ف س ق | FSG FÆSG fāsiḳun bir fasık a wicked person
Fe,Elif,Sin,Gaf,
80,1,60,100,
N – nominative masculine indefinite active participle
اسم مرفوع
بنبإ ن ب ا | NBÆ BNBÎ binebein bir haberle with information,
Be,Nun,Be,,
2,50,2,,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
فتبينوا ب ي ن | BYN FTBYNWÆ fetebeyyenū onu araştırın investigate,
Fe,Te,Be,Ye,Nun,Vav,Elif,
80,400,2,10,50,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural (form V) imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ǼN en lest
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تصيبوا ص و ب | ṦWB TṦYBWÆ tuSībū yoksa kötülük edersiniz you harm
Te,Sad,Ye,Be,Vav,Elif,
400,90,10,2,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
قوما ق و م | GWM GWMÆ ḳavmen bir topluluğa karşı a people
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بجهالة ج ه ل | CHL BCHÆLT bicehāletin bilmeyerek in ignorance,
Be,Cim,He,Elif,Lam,Te merbuta,
2,3,5,1,30,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine indefinite noun
جار ومجرور
فتصبحوا ص ب ح | ṦBḪ FTṦBḪWÆ fetuSbiHū sonra olursunuz then you become,
Fe,Te,Sad,Be,Ha,Vav,Elif,
80,400,90,2,8,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل مضارع من اخوات «كان» منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «تصبح»
على | AL ǎlā üzerine over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
ما | şey what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
فعلتم ف ع ل | FAL FALTM feǎltum yaptığınız you have done,
Fe,Ayn,Lam,Te,Mim,
80,70,30,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
نادمين ن د م | ND̃M NÆD̃MYN nādimīne pişman regretful.
Nun,Elif,Dal,Mim,Ye,Nun,
50,1,4,40,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب

Konu Başlığı: [49:6-8] Söylentilere İnanmadan Önce Araştır

Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler. . . Eğer bir bozuk inançlı size bir haber getirirse, iyice araştırın. . . (Yoksa) işin doğrusunu bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişmanlık duyarsınız!
Ahmet Tekin : Ey iman edenler, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden bir fâsık, bir bozguncu, kötü niyetli bir âsi size, hükümetinize, emniyet güçlerinize, ordunuza önemli bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. Araştırmadan, ciddî, zarar verici tedbirler almaya kalkarsanız, bilmeden, yanlış bilgilendirme sonucu suçsuz bir kavme, bir topluluğa kötülük yapmış, hoş olmayan bir davranış sergilemiş olabilirsiniz. Sonra yaptıklarınıza pişman olursunuz.
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun aslını araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.
Ali Bulaç : Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler! Eğer size bir fâsık, bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmiyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.
Bekir Sadak : Ey inananlar! Eger yoldan cikmisin biri size bir haber getirirse, onun ic yuzunu arastirin, yoksa bilmeden bir millete fenalik edersiniz de sonra ettiginize pisman olursunuz.
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Eğer din ve ahlâk sınırlarını aşan yozmuşun biri size bir haberle gelirse, onu (o haberin doğru olup olmadığını) iyice araştırın, sonra bilmeden bir topluluğa kötülükte bulunursunuz da yaptığınıza pişman olursunuz.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.
Diyanet İşleri (eski) : Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Edip Yüksel : Ey inananlar, kötü huylara sahip birisi size bir haber getirirse onu araştırınız. Yoksa bilmeden bir topluluğa karşı haksızlık edersiniz ve daha sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler, eğer size bir fasık bir haber getirirse onu iyice araştırın, sonra bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iyman edenler! Eğer size bir fâsık bir haberle gelirse onu tahkık edin ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza peşiman olursunuz.
Fizilal-il Kuran : Ey inananlar! Size fasık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Gültekin Onan : Ey inananlar, eğer bir fasık size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Hakkı Yılmaz : Ey iman etmiş kimseler! Eğer hak yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse hemen araştırın/tesbit edin. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız/zarar getirirsiniz de yaptığınıza pişman olan kimseler olursunuz.
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, eğer bir faasık size bir haber getirirse onu tahkıyk edin. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yapdığınıza peşîman kimseler olursunuz.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! Eğer fâsık (yalancı, günahkâr) bir kimse size bir haber getirirse, önce (onun doğruluğunu) iyice araştırın ki bilmeyerek bir topluluğa sataşırsınız da (bu hareketiniz doğru olmadığından) yaptığınıza pişmân olan kimseler olursunuz.
İbni Kesir : Ey iman edenler; eğer bir fasık size bir haberle gelirse, onu iyice araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da sonradan ettiğinize pişman olursunuz.
İskender Evrenosoğlu : Ey âmenû olanlar! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, o zaman araştırın. Yoksa cahillikle bir kavme kötülük edersiniz de sonra yaptığınız şeye pişman olursunuz.
Muhammed Esed : Siz ey imana ermiş olanlar! Yoldan çıkmışın biri size (yalan) bir haber getirirse, muhakemenizi kullanın; yoksa istemeden insanları incitir ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey imân etmiş olanlar! Eğer size bir fâsık bir haber ile gelirse hemen onu tahkik ediniz. Belki, bilmeksizin bir kavme saldırırsınız da sonra yaptığınızın üzerine peşimânlar olmuş olursunuz.
Ömer Öngüt : Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onu tahkik edin, içyüzünü araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, cahillikle bir topluluğa kötülük etmemek için iyice araştırın, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Süleyman Ateş : Ey inananlar, size fâsık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haberle gelirse, onu 'etraflıca araştırın.' Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! Eğer fâsıkın biri size bir haber getirecek olursa onu araştırın. Yoksa cahillikle bir topluluğa sataşır da yaptığınıza pişman olursunuz.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}